Nilüfer konuk olduğu programda Kayahan'la uzun yol arkadaşlıkları, birlikte milyonların gönlüne kazınan unutulmaz şarkılarının hikayeleri, Kayahan'la küs oldukları döneme dair hissettikleri, Kayahan'ın hastalık sürecinde yaşadıkları, ölümünden sonra hissettikleri, hepsi ve daha fazlasıyla ilgili samimi açıklamalarda bulundu.
Ünlü şarkıcı, "Kayahan, hastalandığım dönem küs olmamıza rağmen İpek'le birlikte beni ziyarete geldi. Görüşmememize rağmen her gün aradı beni. Nasıl olduğumu sordu. O hastalandığında duyar duymaz ben de ona koştum. Kayahan için söylenecek söz bulamıyorum. Keşke bu kadar erken gitmeseydi. Çok büyük bir kayıp. 20 yıl süren bir işbirliği, dostluk. Sonra bir mola veren ama sonra yeniden bir araya gelinen bir dostluk. Keşke böyle olmasaydı. Cenazesinde kendi kontrolümü kaybettim. Annemin ölümünde bu kadar ağlamamıştım. Çünkü annem uzun yıllardır Alzaimer hastasıydı. Son yıllarda beni bile tanımıyordu. 92 yaşında vefat etti. Son 2 yıl durumu çok kötüydü. Ama Kayahan'ın ölümü öyle hızlı oldu ki, daha çok gençti. Teşvikiye Camii'nde bağıra çağıra ağladım. Çok kötü oldum. O gün mezarlığa gidemedim. Birkaç gün sonra gidebildim" ifadelerini kullandı. Nilüfer, Kayahan'la küs kaldığı döneme dair bir pişmanlık duymadığını dile getirerek, "Pişmanlığım yok. Çünkü hayat bazen bazı şeyleri öyle getiriyor önünüze. Yani keşke olmasaydı diyorsunuz. Eminim o da öyle demiştir. Ama bir şeyler oluyor ve hayat öyle kuruyor düzenini. Biz öyle bir mola vermek zorunda kaldık. Gereksiz, saçma, sapan bir mola ama kendi kişisel ve vicdani bir sorumluluğum olduğunu düşünmüyorum. Keşke olmasaydı. Ama iyi ki son zamanlarını beraber geçirebildik. İyi ki son 1.5 yıl yan yanaydık. İyi ki o son konseri yaptık. Onun iç huzurunu da yaşıyorum" dedi.