UÇANKUŞ İHBAR HATTI: Whatsapp Telefon: 0 532 472 88 88 E-Posta: haber@ucankus.net Haber Merkezi: 0212 283 54 54

TV YAZARLARINDAN SEÇMELER! MESUT YAR, MEVLÜT TEZEL, BÜLENT CAKURT, YÜKSEL AYTUĞ VE SİNA KOLOĞLU BUGÜN HANGİ KONULARI YORUMLADI?..

TV YAZARLARINDAN SEÇMELER! MESUT YAR, MEVLÜT TEZEL, BÜLENT CAKURT, YÜKSEL AYTUĞ VE SİNA KOLOĞLU BUGÜN HANGİ KONULARI YORUMLADI?..

TV YAZARLARINDAN SEÇMELER! MESUT YAR, MEVLÜT TEZEL, BÜLENT CAKURT, YÜKSEL AYTUĞ VE SİNA KOLOĞLU BUGÜN HANGİ KONULARI YORUMLADI?..

MESUT YAR – POSTA

 

ASIL PAÇASINDAN…

İzdivaç programlarına ceza sağanağı başladı. Geçen haftanın rekoru Evleneceksen Gel’de… Bu programlar izleyiciyle aşk ve nefret ilişkisi dediğimiz türden bir model yakaladı. Ve bu modelin içinde “hem izleyeyim hem de söveyim” türünden bir tuhaflık var… Hakkında en çok şikayet gelen programların başında bulunan bu içeriklerin temel sorunu, rakibi ne yapıyorsa bir benzerini biraz daha kaliteyi düşürerek yapmak. Sonunda doğal olarak toplam kalitesizlik kurbanı oluyorlar… İşin ilginci artık hiçbirini “mutlu etsinler” diye izlemiyoruz. “Münasip bir eş bulamayıp evde kalsınlar da insanların ne kadar alçalabileceğini görelim” kafasıyla izleyenler çoğunlukta. Ne tuhaf, birbirimizi paçamızdan karşılıklı çekiyoruz; ekran içindekiler ve karşısındakiler olarak!

BÖYLE EV ÖDEVİ Mİ OLUR?

Anne dizisinde Turna eve ödev getiriyor. Öyle ki öğretmeni daha birinci sınıf öğrencisi olan çocuğa “soy ağacınızı yazın” ödevi veriyor… Çocuk doğal olarak soy ağacını “ağaç” zannediyor. Tepesine ailenin en büyüğünü yazacak ama kimi yazsın sevgili öğretmen? İki anne arasında gidip gelen, babasını hatırlamayan, aile büyüğü deyince aklına “teyze” dediği kadından başka bir isim gelmeyecek, gelemeyecek olan o çocuk yazsa yazsa soy dalını yazar. O da kırık bir dal olur…

TEBDİLİ MEKANDA FERAHLIK VARDIR!

Gün değişikliği diziler için çoğu zaman bir veda sinyalidir. Bu prensibi bozan bir iki istisna var elbette. Mesela Aşk Laftan Anlamaz birkaç hafta önce taşındığı cumartesi akşamında deyim yerindeyse yeniden doğdu… Kademeli olarak düşen reytingleri nedeniyle son şansını farklı bir günde deneyen dizi, “farklı bir günde yayındayız, veda yakındır” demeden öyküye asıldı Ayakları yere basan bu yeni hal dikkat çekmekte zorlanmadı. Ve şimdi yeniden doğdu. Görmezden gelemeyiz, tebrikler!

KERTENKELE’NİN VEDASI!

Yeniden doğma meselesine girmişken; sezon başında Kertenkele isimli dizinin başrol oyuncuları ve adı değişmiş (Kertenkele: Yeniden Doğuş) hikaye ekseninden kaymıştı. Eskiden gün birincisi olan dizi cumartesi akşamlarında kademeli bir hüzün yaşadı. Ve haber geldi; “final yapıyoruz”… Radikal değişiklikler kimi zaman karşılığını bulmakta gecikmiyor. Bu karşılık ekseriyetle de hüzün oluyor. Kertenkele yayın hayatı boyunca gülümsettiği anlarla anılacak. Bu da bir hazinedir!

YENİ BİR ŞEY DENİYOR!

Vatanım Sensin dizisinde Amasya Tamimi sahnesi dizinin dört yerinde yayınlandı. Yani kurgu düzeneği yayınlanan bölüm içerisinde tarih oldu. Bu türden bir denemenin reyting arttırıcı bir etkisinin olduğuna elbette inanıyorum. Ama yerli yersiz kullanıldığı takdirde izleyicinin kafasındaki akışı altüst de edebiliyor… Anlaşılan Vatanım Sensin geleneksel dizi izleyicisinin alışkanlıklarını değiştirme konusunda kararlı. Dilerim bu denemeleri temenni edilen sonuç neyse ona çıkar. Hakikaten meraktayım ve sonucu bekliyorum!

O DEĞİŞTİ Mİ?

Hülya Avşar’ın Star Tv’de yayınlanacak olan şovu için hazırlıklar hızlandı. Hülya Avşar, talk şov ekseninde yeniden bir şeyler deneyecek… Bunu yaparken bir yandan da tv8’de yayınlanan Yetenek Sizsiniz Türkiye jürisinde de yine yerini alacak. Yani iki işi de içerik olarak yenilik vaat etmiyor. Ama Hülya Avşar bu; çeyrek asırdan fazla bir süredir kişisel yenilikleriyle ayakta duruyor… Ben de onu merak ediyorum zaten. Kendiyle ilgili bu defaki yeniliği ne olacak? Bakın daha görmeden konuşmaya başladık bile…

 

SİNA KOLOĞLU – MİLLİYET

 

DİZİ ÇOCUKLARI NE ALEMDE?

Meltem Cumbul’un, bir yaşından küçük çocuk diziye dahil edildiği için oynayacağı yeni projeden ayrıldığı yazıldı. Başkanı olduğu Oyuncular Sendikası’nın “Üç yaşından küçük oyuncular setlerde olmamalıdır” görüşü vardı. Sendika, ‘Yönetmeliğin son taslağında asgari, üç aylık olarak teklif edildi, bunun kabul edilmesi halinde üç aylık bebekler dahi setlerde çalıştırılabilecek’ şeklinde çekincelerini dile getiriyor.

23 Nisan 2015 tarihinde İş Kanunu’nun 71. maddesine çocuk oyuncularla ilgili gerekli ekleme yapılmış. Bununla yetinilmiş. Bütün hikaye burada kopuyor.

Ben de çocuk oyuncularla çalışan yönetmen ve yapımcılarla konuştum.

Çocukluğunun kaydı oluyor

‘Paramparça’da küçük oyuncular var. Mesela Can Haşmet. “Mutlaka pedagog oluyor. Rolleri yok. Çok az sahneleri var. Sahnelerde annelerinin kucağında duruyorlar. Oldukça az görünüyorlar. Bir de moral motivasyon tarafı var. Geleceğe bir kayıt düşülmüş oluyor.” ‘Paramparça’da çalışma günde 10 saatle sınırlıymış. Yeni başlayan işlerde 24 saati zorlayanlar çok.

‘Anne’ dizisinde durum

Senaristlerin çocuk rolleri yazmaktan kaçındığı öne sürülüyor. Öne sürülüyor da ‘bebek doğmayan’ dizi var mı? Bizim seyircinin en çok etkilendiği konuların başında “Acaba şimdi çocuk ne olacak?” Şu sıralar ‘Anne’ dizisi gözde. Beren Gökyıldız’ın altı saati geçmeyen bir çalışma yaptığı söyleniyor.

Yapımcı, “120 dakikayı bir dakika geçmeyiz” demiş. Yine geldik bu konuya.

Şunu bir 60 dakikaya çekemedik!

‘Her türlü konfor sağlanıyor’

Çocuk oyuncuların bol olduğu dizilerden biri de ‘Hayat Şarkısı’. Çocukların sadece görünmenin ötesinde bayağı bir oyunculuk sergilediği bir proje. Geçtiğimiz hafta Bahar’ın performansı dikkat çekiciydi. Yönetmen Cem Karcı’ya sordum durumu, tam da bu çocuk oyuncu konusunun yeniden gündeme geldiği ortamda şöyle konuştu: “Dengeli ve çocukları gözeten bir çalışma programımız var. Zaten çok yoğun bir çalışma tempomuz yok ama çocuklarla çalışırken tabii ki fazladan özenip, hassasiyet gösteriyoruz.”

Reytinglere rağmen...

Karcı’nın altını çizdiği önemli bir ayrıntı var; “Hatta çocuklu sahneler arttıkça, buna orantılı olarak reytingimiz de artıyor ama bunu hiçe sayıp, dengeli bir yerde tutmayı, mümkün olduğunca çocuklu sahne ve mizansenleri azaltmak üzerinden ilerliyoruz. Çocukların konforu için azami özen gösteriyoruz. Her biri için sette ayrı yardımcılar tutulmuş durumda, evdeysek ayrı odaları var, sette ise karavanları mevcut.”

Meltem Cumbul daha önce, uyumasınlar diye biberonla kahve verilen bebek setlerinden bahsetmişti. Yapanların açıklanması lazımdı. Bir de, “Biz dikkat ediyoruz, özen gösteriyoruz” diyen görüşler var.

 

YÜKSEL AYTUĞ – SABAH

 

HANGİSİ DAHA ÇOK ZARAR VERİYOR?

Her terör olayından sonra medyaya haber kısıtlaması getiriliyor. Bunu sansür olarak niteleyenlerden değilim. Çünkü bu yasak olmadığı zamanlarda ekranlara nasıl dehşet verici, tüyler ürpertici, sorumsuz görüntüler akıtıldığını iyi bilenlerdenim.

Ne yazık ki medyamız kendi sorumluluğunu yerine getiremediği için, başına sürekli düdük çalacak, cop gösterecek bir polis diktiler.

Yayın kısıtlamasının amacı belli.

Ekran başındakilerin (özellikle de çocukların) ruh sağlığını korumak, halkı paniğe sevk edecek, infial yaratacak görüntüleri önlemek, toplumun moralini bozmaya yönelik provokasyonları bertaraf etmek, takibi yapılan suçluların istihbarat elde etmesinin önüne geçmek v.s.

Bunu gayet iyi anlıyorum. Ama anlamadığım bir şey var: Terör olayları sırasındaki haber kısıtlaması tamam da, ya sonrasındaki haberler, görüntüler? Bir annenin, babanın, şehit haberini aldıkları andaki görüntüleri neden uluorta veriliyor? Bir miniğin, bayrağa sarılı tabutun içindeki babasını arkadaşına gösterip "Baaak, bu benim babam, görüyor musun?" dediği anlar, nasıl oluyor da fütursuzca yayınlanabiliyor? Bir eşin, al bayrağa sarılı tabuta sarılarak yaktığı yürek parçalayan ağıtlarını niye bizlere dinletiyorsunuz?

Hadi yemek masasında boğazı düğüm düğüm olup sofrayı terk eden bizleri bir yana bırakın; o anları sonsuza dek ölümsüz kılmak için o ailelerden izin aldınız mı? Bir annenin, bir babanın, bir eşin ve hatta minicik bir çocuğun; bu en savunmasız, en çaresiz anlarını 79 milyona yayınlatmak istediklerinden emin misiniz?

Bir patlamanın ardından, 300 metre öteden çekilmiş belli belirsiz bir ceset görüntüsü mü insanı daha çok yaralıyor, yoksa 6 yaşındaki Meryem'in, önünden babasının cenazesi geçerken gözyaşları içinde verdiği asker selamı mı? Ne dersiniz?

 

MEVLÜT TEZEL – SABAH

 

TARİH İCRAAT YAPANLARI YAZAR

Denizin altından Asya ile Avrupa'yı birleştirmeyi isteyen Abdülhamid Han'ın hayali sonunda gerçeğe dönüştü; Avrasya Tüneli bugün açılıyor. Kazlıçeşme-Göztepe arası; 100 dakikadan 15 dakikaya düşecek, İstanbul trafiği biraz daha rahatlayacak. Terör saldırıları, darbe girişimi, mülteci krizi ve ekonomik baskılara rağmen bir rüya daha gerçek oldu. Daha da önemlisi Osman Gazi Köprüsü, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Avrasya Tüneli; üst üste çok kısa sürelerde bitirildi. Yapımı yılan hikayesine dönen, 17 bakan eskiten, 890 milyon dolara mal olan Bolu Tüneli, 16 yılda bitirilmişti. Nereden nereye... Avrasya Tüneli 42 ayda tamamlandı. Avrasya Tüneli'nin bu kadar kısa sürede bitmesi de ayrı bir başarı öyküsü. Bu tünel, 'Türk ekonomisi zor durumda' diye kriz çığırtkanlığı yapanlara da gerekli cevabı vermiş oldu. Ne mutlu bizlere nesiller boyu gurur duyulacak bir esere daha sahip olduk. Tarih konuşanları değil; icraat yapanları yazar!

 

BÜLENT CANKURT – SABAH

 

TÜRK GELİN YİNE HAMİLE

Dünya devi Faber castell'in veliahtı Kont Charles Alexander Von-Faber castell ile evlenip Almanya'ya gelin giden Melissa Von Faber-castell, 14 Nisan'da Faber castell'in 10'uncu kuşak temsilcisi olan oğlunu dünyaya getirmişti. Öğrendim ki, henüz sekiz aylık olan Kont Leonhard Alexander Von Faber- castell'e bir kardeş geliyormuş! Evet, yanlış okumadınız... Henüz sekiz ay önce anne olan Necmettin-Maria Eliyeşil'in kızları Melissa Von Faber-castell, ikinci bebeğine hamile...

BAKALIM İKİNCİSİ KONT MU OLACAK YOKSA KONTES Mİ

2012 yılında Faber castell Ailesi'ne ait, Almanya Stein'daki 172 yıllık Neu Scholss'da üç gün üç gece süren bir düğünle evlenen çift, ikinci bebek için arayı hiç açmak istememiş anlaşılan. Daha sekiz ay önce doğum yapan Melissa Hanım, ikinci bebeğine yaklaşık üç aylık hamileymiş!

74 yaşındaki babası Kont Anton-Wolfgang'ı Ocak ayında toprağa veren ve yıllık cirosu yaklaşık 600 milyon Euro olan şirketin başına geçen Kont Charles Alexander Von- Faber castell ile Melissa Von Faber-castell'e bakalım Allah bu kez ne nasip edecek... Yine bir kont mu dünyaya gelecek, yoksa ilk konteslerini mi kucaklarına alacaklar... Umarım anne de, bebek de sağlıkla kurtulur.

Son Güncelleme: 3.05.2020 15:14:13