UÇANKUŞ İHBAR HATTI: Whatsapp Telefon: 0 532 472 88 88 E-Posta: haber@ucankus.net Haber Merkezi: 0212 283 54 54

TV YAZARLARINDAN SEÇMELER! "45 YAŞINDA İLK BEBEĞİNE HAMİLE!.."

TV yazarları bugünkü köşelerinde yine hayli ilginç konulara değinmişler. İşte sizin için derlediğimiz yazılar…

TV YAZARLARINDAN SEÇMELER! "45 YAŞINDA İLK BEBEĞİNE HAMİLE!.."

YÜKSEL AYTUĞ – SABAH

DEMEK Kİ SUYA YAZI YAZMAMIŞIZ

Geçen hafta kahraman şehit polisimiz Fethi Sekin'in emaneti olan çocukların, burslarla okutulup geleceklerinin güvenceye alınmasının milli bir görev olduğunu, o evlatların artık birlik, beraberlik, umut ve dayanışmanın sembolü olmaları gerektiğini yazmıştım. Ardından Milliyet gazetesinden meslektaşım ve sevgili dostum Özay Şendir de 'nokta atışı' yapıp İzmir'deki bazı 'fiyakalı' okullara, Sekin'in emanetlerine yüzde 100 burs verilmesi için bir 'babayiğidin' ortaya çıkması adına çağrı yaptı. Anlı şanlı okullardan ses çıkmamış. Fakat görece daha mütevazı ama yüreği çok daha büyük bir okuldan, 21. Yüzyıl Özel Karşıyaka Koleji'nden 'asist' gelmiş. Okul yönetimi, kahraman şehidimizin üç çocuğunun da tüm eğitim. servis ve yemek giderlerini yüzde 100 burslu olarak karşılayacaklarını açıklamış. Ne diyeyim, helal olsun; hem okula, hem Özay'a... Bu köşe adına bana gurur ve mutluluk yaşatan bir başka karar ise Bakanlar Kurulu'ndan çıktı. Kanun Hükmünde Kararname ile şehit cenazelerindeki iç burkan, rencide eden, şehitlerimizin aziz hatıralarına zarar verecek nitelikteki vicdan sömüren görüntülerin 'yayın durdurma' cezasına yol açabileceği karara bağlandı.

Bu konuda kova dolusu mürekkep tüketmiş bana da 'suya yazı yazmamış olmanın' onuru kaldı.

 

MESUT YAR - POSTA

SİZİ UNUTMAYACAĞIZ KISMI TAMAM AMA...

O Ses Türkiye (tv8) biraz da yayına dörtnala gelen Survivor yüzünden gaz pedalına asıldı. Jürinin ellişer yüzer seçtiği yarışmacılar yine jüri tarafından beşer altışar gruplar şeklinde eleniyor. Ha, kim, niye elendi bilemiyoruz...

Sadece düelloya çıkan iki arkadaş arasında bir seçim yapılıyor ve gerisi “seni asla unutmayacağız, bir şeye ihtiyacın olursa mutlaka bize ulaş, vallahi sen iyisin ama yarışma işte bu” diyerek geldiği adrese gönderiliyor... Bir ses yarışması ama kimse kusura bakmasın, Sibel Can ve biraz da Gökhan ile Hakan ikilisinin dışında ses meselesine takan yok. Hele ki Hadise kardeşimiz seçimleriyle bizi sürekli yanıltıyor...

BİRKAÇ SORU İŞTE...

Şimdi bir iki sorum olacak. Bu elenen kardeşlerimiz, kendisini eleyen jüriye daha sonra gerçekten ulaşabilecekler mi? Ulaştılar diyelim. Jüri onlarca kişiye ne tür bir güzellik yapabilecek? Ekmek mi verecek, bir albüm için yapımcılığını mı üstlenecek? Elenen yarışmacıların düş kırıklığı sarılınca geçen cinsten bir kırgınlık mı? Bu sarılma terapisi başka ne tür depresyon türlerinde işe yarar? Allah var, müthiş bir orkestra, birbirinden güzel sesler ve şarkılar filan derken ortaya çıkan performansı biz neden boğuk dinliyoruz? Ses teknisyeni de elenenler arasında mı? Aynı bölümün yarısında Acun sunuculuk yaparken öteki yarısında nerelerde bir bileniniz var mı? Ve son sorum, daha doğrusu temennim. Acun Ilıcalı sözünün eri adamdır. Önceki gece finale doğru yürüyen 250 kiloluk Memduh Kızılkula isimli yarışmacıya bir obezite ameliyatı yaptırabilir mi? Belki arkadaşın sevimliliği azalır ama hayatı kurtulur. Sahi bu kıyağı yapar mısın Acun?

Harika bir geceydi

Önceki gece tv8’de yayınlanan Boks Gecesi benim için inanılmaz keyifli bir izlence oldu. Şiddetten zerre hoşlanmam. Ama Bilgehan Demir cumartesi gece New York’ta gerçekleşen şampiyonluk ve unvan birleşimi maçlarını öyle başarılı sundu ki, maçların üstünden neredeyse 20 saat geçmiş olduğunu kimse anlamadı sanırım... Geceden aklımda kalan eski şampiyon Jose Pedraza’nın yumruk atarken baykuş gibi sesler çıkarması, Gervonta Davis’in sıkletinde dünyanın en genç şampiyonu oluşu, Immanuel Aleem’in gladyatörler gibi dövüşmesi, ring hakeminin Jack Badau’nun kroşesini yiyip hayatta kalabilmesi filan... xxAma en unutulmaz ayrıntı, ring kenarında yeni şampiyon Gervonta Davis’in menajerliğini üstlenen ünlü boksör Floyd Mayweather’in kolundaki 25 milyon dolarlık saatti... Bir maçında 220 milyon dolar kazanan adamın o kola başka bir şey takabileceğini düşünen var mıdır sahi? Ya da o saatin bizim memlekette onlarca şirketi iflastan kurtarabileceğini?

Cephanesi bitene kadar...

Gülümse Yeter (Show TV) yaz aylarında pürneşe başlayıp kışa girdikten sonra rakipleri karşısında keyfi kaçan hoş bir işti... Sanırım final yapacağını birkaç kez sezinlememe rağmen bölüşmek çok da işime gelmedi. Çünkü meselenin tam da göbeğindeki Erdal Özyağcılar’ın proje başlarkenki heyecanı hâlâ kulaklarımdaydı... Gülümse Yeter, “azalarak bitti” deyiminin en çok yakıştığı işlerden biri oldu. Bazen zirvede bırakmasanız da olur. Çünkü eldeki cephaneyi kullanacak başka bir savaş meydanı bulamazsınız. Gülümse Yeter, cephanesini sonuna kadar kullanarak ekranda direndi. Ve edebiyle son buldu. Dilerseniz bu akşam mutlu sonu izleyebilirsiniz!

 

Eksik tam olarak nerede?

Pazar akşamları sözde dolu bir ekran var. Bodrum Masalı, O Hayat Benim, Hayat Bazen Tatlıdır, Seviyor Sevmiyor, Baba Candır derken dizi kotası dolmuş gibi görünüyor... Öte taraftan Güldüy Güldüy Show Çocuk ve O Ses Türkiye ile bir nebze farklı bir şeyleri izleme imkanımız da var. Ama eksik bir şey de öylece duruyor sanki... Gelen reytingler haftanın sıradan bir gününden çok daha düşük. Bu da seyircinin pazar akşamı TV ile olan ilişkisinin bir parça soğuk olduğunun net bir kanıtı... Haftanın son gecesi hâlâ adını koyamadığımız bir işi bekliyor. Belki Survivor, belki de başka bir şey. Ama bekliyor, hissediyorum işte!


MEVLÜT TEZEL - SABAH

KLASİK MÜTEAHHİT KAFASI DEĞİŞMELİ

Rusya ile uçak krizinden sonra doğal gazda yurt dışına bağımlığımız tokat gibi yüzümüze çarpmıştı.

Ya Rusya doğal gazı keserse diye korkmuştuk.

Her şerde bir hayır vardır; uçak krizi, ithal doğal gazdan elektrik de üretmek gibi maliyeti yüksek bir yanlıştan dönmemizi sağladı.

Enerji Bakanı Berat Albayrak'ın doğru projeleriyle elektrik üretiminde yerli kaynaklara yöneldik ve bunun meyvelerini kısa sürede aldık.

Örneğin; 2016'da yerli kömürden elektrik üretimi, bir önceki yıla göre yüzde 23 arttı. Daha da önemlisi, 2016 yılında bir önceki yıla göre yenilenebilir enerjinin (rüzgar, güneş, biyokütle, jeotermal) payını yüzde 31 oranında artırdık. 2016 yılında tüm yerli kaynakların elektrik üretimindeki payı yüzde 46'dan yüzde 49.3'e çıktı. Bunlar hem cari açığı düşüren, hem de elektriği daha ucuza üretmemizi sağlayan akılcı hamlelerdi.

Ancak sadece yerli kaynaklarla enerji üretmek yetmez; enerji tasarrufunda hem devletin, hem de vatandaş olarak bizlerin eksiklerinin olduğuna inanıyorum. Araştırmalara göre;

Türkiye'de enerjinin yüzde 26'sı binalarda kullanılıyor.

Bunun yüzde 82'si de ısıtmaya harcanıyor. Halbuki binalarda doğru bir yalıtımla yüzde 50 tasarruf mümkün.

Başta Avrupa olmak üzere birçok ülkede yapılar güneşten en çok faydalanılacak şekilde ve en az enerji tüketecek şekilde inşa edilirken, bizde hâlâ dış cephe ve ısı yalıtımı olmayan binaların sayısı fazla.

Rüzgar ve güneş enerjisinden faydalanan, daha az enerji harcayan akıllı binalar Avrupa'da trend olurken; bizde hâlâ enerji tasarrufu sağlamayan, insanların yaşam kalitesini düşük tutan, sürekli çirkin yüksek binalar yapan klasik müteahhitlik anlayışı hakim.

Bizde evlerin büyük çoğunluğunda hâlâ güneş paneli kullanılmazken, dünyada artık temiz içme suyu bile sağlayabilen modern güneş panelleri kullanılmaya başlandı. Örneğin İran'da kurak iklimlere özel olarak tasarlanan, birbiri üzerinde dengede duran iki kubbeden oluşan obruk çatı sistemli evler yapılıyor. Ters duran kubbeler, en düşük miktardaki yağmur yağışını bile biriktirebiliyor ve bu su yapının duvarlarının içindeki borulara aktarılıyor ve böylece evin soğutulması sağlanıyor.

Bizde Güneydoğu'da ise evler trafoları patlatacak kadar çok klimayla soğutuluyor.

Elektrik nasıl olsa kaçak!

Enerjide yerli kaynaklara yönelmek yetmez; enerji kaybını azaltacak yenilikçi tasarımcıları ve akıllı binaları hayata geçirecek yeni bir şehircilik ve mimari anlayışına geçmeliyiz.


SİNA KOLOĞLU - MİLLİYET

BİZDE ‘UTANMAZ’ YOK MU?

Shameless dizisinin yerlisi olacak haberi çıktığından beri bir tartışmadır gidiyor. “Bize göre sıra dışı bir dizi, nasıl uyarlanacak?” “Bizim ‘Utanmazlar’ nasıl olacak?” En yetkili isim Med Yapım’dan Fatih Aksoy’a sordum.

‘Türk olsalardı ne yaparlardı?’

‘Dadı’, ‘Tatlı Hayat’, ‘ Doktorlar’ ve ‘Umutsuz Ev Kadınları’ Med Yapım’ın Türkiye’ye uyarlanan ve çok iyi iş yapan dizileri. “Ben hep ‘Türkiye’de nasıl olur?’ diye düşündüm. Amerikalılar öyle yapıyor, peki bizde nasıl olur? Bu karakterler Türk olsaydı ne yaparlardı? sorularını kendimize hep sorduk” dedi Fatih Aksoy.

‘Bizde alkolik baba yok mu?’

“Türkiye’de alkolik, esrarkeş baba yok mu? Annesi olmayan çocuklar yok mu?

Biz de bunu anlatacağız dizinin yerli versiyonunda” diyen Aksoy şöyle devam etti: “Bu projenin çok sağlam duygusu ve hikayesi var. Merkeze ana hikayeyi alıyoruz.

İngiliz toplumunun en alt kesimini anlatıyor. Biz de Türk toplumunun en alt kesimini anlatacağız.” Med Yapım’ın bugüne kadar başarılı yerli uyarlamalara imza attığı bir gerçek. ‘Umutsuz Ev Kadınları’nı beğenerek izlediğimi hatırlıyorum.

Bu sefer ‘sert’ bir dizi var. Çekileceği haberi duyulduktan sonra tartışması da başladı. “Nasıl çekecek?” diyenlerin yanında “Aman çekmesinler” diyenler de var.

Hazal tamam

Hazal Kaya, şu anda dizide adı belli olan tek oyuncu. Fiona Gallagher rolünde. Ferhan Şensoy’un da adı geçti. “Hayır yok” dedi Fatih Aksoy.

EŞKIYA GİTMİYOR

‘Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz’, ara verince “Acaba kanal mı değiştiriyor?” diye söylentiler yayıldı. Dizinin senaristleri de tatile girmiş. Yani ekip

olarak kısa bir tatil yapıyorlar. Yeni dönem için senaryo çalışmaları da yapılmış.

Başka bir kanala gideceği yönündeki haberlere; “Dizi bir yere gitmez, bitecekse ATV’de biter” deniliyormuş. Yeni bölüm çekimleri de bu hafta başlamış.  

MÜZİK VE KÜLTÜR KANALI

İnternette müzik gezintisi yaparken, Marcus Miller ‘Port Of Rotterdam North Sea Jazz Festival 2015’ konseri gözüme ilişti. Hollanda NTR televizyonu canlı yayınlamış. Çok önemli, bizim caz festivallerine bu isimler geliyor. TRT Müzik de yayınlıyor ama hani ‘bu kadar iddialı isimleri’ değil. Mesela Marcus Miller, geçtiğimiz yıl İKSV Caz Festivali’ne geldi. Konseri A Haber yayınladı. Böyle sürpriz durumlar da oluyor. Bu vesileyle daha önce defalarca dile getirdiğim hayalimi bir kere daha söyleyeyim; harbi bir müzik ve kültür kanalı.


BÜLENT CANKURT - SABAH

45 YAŞINDA İLK BEBEĞİNE HAMİLE

Sosyetenin güzel kadınlarından Ayşe Çavuşoğlu, Mart 2014'te gizli saklı ama telli duvaklı ikinci kez gelin olmuştu. Hatta ilk evliliğini yaptığı Gökhan Çarmıklı'dan 2001'de boşanan Ayşe Hanım'ın, üç yıl flört ettiği Mozaik Mobilya'nın sahibi Yaman Erturan ile Frankie'de gizlice evlendiğini ilk bu köşede okumuştunuz.

Çok ortalarda görünmeyi sevmeyen çiftle ilgili yine bomba bir haberim var! Üç gün önce 45 yaşına basan Ayşe Çavuşoğlu Erturan hamile; hem de yedi aylık...

ADINI ALİ KOYACAKLAR

Gizliliği çok seven Erturan çifti, şimdiye kadar bu mutlu haberi sadece en yakın arkadaşları ile paylaşmış. Biraz geç de olsa benim de kulağıma geldi işte! İlk bebeğine yaklaşık yedi aylık hamile olan Ayşe Hanım'ın bir oğlu olacağını öğrendim.

Erturan çifti oğullarının adını da belirlemiş: Ali. Umarım Ali'lerini sağlıkla kucaklarına alırlar.

 

 

 

Son Güncelleme: 3.05.2020 15:14:13