UÇANKUŞ İHBAR HATTI: Whatsapp Telefon: 0 532 472 88 88 E-Posta: haber@ucankus.net Haber Merkezi: 0212 283 54 54

TV YAZARLARINDAN SEÇMELER!"NEDİR BU ADELE’İN TÜRKLERDEN ÇEKTİĞİ"

TV yazarları bugünkü köşelerinde yine hayli ilginç konulara değinmişler. İşte sizin için derlediğimiz yazılar…

TV YAZARLARINDAN SEÇMELER!"NEDİR BU ADELE’İN TÜRKLERDEN ÇEKTİĞİ"

BÜLENT CANKURT - SABAH

İLK RAUNT BUGÜN!

İbrahim Demet Kutluay çiftinin boşanma davası başlıyor

İbrahim-Demet Kutluay çiftinin 11 yıllık evliliklerinin sona geldiğini, Demet Kutluay'ın boşanmak için avukatına yetki verdiğini ilk bu köşede okumuştunuz.

Avukatı Aslı Hatemi, 'Evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle tarafların boşanmasına karar verilmesini' isteyen boşanma dilekçesini 14 Ekim'de İstanbul Aile Mahkemesi'ne sunmuştu.

Oldukça çekişmeli geçeceği düşünülen boşanma sürecinin ilk duruşması bugün gerçekleşecek...

DURUŞMAYA GELECEK Mİ?

Demet Kutluay'ın 10 milyon lira tazminat istediği lafları dolaşsa da; iki çocuğunun velayetini isteyen Kutluay'ın ne kadar tazminat ya da iştirak ve yoksulluk nafakası istediği bilinmiyor. Ancak buradaki asıl sıkıntı tazminat miktarı değil, İbrahim Kutluay'ın boşanmak istememesi. O yüzden sürecin oldukça sıkıntılı geçeceği konuşuluyor. Demet Kutluay'ın elinde, mahkemenin lehine karar vermesini sağlayacak pek çok delilin bulunduğu da konuşulanlar arasında.

Bu arada Demet Kutluay'ın bugünkü duruşmaya katılıp katılmamaya henüz karar vermediğini öğrendim. Umarım medeni bir şekilde boşanmayı başarırlar.


SİNA KOLOĞLU - MİLLİYET

HİNDİSTAN’LA DİZİ ALIŞVERİŞİ

Dünya televizyon sektörünün önemli yayın organı TBI’ın (Television Business International) internet sitesindeki bir habere göre, Türk dizileri Hindistan’a satılıyor. Avrupalı dağıtım şirketi Eccho, Hindistan’da yayın yapan Zindagi kanalına Türk dizileri satacağını duyurmuş.Bunlar ay yapım ve dizimiz var, ‘Kuzey Güney’ ve ‘Fatmagül’ün Suçu Ne?’ Dünyada en çok iş yapan iki dizi bunlar.

Kanal 7 neredeyse Hint dizileri kanalı olacak! Kumandayla şöyle bir gezindiğimde karşıma, Hintli abiler ve ablalar çıkıyor. ‘Deli Divane’nin yeni bölümü 16.00’da, tekrarı Sabah 11.00’de. ‘Bir Garip aşk’ın yeni bölümü 21.25’te tekrarı ise, 13.00’te. Bu durumda kaçarın yok, yani mutlaka yakalanıyorsun. Hintliler bize biz Hintlilere, kardeş kardeş dizileri alıp veriyoruz anlayacağınız.

TERÖRÜN BATILI HALİ

Das Erste adlı Alman kanalında bir televizyon filmi gösterildi. Konusu şöyle, teröristler kaçırdıkları bir uçakla futbol maçının oynandığı stada intihar saldırısı yapacak. Bunun önlenmesi lazım. Bir savaş uçağı pilotu, bunu gerçekleştirecek olan uçağı düşürüyor. Film sonrasında mahkemede devam ediyor. Uçağı vuran savaş pilotu yargılanıyor. ‘30 bin kişiyi kurtarmak için 164 kişiyi öldürmek doğru mu?’ sorusu, interaktif sistemle izleyiciyle paylaşılmış. Yani buna izleyici karar veriyor.

 

TELEFON TUŞUNUZA BASIN

90 dakikalık filmin sonunda mahkeme başkanı izleyiciye dönüp soruyor, “Pilot suçlu ise telefonunuzun 1 tuşuna, suçsuzsa 2 tuşuna basın.” Bu yargılamada ülkenin durumu da masaya yatırılıyor haliyle! Seyirciye 10 dakika süre veriliyor. Almanya

yüzde 87’yle pilotu suçsuz bulmuş. Dört Avrupa ülkesinde daha (Avusturya, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, İsviçre) yayınlanmış ve aynı sonuç çıkmış.

Ev ahalisiyle durumu paylaştım. İlk tepki, “Anlaşılan bunların canı sıkılmış” oldu. Terörün bu kadar içinde yaşayan bir ülkenin vatandaşı olmakla, olabildiğince uzağında bulunup biraz hayal kurmanın demokrasi lüksü mü diyelim? Ya da oturup biz bu hale nasıl geldik diye mi düşünelim?

 

YÜKSEL AYTUĞ - SABAH

MAGAZİNDEN UTANIR HALE GELMEK...

Değerli meslektaşlarım Gülşen Yüksel ve Müge Dağıstanlı, Kanal D ekranlarının sabah programı 'Renkli Sayfalar'dan ayrılma kararı almışlar. İddiaya göre sebebi, yapımcı firmanın program içeriğini magazin konuları dışına da taşırma isteğiymiş. İkili bu talebi reddedince, program da yeni sunucularla devam etme kararı almış.

Sabah yayınlanan magazin programlarının içeriği yavaş yavaş değişiyor. Sanatçı polemikleri, kaçamaklar, aşk ihanetleri vs. ülkenin gündemiyle fazlaca örtüşmediğinden olsa gerek, sabahçı masaları da siyasi ve sosyal olaylara akışlarında yer vermeye başladılar. Bu yeni trendin öncüsü ise Beyaz TV'deki 'Söylemezsem Olmaz' programı oldu. Özellikle Nihat Doğan, siyasi konulara balıklama dalıp sansasyonel yorumlara girişince işin yönü değişti. Kanal yönetimi baktı ki reyting geliyor, program yorumcularının yolunu iyice açtı. 'Söylemezsem Olmaz', yeni haliyle eni konu bir siyasi tartışma programı haline dönüştü.

Belli ki bu yeni reyting damarı 'Renkli Sayfalar'ın yapımcılarının da iştahını kabartmış. Ya da 'Memleket bu haldeyken, magazin konuşmak hafif kalıyor' düşüncesine kapılmışlar. İlkini anlarım da, bu ikincisi bana çok kaygı verici bir gelişme gibi geliyor. Eğer hayat prizmasının yedi renginden biri olan magazini silersek, gökkuşağından nasıl söz edebiliriz? Vahşete, dehşete, kine, öfkeye bulanmış şu dünyada nefes alacak bir şnorkel işlevini üstlenen magazini de siyaset ile tıkarsak, nasıl nefes alabiliriz?

Evet, kimse memleket meselelerine kayıtsız kalmamalı. Ama asıl işinden de tamamen uzaklaşmamalı. Yok eğer bu ülke 'magazin yapmaktan utanan' bir coğrafya haline gelirse, asıl o zaman vay halimize!

Magazin siyasete bulanırken, siyaset de magazinleşiyor mu acaba? Meclis'teki şu son olaylara bakar mısınız? Magazin âleminin en alt katmanında yer alan şöhret peşindeki dilberler bile böyle saç saça baş başa kavga etmiyor artık...


MESUT YAR – POSTA

BU DA İKİ OLDU!

Dilara geçtiğimiz hafta bütün bir Paramparça (Star TV) ailesini yoğun bakım odasına taşıyarak koca bir bölüm boyunca hayata dönmesi için duaya sürükledi izleyicisini...

Bir benzerini de önceki akşam Kara Sevda isimli dizide (Star TV) yaşamadık mı sahi? Nihan yoğun bakımda ölümle pençeleşirken dışarıda Kemal ve Emir birbirlerini yiyorlardı...

Bu türden “yoğun bakım”, “ölümle pençeleşme” meseleleri bizim dizilerin kurtarıcı ekseni oldu sanki... Yoğun bakıma giren dizi karakterleri sayesinde vasata bağlayan dizinin izlenirliği yoğun bakımdan çıkıveriyor. İyi mi, kötü mü kestiremiyorum Vallahi!

Kaymakam ve yaşadıklarımız...

Bir dönemin en çok izlenen dizilerinden biri olan Köprü’yü hatırlarsınız sanırım. Ayşe Kulin’in aynı adlı romanından esinlenen dizide rahmetli valimiz Recep Yazıcıoğlu resmediliyordu. Hatta diziden hareketle Vali isimli sinema filmi de vizyona girmişti daha sonra...

Önümüzdeki günlerde Kanal D “İsimsizler” adını taşıyan yeni dizisini vizyona taşıyacak. Seti henüz kurulan dizide vatan sevdalısı bir diplomatın kaymakam olarak ateş hattına tayini ve orada yaşadığı siyasi ve askeri entrikalar resmedilecek...

Son dönemde bürokratların hayatımızdaki etkisi bir hayli güçlendi. Maddi ya da manevi bu güç kimi zaman heyecan kimi zaman da düş kırıklığı yaratıyor. Hepsinin nedeni var. Ve bu nedenler yaklaşık haliyle İsimsizler’de dillendirilecek...

Yaşadığımız zamanın önemli dokümanter dizilerinden biri olacak İsimsizler. Kaçırmanızı istemem!

Bu ne hız birader?

Hadi bakalım; Sühan ve Cesur dün akşam nikah masasındaydı. Hikayenin ağdalaştırılmadan hızlı akan bir ivmeye kavuştuğu diziler benim için kült dizi sınıfına giriyor artık...

Cesur ve Güzel’de (Star TV) resmedilen aşk ve intikam hikayesi bu anlamda neredeyse en üst vitese takmış durumda. Sühan ve Cesur’un kimine göre klişelerle başlayan aşkı bana göre nikah masasına bu hızla taşındıysa, klişe dışına çıkmış demektir...

Önceki bölümde tatil, bir sonrakinde havuz hop son bölümde de nikah masası. Af buyurun bir dönemin sünnet ustalarının sloganını hatırlar mısınız; “Bugün sünnet yarın deniz” denirdi hani...

Mevcut durumun bu olduğu hissine kapılıyorum diziyi izlerken. Hız iyi, akıbet de iyi olur inşallah!

Annelikten soğuturlar!

Murat Özne isimli okurum vicdani bir soruyu gündeme getirmiş. Atv ekranında yayınlanan Kırgın Çiçekler dizisinde Serkan ve Defne’nin evlatlık olduğunu tüm izleyiciler biliyordu. Bunu en son kardeşlerden biri olan Serkan öğrendi ve iki kardeş hemen kendilerine bir hedef tahtası buldular...

Malumunuz ikisi bir olup kendilerini evlat edinen Nazan karakterinin üstüne yürüyorlar. Şimdi buraya bir çentik koyalım...

Ey gençler, bir suçlu arıyorsanız eğer o suçlu sizi yetimhaneye postalayıp hayatına devam eden arkadaş mıdır yoksa sizi oradan çıkarıp kol kanat geren bir manevi anne midir? Yanıtınız b şıkkıysa insanları evlat edinmekten soğutacak kadar başarılısınız, bilmiş olun ve yapmayın, etmeyin!

En çok arananlar kimler?

Survivor yarışması (tv8) devam ederken sosyal medyada en çok aranan isimlerin kim olduğunu, hakkında en çok haber çıkan yarışmacıların kimler olduğunu da not düşelim mi şuraya...

Interpress’in yaptığı araştırmaya göre “Google” isimli arama motoru sonuçlarından hareketle yarışmanın en çok aranan ismi eski futbolcu İlhan Mansız kardeşimiz olmuş. Kendisini yarışmaya Hızlı Gonzales gibi giren oyuncu Furkan Kızılay izliyor. İkisinin hemen ardından da sosyal paylaşım sitelerinde sevgilisiyle birlikte verdiği olay pozlarıyla gündeme gelen Eser West isimli arkadaş geliyor...

Aynı listeyi araştırmanın haber sayısı tarafında da görüyoruz. Daha doğrusu aynı sıralamayı. En çok merak edilen üç isim hakkında en fazla haber çıkan üç isim olmuş ayrıca. Dur bakalım bu popülerlik kimin vedasıyla son bulacak?

Bence beyin kaslarına asılın!

Survivor’da (tv8) üçüncü günde gidenler gelenler belli oldu. Adadan giden ilk yarışmacı benim bir hayli hırslı bulduğum Fulya Şahin kardeşimiz oldu...

Adaya yeni giren üç yarışmacı da SMS oylarıyla Sadin, Anıl (Gönüllüler) ve Fatih (Ünlüler) olarak belirlendi...

Neyse, açıkçası ben Erdi isimli Bayrampaşalı Filozof kardeşimizin eleme potasına sıklıkla girip serilikle çıkacağına eminim. Kendisinin dillendirdiği “Survivor’ı parkurlardan ibaret sanıyorlar” vecizi aynıyla doğrudur...

Geçen sene Semih Öztürk neyse bu yıl Erdi biraderimiz odur bana göre. O yüzden yarışmacı arkadaşlarımızın sadece adaleye değil, beyin kıvrımlarına da yatırım yapmasının hayırlı olacağını düşünüyorum...


ALİ EYÜBOĞLU - MİLLİYET

NEDİR BU ADELE’İN TÜRKLERDEN ÇEKTİĞİ?

“Adele’in babasıyım” diyen Bodrumlu türkücü Mehmet Asar’ın açıklamalarını okudunuz ya da duydunuz mu?  

Adele’in annesi Penny Adkins’le 1987’de tatil için geldiği Bodrum’da tanıştığını, onu taksisiyle gezdirirken yakınlaşıp bir süre ilişki yaşadıklarını açıklayan Asar’ın babalık için argümanlarıysa şunlar: 

“Annesiyle birlikte olduğumuz tarihle, Adele’in doğum tarihleri birbirine tam olarak uyuyor. 

Adele’in çene, göz, yüz yapısı, saçları ve sağ elini kaldırdığında 3 ve 4’üncü parmaklarının bitişik olması, aynı benim gibi... 

Şarkılarda yaptığı vurgular, benim söylediğim eserlerdeki vurgulara çok benziyor. Bu da genetik olabilir. 

Adele’in babası olduğumu düşünüyorum, hissediyorum. 

Hiçbir beklentim yok. Sadece kızım gerçekleri öğrensin istiyorum.” 

Adele’in bir söyleşide, “Ailem Türk, İspanyol ve İngiliz asıllı” demesi Asar’ı geç de olsa harekete geçirmiş olmalı.

Ancak Asar, “Kızım” dediği Adele’in aynı söyleşideki, “Babamdan dolayı yarı Galli’yim, bu yüzden de yuvarlak hatlarım var” sözünü duymadı galiba. 

Nedir bu Adele’in Türklerden çektiği. 

Geçen yıl “Milllion Years Ago” şarkısının nakaratıyla Ahmet Kaya’nın “Acılara Tutunmak” arasındaki benzerlikle başlayan Adele’i Türkleştirme operasyonu, bu yıl Asar’ın “bomba iddiası”yla yeni bir boyut kazandı. 

Seneye de birinin, “Adele’in asıl ismi ‘Edele’dir, annesi ‘Feriştah’tır. Kaslı, iri yarı erkeklerden hoşlanan Feriştah, Edele adını taktığı kızını bebekten İngiliz bir aileye evlatlık vermişti” demesini bekliyorum. 

EVLİLİK PROGRAMLARI  ANKETİ VE GERÇEKLER 

Meclis Araştırma Komisyonu’nun yaptırdığı araştırmaya göre halkımızın yüzde 79.1’i evlilik programlarının Türk aile yapısı ve evlilik ilişkilerini olumsuz yönde etkilediğini düşünüyor.  

Türk halkının yüzde 14.5’i ise bu programların zararlı olmadığı görüşünde. 

Ankete katılanların tamamı evlilik programlarına çıkmayı düşünmezken, 100 kişiden 45’i ise insanların izdivaçları “merak”tan izlediğini söyledi. Evlilik programları için “Mahremiyetin deşifresi” diyenlerin oranı yüzde 35 çıktı.  

Ankete göre evlilik programlarının bu denli izlenmesinin yüzde 20’lik gerekçesi “eğitimsizlik”, “boşluk” ve “ilginçlik”... 

Meclis Araştırma Komisyonu’nun “Evlilik programları toplum için zararlı” diyen bu araştırmayı ne yapacağını çok merak ediyorum! 

Bakalım sümen altı mı edecek yoksa gereğini mi yapacak? 

Bekleyip, göreceğiz. 

TRABZON’DA ÇİFTE GALA

Trabzonspor’un Akyazı’daki Şenol Güneş Tesisleri ve stadyumunun açılışına gidememiştim. 

Trabzonspor Kulübü, iki gerekçeyle bu hafta davet edince, hayır diyemedim. 

Bu akşam “Efsane Avni Aker’e Veda” belgeselinin galası var, pazar günü de Trabzonspor, yeni stadında ilk maça çıkacak. 

Cuma akşamı televizyoncu Cengiz Özkarabekir’in hazırladığı belgeseli, pazar günü de Trabzonspor - Gaziantepspor maçını izleyeceğiz Şenol Güneş Stadyumu’nda. Ligin ikinci yarısına iki galibiyetle başlayıp, taraftarını umutlandıran Trabzonspor, bakalım zaman içinde Şenol Güneş Stadyumu’nu ikinci Avni Aker yapabilecek mi? 

 

GÜNÜN SÖZÜ

 

İnsanların da yan etkileri var. Bazıları başını döndürürken, bazıları mideni bulandırabiliyor. (Nicanor Parra)  

 

Son Güncelleme: 3.05.2020 15:14:13