UÇANKUŞ İHBAR HATTI: Whatsapp Telefon: 0 532 472 88 88 E-Posta: haber@ucankus.net Haber Merkezi: 0212 283 54 54

TV YAZARLARINDAN SEÇMELER!.. "SARAYDA IŞILTILI KUTLAMA!.."

TV yazarları bugünkü köşelerinde yine hayli ilginç konulara değinmişler. İşte sizin için derlediğimiz yazılar…

TV YAZARLARINDAN SEÇMELER!.. "SARAYDA IŞILTILI KUTLAMA!.."

BÜLENT CANKURT - SABAH

SARAYDA IŞILTILI KUTLAMA!

Her yıl olduğu gibi bu yıl da beş yıldızlı oteller, Sevgililer Günü'ne özel konaklama paketleri hazırladı. Bu paketler içinde benim en çok dikkatimi çeken Çırağan Sarayı'nın sunduğu paket oldu. Çünkü sarayın Presidential Suit'inde kalan çift, Boğaz manzarasında lüks bir konaklama deneyimi yaşamanın yanı sıra özel tasarım bir mücevhere de sahip olacak. Gilan özel tasarladığı Passionate Heritage adlı yakut ve beyaz pırlantalarla bezeli bir çift küpeyi, Presidential Suit'te kalan çifte hediye edecek. Bu suitte kalacak çifti çok merak ediyorum doğrusu...

GÖNÜL KOYAN 2 BİN KİŞİ İÇİN DAĞDA 2. DÜĞÜN

Ağa'nın eli tutulmaz' diye boşuna söylememiş atalarımız! İşte size bir örnek...

1.75 milyar dolarlık servetiyle Türkiye'nin en zengin 10'uncu kişisi olan Ali Ağaoğlu, önceki ay Çırağan Sarayı'nda günlerce konuşulan bir törenle vuslata eren kızı Sena ile damadı Koray Kırcal'ın düğününe davet edemediği akrabaları için bir düğün yapmaya hazırlanıyor.

Koray-Sena Kırcal'ın Çırağan Sarayı'ndaki düğünü günlerce konuşulmuş; Ali Ağaoğlu, damadına Emirgan'da satın aldığı 8 milyon dolarlık köşkün tapusunu vermiş, Mustafa Kırcal da 23 yaşındaki gelini Sena Ağaoğlu'na 23 kilo altın takmıştı.

ULAŞIM VE KONAKLAMA MASRAFLARI AĞA'DAN

3-5 Mart tarihleri arasında iki güniki gece sürecek düğünün adresi ise Uludağ...

Sülalesi oldukça geniş olan Ali Ağaoğlu, kızının Çırağan Sarayı'ndaki düğününe davet edemediği yaklaşık 2 bin akrabasını Uludağ'daki düğüne çağırmış.Ali Bey, düğüne davet ettiği, memleketi Trabzon ve İstanbul'da yaşayan akrabalarının tüm ulaşım ve konaklama masraflarını da üstlenmiş.

Trabzon ve İstanbul'dan özel araçlarla getireceği akrabaları için kendi oteli Ağaoğlu My Mountain'ı kapatan Ali Bey, ayrıca otelinin yanındaki Bof Hotel'i de komple kapatmış. Koray-Sena Kırcal çiftinin yine gelinlik ve smokin giyeceği bu düğünün de günlerce konuşulacağından şüphem yok.

 

MESUT YAR - POSTA

BANA GÖRE DAHA ÇOK ŞAŞIRACAĞIZ!

İçerde (Show TV) dizisine bakmak için içeri girdiğinizde görüyorsunuz ki herkes köstebek. Mesela dizide geçtiğimiz hafta vurulan Gökhan da (ki kendisi Yusuf Amir’in oğlu) görevli polis çıktı...

 

Bu durumda iki taraflı oynayan köstebek sayısı üçe yükseldi. Ama ben bununla biteceğini sanmıyorum. Hem emniyette hem de çete içinde polis görünümlü köstebek ya da çeteci görünen polis sayısının ikiye katlanacağına eminim...

 

Hatta diyorum; “Celal Baba, emniyetin yer altı dünyasına soktuğu bir köstebek ya da Yusuf Müdür yer altı dünyasının emniyete soktuğu ajan olabilir”. “Uçtun Mesut’um” diyenlere de bir çağrım var:

 

“Bahse girer misiniz?”

 

Bu topa girmeye var mısınız?

 

Önceki akşam oynanan Beşiktaş-Fenerbahçe Türkiye Kupası maçında sahadan çok yorumcuyu takip ettim... Erman Toroğlu hakikaten mevcut yorumcular arasında bir şekilde en çok dikkat çeken tespitleri yapıyor. Baştan sona gerilimle dolu maçı onun tespitleriyle izlemek bana göre güzeldi; sonuç hüsran olsa da! Buradan gideceğim nokta da şu. Büyük kanallarda artık tamamen toptan çıkmış spor haberciliği ve yorumculuğunu ayağa dikecek adam sayısı toplasan 10’u bulmaz...

 

Ama böyle tartışmalı maçlarda onların yapacakları programlar da emin olabilirsiniz ki dizilerin üstüne bile çıkabilir...

 

TV işi dizilerden ibaret değildir, var mı itirazı olan hakikatli bir televizyon yöneticisi? Bunu oturup konuşalım!

 

Para işi dizilerde dönüyor...

 

İktisat ya da ekonomiyi döviz büfesi rakamlarıyla bilenler için bir “entrikalar rehberi” hazırlasak, içine borsa, altın, tahvil meselesini de eklesek; hepsini dizilerden öğrenebileceğimize kalıbımı basarım...

 

Bakın son zamanlarda Beni Affet ve Kara Sevda isimli dizilerde şirket yönetimi ve hisse piyasasıyla ilgili son derece önemli atraksiyonlar gerçekleşiyor...

 

Bunları daha önce de O Hayat Benim, Paramparça, Aşkın Bedeli gibi dizilerde görmüştük...

 

Hatta bir yatırım enstrümanı olarak “resim sanatı eserlerinin” kullanıldığını da Cesur ve Güzel her hafta mıh gibi havsalamıza işliyor. Hâl böyle olunca ekonomi bültenleriyle idare edeceğimizi mi (!) sandınız ey tematik kanallar? alternatifiniz yine diziler oldu işte. Peh!

 

Öğreneceklerimiz var...

 

Adı Efsane (Star TV) için ettiğim tüm lafları geri alıyorum. Daha doğrusu dizinin hikaye örgüsü hakkındaki umutsuzluğumu çöpe attım, bilginize...

 

Önceki akşam yayınlanan bölüm hikayenin sadece Erdal Beşikçioğlu karizması üzerine kurulmadığını gösterdi. İşin gençler kısmı da bir hayli dikkat çekici...

 

Elbette zengin ve yoksul klişelerinde değişen bir şey yok ama dizinin yazım dili o klişeleri alıştığımızın çok dışına çıkarıyor...

 

Hatta şunu iddia ediyorum; biz ebeveynlerin bu diziden çıkaracağı ders sayısı inanın az değil. Not düşülsün efendim!

 

Reytingler de lakırdılar da aynı!

 

Interpress son birkaç haftadır en çok konuşulan yarışmaların çeşitli mecralardaki haber sayısını göndermiş...

 

Buna göre en çok konuşulan yarışma Survivor (tv8) olmuş ki hiç şaşırmadık. Dün akşam itibarıyla sunucu değiştiren Kim Milyoner Olmak İster (atv) ikinci, O Ses Türkiye (tv8) ise üçüncü sırada bulunuyor...

 

Haberde dördüncülüğü gözetleme evlerinden biri olan Kısmetse Olur (Kanal D), beşinciliği ise gelinleri yarıştıran Gelin Evi (Show TV) almış...

 

Kısmetse Olur Bu arada haber sayısı reyting rakamlarıyla da orantılı gitmiş. Bu orantı yapımların ekranda da sokakta da eşit değerde takip edildiğini gösteriyor...


MEVLÜT TEZEL - SABAH

BU OYNANAN FUTBOL DEĞİL

Beşiktaşlılar hakeme ve Robin Van Persie'ye kızıyor ama hatayı önce kendilerinde aramalılar. Tosic'in hareketi kırmızı kartı hak ediyordu, zaten kendisi de taraftardan özür diledi. Şenol Güneş'in Simon Kjaer'in suratını sıkması, Beşiktaşlı yedek futbolcuların ve taraftarın sahaya girmesi, Fenerbahçe İdari Menajeri Hasan Çetinkaya'nın atılan bir yabancı maddeyle başının yarılması gibi olaylar tam anlamıyla rezaletti. Maç sonrası Güneş'in yaptığı talihsiz açıklamalar ile, Fikret Orman'ın "Çok önemli değil, bu süt kupası neticede" diyerek Ziraat Türkiye Kupası'nı küçümsemesi de yanlış tavırdı. Futbol böyle bir şey işte; koskoca adamlar mahalle maçlarındaki çocukların psikolojisine bürünebiliyor.

 

KÖKTEN DEĞİŞMELİ

Asıl üzücü olan ise; bir derbide daha futbol adına hiçbir şeyin olmamasıydı. Koskoca maçta atılan toplam isabetli şut sayısı sadece yedi! Yine futbol yerine hakem hatalarını, saha içi ve saha dışında çıkan kavgaları konuştuk. Zaten uzunca bir zamandır derbileri, futbolu keyif almak için değil, sinir olmak ve öfkelenmek için izler hale geldik.

En kaliteli kadroların karşı karşıya geldiği derbilerde bile futbol bu kadar kalitesiz olursa, diğer maçları kim izlesin? İzlenmiyor zaten; stadyumlar boş, insanlar kombineleri olmasına rağmen maçlara gitmiyorlar. Evlerde artık yabancı maçlar Süper Lig'e tercih ediliyor. Küçük çocuklar Barcelona'yı, Real Madrid'i, Arsenal'i tutuyor ve Messi'nin, Ronaldo'nun formalarını alıyor. Çünkü La Liga'da, Premier League'de kavga ve çirkinlik yerine sadece güzel futbol var.

Hep yazıyoruz; futbol dünyasına nefret tohumu eken yorumcular, yöneticiler, taraftarlar ve futbolculardan kurtulmalıyız. İşin garibi; bu nefret kültürünü oluşturanların da futboldaki kalitesizlikten şikayetçi olması. Yarattıkları çirkinliğin farkında bile değiller. Türkiye'de futbola bakış açısı kökten değişmeli, bu da ilk olarak ekranlardan başlamalı.


SİNA KOLOĞLU – MİLLİYET

SAĞLIK GÖREVLİSİ OLMAK

FOX’un yeni dizisi ‘Dayan Yüreğim’de Elvan (Ece Uslu) başrolde. sağlık ocağında çalışıyor. Diğer başrol oyuncularından Fuat’ın (Cansel Elçin) kızı Nazlı, arkadaşları tarafından bu sağlık ocağının önüne bırakıldı. Onu kapıda Elvan gördü. İçeride müdahale yapıldı. Sonra Fuat geldi, “Kızım nerede?” diye seslendi. Elvan’la Fuat arasında konuşma başladı. Fuat, “Her şeyi karıştırmış; içki, ilaç, ne yapmaya çalışıyor?” diye sordu. Elvan, “Bence biraz ilgi çekmeye çalışıyor” diye yanıtladı. Fuat’ın “İlgileniyoruz, merak etmeyin doktor hanım” sözüne Elvan; “Doktor değilim, sağlık görevlisiyim” diyerek karşılık verdi. Ev ahalisi, “Doktor, hemşire yok, sağlık görevlisi bütün sağlık ocağını idare ediyor” dedi.

 

Doktor 1-2 defa göründü o kadar. Hemşire ise konu mankeni. Fuat’ın “Nerede doktor, siz mi müdahale ettiniz?” diye bağırması üzerine Elvan, üzerindeki beyaz önlüğü çıkarıp kapıya yöneldi. “Belgin, ben çıkıyorum” diye hemşireye seslendi.

 

Ev ahalisi, “Aklına estikçe, sinirlenince hava almak için çıkabilen bir sağlık görevlisi” diye söylendi. Doktor kadar bilgili, hemşire kadar şefkatli, ikisinin ortası bir yerde tutmuşlar Elvan’ı. Öyle olunca da ters durumlar oluyor. Bu arada merak ettim hangi hastanede Digitürk vardır kantinde? Naklen maç yayını veriyorlardı!

 

ARAP DÜNYASINDA Fazıl Say VAR MI?

 

Habertürk’te ‘Gündem’ programında Prof. Dr. Hüseyin Bağcı, “57 İslam ülkesi var. Neden bir araya gelip askeri ittifak kuramıyorlar? Neden sanat, kültür ve tiyatro gibi konular çok dar ve sınırlı kalıyor?” diye sordu. Bağcı, “Uluslararası toplantılarda gördüğüm şey, Türkiye’nin bir model olarak alınmamaya başladığı bir yapıya doğru gidiyoruz. Arap dünyasında bir tane Fazıl Say var mı?” İran’dan da bir örnek verdi Bağcı, “Osnabrück Senfoni Orkestrası Tahran’a konser vermeye gitti. Kadın müzisyenlerden başörtüsü takmaları istendi. Sıkıysa Angela Merkel’e taktırsınlar”

 

Konuşmasının bu bölümünü; “Batı değerleri değil, insani açısından hangi yüzyılda yaşarsanız yaşayın, bu kadar kötü bir dönemi olmadı İslam dünyasının” diyerek noktaladı. Enteresan bir tartışma konusu olmaz mı?

 

ASTRONOT MU, TURİST Mİ?

 

Halil Kayıkçı uzaya gidecek ilk Türk. star TV’de Özlem Denizmen’in sunduğu ‘Kadınca’ya konuk oldu. 2 milyon başvuru olmuş ve bir Yarışma yapılmış. Halil kardeşimiz uzaya gidecek 23 kişinin arasına girmeyi başarmış. “100 km. sınırı var. Bunu aşıp astronot unvanını almak istiyorum” dedi. Sorun burada başlıyor anladığım. Astronot olmanın başka ‘prosedürleri’ olduğu söyleniyor. “Uzaya çıkmak, astronot olmak anlamına gelmez” diyorlar. Sonunda bir hayal ve bunun için harcanan emek var. Uçuşun iptal edildiği bile söyleniyor. Sanırım her şey bu yıl belli olacak. 

 

 

Son Güncelleme: 3.05.2020 15:14:13