UÇANKUŞ İHBAR HATTI: Whatsapp Telefon: 0 532 472 88 88 E-Posta: haber@ucankus.net Haber Merkezi: 0212 283 54 54

TV YAZARLARINDAN SEÇMELER! "VATANIM SENSİN VE SORULAR!"

TV yazarları bugünkü köşelerinde yine oldukça önemli ve dikkat çeken konulara değinmişler. İşte sizin için derlediğimiz yazılar…

TV YAZARLARINDAN SEÇMELER! "VATANIM SENSİN VE SORULAR!"

MESUT YAR - POSTA

VATANIM SENSİN VE SORULAR!

Vatanım Sensin (Kanal D) perşembe gecelerine ağırlığını koymaya başladı. Açıkçası Cesur ve Güzel (Star TV) ile başa baş bir seyir sergilerken özellikle son iki bölümde depara kalktı...

Nedenleri saymakla bitmez elbette. Mesela son bölümde İzmirli direnişçilerin Yunan başbakan yardımcısını devasa Türk bayrağıyla karşılama sahnesi soluk kesiciydi...

Keza Azize hemşirenin ayrılık sonrası yaşadığı paramparça ruh halinin aynadaki yansıması da öyle...

Bir sürü örnek verip listeyi kabartabiliriz. Ben sadece gözden kaçmasın diye iki ayrıntıyı not düşeceğim.

İKİ ÖNEMLİ İPUCU!

Ali Kemal’in göğsündeki yanık izine bir hayli dikkat çekilmesi ve Azize hemşirenin başının olur olmaz dönme hali önümüzdeki bölümlerin ipucu gibi geldi bana...

Ali Kemal yüksek ihtimal bildiğimiz kişi değil. Hatta bana göre Eşref’in Selanik’ten kaçırdığı çocuklardan biri. Kimin çocuğu acaba? Ve Azize hemşirenin baş dönmesiyle birlikte aklına Cevdet ile halvet gecesinin gelmesi; normal değil. Kadın sağlıkçı, işin hangi hatta çıkacağını ondan iyi kimse bilemez değil mi?

Sorular da sorular işte...

Kazanan belli oldu!

O Ses Türkiye’de (tv8) en sevimli ve lafazan yarışmacılardan biri olan “Big Boy” önceki akşam elendi. İzlediğim kadarıyla onun Acun’a attığı pas sayesinde yarışmanın içinde beş dakikalık Survivor Panorama yapıldı...

Böylece hem jüri üyelerinin hem de Acun’un favori yarışmacılarını az çok öğrenmiş olduk...

O değil de Acun Ilıcalı, elenip gitmek üzere olan Big Boy’a yayında açıktan bir iş teklifi yaptı. Genç adama, “Bir projem var ve sen mutlaka o projenin içindesin” dedi. Yani bana göre, O Ses Türkiye’nin ilk kazananı genç ve geniş yarışmacı oldu. Hadi bakalım kolay gelsin!

FATİH ARTMAN FARKI!

Vatanım Sensin (Kanal D) hattına girmişken bir okurumuzun yakaladığı şu küçük ayrıntıyı da not düşelim; “Eftelya’yı mutlak ölümden kurtaran Türk aile, ölüm uykusunda geçirdiği geceler boyunca hiç mi boynuna bakmadı?”...

Dikkatli izleyiciler orada bir istavroz kolyesinin asılı olduğunu görmüşler ama bizim kurtarıcı aile görmemiş. Ve sordukları ilk soru; Ecnebi misin? Haydi, buyur buradan bak! Bir de bireysel temennim; yahu Fatih Artman, iki bölümdür Yüzbaşı Yakup olarak girdiğin şekillerle izleyiciyle hakikaten şaşırtmaca oynuyorsun. Sen ne enfes bir oyuncusun, hep ekranın içinde kal!

İyi bir alternatif

Uykunuz mu kaçtı? Dizi tekrarlarından sıkıldınız mı? Gece yarısı kumanda elinizde seyirlik bir şey mi arıyorsunuz? alternatifinizin olmadığını mı düşünüyorsunuz? Davranın 24 haber kanalına. Karşınızda Spor Gecesi duruyor. Gökhan Dinç ve Haluk Yürekli neredeyse görüntüsüz bir futbol şov programı yapıyor...

Ve tüm o enerjik fotoğraflarının içinde sadece futbol değil, hayatı ve aklınıza gelebilecek bir sürü ayrıntıyı konuşuyorlar...

Tam bir alternatif seyirlik yaratılmış. İnsanın telefonu eline alıp sosyal medya üzerinden programa mesaj yağdırası geliyor...

İzleyiciyi öyle de dinç tutuyorlar. Kaçırmayın derim!

Umuda kelepçe vurmasaydınız...

FOX’un perşembe cehenneminden çok da yara almadan çıkabilen başarılı dizisi Umuda Kelepçe Vurulmaz’ın yayından kaldıracağını duyunca şaşırdım...

Açıkçası iş bu diziye gelene kadar, aldığı reytinglerin yarısını bile göremeyen diğer dizileriniz hakkında da bir tasarrufunuz olacak mı?

Gününden taşınsa belli ki önü çok daha açık olacak. Hiç mi yer bulamadınız da güzelim dizinin üstüne çizgi çektiniz?

Umudumuzu yitirelim mi?

İşte Benim Stilim (tv8) isimli yarışmada genç kızların birbirine paçavra gibi davranmasını daha çok kurgu olarak düşünüyordum. Ama sosyal medyaya düşen bir video durumun buz gibi gerçek olduğunu ortaya koydu...

İki genç kızın buraya yazamayacağım hakaretlerle birbirine girmesi dudak ısırtacak cinstendi. Üstelik bu canlı yayında filan da olmadı. Bu kavga çekimlerin arasında verilen bir molada tüm stüdyoyu birbirine kattı...

Ve ben o an teşhisi koydum. Bu türden arkadaşların stili “stilsizlik” üzerine kurulmuş. Çok gençler ve en acı tarafı da bu zaten!

 

 

ALİ EYÜBOĞLU - MİLLİYET

CEM YILMAZ’IN ATTIĞI TWEET’LE ALDIĞI RİSK

Devlet, Sur’da PKK’ya karşı operasyon başlattığında Mahsun Kırmızıgül’ün dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’na hitaben attığı “Nasıl bu kadar zalim olabildiniz?” tweet’inin ona çıkardığı fatura ortada.

Cem Yılmaz’ın attığı, “Memleketimin kıymetli birçok fakültesinde öğretim görevlisi kalmaması pahasına yapılan ihraçlar, pek bir adaletsiz! Üzgünüm... Çok yazık...” tweet’i olay oldu.

O akademisyenlerden birinin Kandil’de çekilmiş fotoğrafıyla Yılmaz’a yanıt verenler, komedyenin attığı şu tweet’ten sonra, işi kampanyaya dönüştürdü:

“Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir” sözünü Atatürk’ü kaynak göstermeden paylaşan Yılmaz’a tepki yağdı.

‘Sonun Mahsun gibi’

Yılmaz için, “Çektiğin küfürlü filmlerle ve yaptığın şovlarla kendini sanatçı mı sanıyorsun?” diye yazanlar, onu hainlere destek çıkmakla suçlayanlar, neler neler...

Küfür, hakaret gırla...

“Senin de sonun Mahsun gibi olacak” diye yazan bile var.

Sosyal medyada oluşan karşı cepheyi “trol” sanıp ciddiye almayan Mahsun’un “Vezir Parmağı” gitti!

Çünkü günümüzde geniş kitlelere iş yapanlar, taraf olunca “öteki taraf”ı toptan kaybediyor.

Yılmaz’ın attığı tweet’lerle aldığı risk de bu!

‘Acı bir tablo bu’

Eskiden gündeme dair konularda topa girmediği için eleştirilen Yılmaz, bundan etkilenmiş olacak ki sonunda fikrini beyan etmeye başladı.

Yılmaz’ın yazdıklarından rahatsız olanların yorumlarından anladığım o ki onun da Mahsun gibi “kara liste”ye alınması söz konusu...

“Sosyal medya ruh hastalarıyla dolu. Gerçek hayatta karşılığı yok bu trollerin” diyenler olabilir.

Keşke öyle olsa.

Mahsun’un başına gelenler gösterdi ki o kadar da hafife almamak gerekir bu kitleyi.

Cem Yılmaz’ın “Gayet kibar bir dille yazdıklarımın altına yazılanlar acı bir tablodur. Ama bu da bir ‘data’ neticede” diye tepki gösterdiği bu kitle;

insan kızdırma, karalama ve olmayanı olmuş gibi gösterme, pireyi deve yapma ve de kitleleri harekete geçirme konusunda pek mahir.

Benden söylemesi...

TÜRK KALP VAKFI, OBEZ ÇOCUĞA KARŞI

1990’lı yılların ortasıydı... Starlarımızdan biriyle sohbet ediyorduk. “Bir sosyal sorumluluk projesi başlatmak istiyorum. Sence ne olabilir bu?” diye sorduğunda önerim şuydu ona:

Okul kantinlerinde çocukları obez yapan fast food’lara karşı savaş aç.

Çünkü o da okul çağında bir çocuk annesiydi... Sanatçımız, ürünleriyle kantin raflarını dolduran firmaları karşısına almamak için cesaret edememişti buna.

Allah’tan devlet geç de olsa “Dur” dedi bu duruma.

Sağlık Bakanlığı’na göre ülkemizde 3 milyon obezin 1.8 milyonu 0-18 yaş arasında.

Ülkemizde obez çocuk sayısının artması üzerine Türk Böbrek Vakfı, “Çocuklarda obeziteyle mücadele” kampanyası başlattı.

Çocuklarda bu konuda farkındalık yaratmak amacıyla ilk ve ortaöğretim öğrencilerine yönelik düzenlenen video ve fotoğraf yarışmasının teması, “Ben obez olsaydım neleri yapmazdım”...

Çocukların konuya uygun çekip turkbobrekvakfi@gmail.com’a göndereceği en fazla 20 saniyelik bir video veya fotoğrafı Türk Böbrek Vakfı’nın sosyal medya hesaplarından paylaşılacak. En beğenilen video ve fotoğrafın sahipleri çeşitli ödüller kazanacak.

GÜNÜN SÖZÜ

Bir erkek uğruna ağladığı kadını, bir kadın da affetmek istediği halde affedemediği adamı asla unutamaz. (Arda Erel)


YÜKSEL AYTUĞ – SABAH

VEKİLİN İLETİŞİM MASRAFLARINI NİYE BİZ ÖDEYELİM?

Geçen hafta CHP Milletvekili Elif Doğan Türkmen'in 2 milyon liralık iletişim faturasından yola çıkarak kaleme aldığım 'Beni tebrik etmeyin kardeşim' başlıklı yazı, okurlardan büyük ilgi gördü. Köşemize sürekli katkıda bulunan okurlarımızdan Sinem Engerekli'nin de konuyla ilgili söyleyecekleri var:

"Yüksel Bey merhaba, CHP milletvekili hakkındaki yazınızı büyük bir beğeniyle okudum. Kısa bir yorumumu size iletmek istedim. Doğruluğunu Allah bilir de, iddialara göre bu bayan milletvekiline ait masrafların büyük bir bölümü, CHP'nin Adana'da yapmayı planladığı mitinge parti taraftarlarını davet etme mektubuna gitmiş. Bir kısmı da telefon görüşmeleri için. Ancak hanımefendi, annesiyle yaptığı kişisel görüşmeleri de dahil tüm telefon görüşmelerini TBMM 'ye, yani o ödeneğin kaynağını sağlayan bizlere fatura etmiş.

1- Bu bayan, milletvekili olduğu için, görev ve sorumluluk alanı Adana'nın tüm seçmeninin (parti ayrımı olmaksızın) sorun ve şikayetleriyle ilgilenmek için harcama yapabilir. Eğer parti mitingi için yapıyorsa, devletin oy oranları doğrultusunda partilere sağladığı ödenek kapsamında karşılanması gerekir. Bu, tahsisli ödeneğin illegal kullanımıdır. Basit bir örnekle, diyelim ki müteahhitsiniz ve devlet size fakirlerin ihtiyacı olan evleri yapasınız diye para veriyor, siz de tutup bu parayla kendinize yazlık villa yapıyorsunuz. Bu basitçe 'etiğe aykırı' ifadesiyle geçiştirilecek bir şey değil, kanunen takibi yapılması gereken bir husustur. (Eğer ödenek amacı dışında kullanılıyorsa.)

2- Milletvekillerimiz, tek bir seçilme süresiyle emeklilik hakkı kazanırken, her ay tonla aylık kazanır, bu aylığa normal vatandaştan çok daha fazla oranda zam yapılırken, zaten çoğu harcamaları devlet tarafından karşılanıp buna rağmen meclis lokantasında 3-5 liraya ziyafet çekerlerken, eskinin parasıyla 2 trilyon lirayı (yani parayla yazınca bazıları işin vahametini anlamıyor) böyle bir şeye harcamak; tüyü bitmemiş yetimin hakkına göz dikmek demektir. Bana ne senin annenle yapacağın boş lakırdıdan, bana ne senin parti mitinginden; sen otur da seçildiğin ilin sorunlarını halletmeye çalış, laf üreteceğine iş üret...

Çok doluyum, kusura bakmayın. İyi günler, iyi çalışmalar."

 

Son Güncelleme: 3.05.2020 15:14:13