UÇANKUŞ İHBAR HATTI: Whatsapp Telefon: 0 532 472 88 88 E-Posta: haber@ucankus.net Haber Merkezi: 0212 283 54 54

TV YAZARLARINDAN SEÇMELER! AH BE SULTANIM YANLIŞ GÜNE GELDİN!

TV yazarları bugünkü köşelerinde yine oldukça önemli ve dikkat çeken konulara değinmişler. İşte sizin için derlediğimiz yazılar…

TV YAZARLARINDAN SEÇMELER! AH BE SULTANIM YANLIŞ GÜNE GELDİN!


MESUT YAR-POSTA

AH BE SULTANIM YANLIŞ GÜNE GELDİN!

Muhteşem Yüzyıl Kösem (FOX) bu akşama alındı. Yani riskli bir akşama konuk geldi. Konuk diyorum çünkü bugünün Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz (atv), Anne (Star TV), Hayat Şarkısı (Kanal D), Survivor (tv8) gibi büyük oyuncuları var...

Bu durumda dizi selefinin üstünde bir reyting çıkaramazsa iyice göz önünden silinecek gibi...

Amacın daha yüksek reyting olduğunu tahmin ediyorum ama Muhteşem Yüzyıl, haftalardır yerinde muhteşem reytingler alan bu işlerin hangisini tahtından edebilir ki? Malum monarşi düzeni söz konusu reytingler olunca bir yönetim biçimi filan olamaz. Kimse sultan sözü dinlemez, not edile!

Hasret giderebilsek...

Cesur ve Güzel (Star TV) dizisinde Cesur’un Tahsin Korludağ’a karşı verdiği savaşta ona destek olan Mihriban karakterinin evinde hizmetli olarak çalışan kadını Yeşilçam’ın efsane oyuncularından Nazan Ayas canlandırıyor...

Ancak dizinin çoğu bölümünde gözükmüyor. Gözükse bile birkaç dakikadan fazla bir rolü yok...

Yeşilçam’a emek vermiş ve oynadığı filmler günümüzde bile hâlâ aynı zevkle izlenen Nazan Ayas gibi bir isimler bir dizi için ekstradan izlenme nedenidir... Her yerli dizi Yeşilçam yıldızlarına kapılarını açmalı ve bunu yaparken de bize onlarla hasreti giderecek kadar şans vermeli. Budur!

Ali de Kemal'in yolunda!

Bu Şehir Arkandan Gelecek (atv) dizisinde esas oğlan Ali, gerçek babasının Şahin olduğunu öğrendi...

Bu gerçeği bilen başta sevdiği kız Derin, Şahin ve adamımızı büyüten Rauf’un kendisine yalan söylediğini öğrenince yıkıldı ve formalite evlilik yaptığı Aslı’dan başka kimseye güveni kalmadı...

Ali, Aslı’ya “Tanıdığım herkes yalan, tek sen gerçek çıktın” dedi. Bunu duyunca Kara Sevda’da (Star TV) herkes tarafından kandırıldığını öğrenen ve ihanete uğradığını düşünen Kemal’in formalite evlilik yaptığı Asu’ya, “Herkes yalan, tek gerçek sensin” demesi aklıma düşüverdi...

Ali de belli ki başka bir öykünün mağduru Kemal’in yolunda. Ne diyelim, Allah kurtarsın!

O hançer senindi!

Poyraz Karayel (Kanal D) bitiş sinyalini verdi. Dizinin senaristleri sosyal medya hesabından “Bitiyoruz albayım” duyurusunu yaptı...

Dizi 1 Mart itibarıyla aramızdan ayrılacak. Sona ermesi için bu sezon ekstra bir çaba vardı. Poyraz Karayel kimse tarafından değil, bizzat hikayesi tarafından bıçaklandı...

Efsane bir diziden “fantastik” bir diziye dönüştü ve izleyiciyi ağır buhrana soktu. Bu durumda ne diyebiliriz ki, “kalbine saplanan hançeri tutan el bizzat seninkiydi be Poyrazım Karayelim”!

Hırsızın hiç mi suçu yok? ​

Survivor’da (tv8) Eser’e “maymun” benzetmesi yapan Fatih, Acun Ilıcalı’dan program tarihinin en sağlam fırçasını yedi...

Elbette Fatih’in yaptığı alenen hakaret ve cezasız kalmamalı. Bunu söylerken geçtiğimiz yıllarda izlediğimiz onlarca hakaretin cezasız kaldığını hatırlatıp suyu bulandırmıyorum.

Neyse...

“Hırsızın hiç mi suçu yok?” diye bir soru vardır ya. Aynen soruyorum. Fatih’i o noktaya getiren Eser’in acayip seslerle rakiplerinin asabını bozması durumu da normal değildir...

Neyse ki Fatih atılmadı ama ona verilen cezanın Eser’e de uygulanması adaletin eşit olarak dağıtılması yönünde şart olan bir adımdı. O adım atılmayınca kendi adıma üzüldüm ve yalnız olmadığımı düşünüyorum...

Taksimetreler hayrına mı çalışıyor?

Artık yerli dizilerde yapılan fakirlik edebiyatı tuhaf bir ikilem halini aldı. Yoksul olarak resmedilen karakterlere lüks bir hayat yaşatılması acayip çelişkili...

Bakın Aşk ve Mavi (atv) dizisinde Mavi’nin yengesi Fatma’nın oğluna defter kitap alacak parası bile yok. Mavi, bu durumu biliyor ama kendisini eve bırakmayı “Ben taksiye binerim” diye reddeden Fatma’ya, “Yenge senin kuruşun yok, taksiye nasıl para vereceksin?” dememesine kaç puan vereceğiz? O Hayat Benim (FOX), Beni vereceğiz? Beni  Affet (Star TV), Adını Sen Koy (TRT 1) gibi yerli dizilerde de neredeyse tüm fukaralar toplu taşıma ya da dolmuş dururken taksiyi tercih ediyor. Taksimetreler sevabına mı çalışıyor acaba, ne dersiniz?

CANLI YAYINA BAŞLA ARTIK!

Beyaz Show’un (Kanal D) kamera arkası ekibi bir harika. İrem Derici’nin aşırı zayıflamasına gönderme yapan Eypio şarkısı ve klip enfesti... Yüzümüzü güldüren şeylere omuz vermekte fayda var. Beyaz’ın ekibi o omzu hak ediyor. Bu arada sevgili kardeşim Beyazıt şu konuk bilgilerini bir ezber etsen artık... Acayip soru çıkaracak malzeme var. Okuyup geçince söz de su oluyor. Yine de seni özlüyoruz, şu canlı yayınlarını başlat artık!

 İkinci bölümde düzeldi ama...

 Yıldızlar Şahidim (Star TV) final haberini verir vermez izleyicisini de kaybetti. Bu haftaki reytingleri hakikaten çok düşüktü... Bu arada ikinci bölümde toparlamaya başlayan Dayan Yüreğim bu toparlanma halini izleyiciye yansıtamamış olmalı ki, o da reytinglerde güldürmedi... FOX yönetiminden ricam birkaç bölüm sonra burnunu kaldıracağını düşündüğüm bu iş için erken karar almamaları. Bunu bir şey bildiğimden değil, işi sevdiğimden söylüyorum!

 Nostalji derken?

 Arşiv dizilerine takıntılı olan okurumuz Cüneyt Tan soruyor; “Showmax Türkiye, a2, teve2 gibi kanallarda yayınlanan yerli diziler seyirciye ‘unutulamayan, özlenen ve izlemeye doyulamayan nostaljik diziler’ olarak sunuluyor. Bu şaka mı? Yayınlanan dizilerin çoğu en fazla 10 küsur senelik ve hepsi de binlerce kez tekrar edildi. Yani seyircinin hayatından hiç çıkmadılar... Ayrıca bu kanallarda yayınlanan sözde nostaljik diziler bittikten sonra aynı kanalda yeniden başa sarıyor, bitiyor ve yeniden başlıyor... Asıl nostaljiyi bağrında saklayan TRT, arşivini açsın da senelerdir beklenen Hayat Ağacı, Yalan Rüzgarı, Sekiz Çocuklu Aile gibi yabancı ve yerli dizileri izlesek. En azından nostalji sıfatının hakkını vermiş olmaz mıyız?”...

 Kemal öldü yaşasın Onur!

 Beni Affet (Star TV) dizisinde bir önceki esas oğlan Kemal vefat edeli uzun yıllar filan olmadı... Sezonlar boyunca “Kemal’siz yaşayamam” deyip ağlamaktan helak olan esas kızımız Bahar ise yeni sezonda başka bir adama, Onur’a aşık olup evlendi... Şimdi de “Onur’suz yaşayamam” diyen Bahar mucize eseri artık çok mutlu ve yüzü gülüyor. Kemal ile beraber olduğu süre içerisinde ağlama rekoru kıran Bahar’ın gözyaşları dinmiş durumda ey komşular! Hatta Onur’la bir bebek çalışması içine bile girmiş durumdalar ki, hay maşallah nazar değmesin. Gerçi maşallah dediğimiz 40 günü görmüyor ya neyse; meselenin gerçekten haber değeri olduğu için atlayamadım, atlayamazdım. Duymayan kalmasın e mi?

 Yeni bir Asmalı Konak mı?

 İkinci bir Asmalı Konak vakası mı diye düşünmeye başladım. Çünkü İstanbullu Gelin (Star TV) dizisinin ikinci tanıtım filminde kızımız Aslı Enver, Özcan Deniz’in kanatları altında başka bir şehre doğru yola çıkıyor... Dilerim o şehir bize Asmalı Konak görüntülerini hatırlatmaz. Gerçi menzilin Bursa olduğunu biliyorum ama oradaki Kızık konakları da Kapadokya’yı aratmaz hani... Neyse, çağrışım yaptı; kafadan şerhimi düşmek istedim!

 Hanımlı beyli olmuyor!

 İntikam Vakti (TV8,5) dizisi oya gibi işlenmiş hikayesi, gerçek hayata uygun bir intikam ve dram anlatımıyla abartıya kaçmayan, eli yüzü düzgün bir pembe dizi... Malum bizdekiler entrikanın da trajedinin de suyunu çıkarıyorlar ama “Bu iş nasıl yapılır?” sorusunun yanıtı sekiz buçuk adım ötelerinde duruyor. Neyse... Konu başka. Bahsettiğim bir yabancı dizi. Dolayısıyla tercüme gerektiriyor. Ama tercümedeki unvanlar hakikaten komik. Misal, Rita Hanım ya da Vicente Bey gibi örneklerle özeti geçeyim... Hani olur olmaz yerlileştirme modası yabancı dizilerde ortaya çok saçma sonuçlar çıkarabiliyor. Böyle hanımlı beyli hitap halleri çok da hakikatli olmuyor!

MEVLÜT TEZEL- SABAH

KİM BU ADAM?

Sağdaki Nil Karaibrahimgil de soldaki kim?

Kağıt toplayıcı mı, evsiz mi?

Nil bu zavallı adama yardım mı ediyor, ona sıcak bir çorba mı ısmarlayacak?

Yoksa bu adam Haluk Bilginer'in ikizi mi? Hayır, hiçbiri değil.

Bu bakımsız adam, Nil'in ünlü reklamcı eşi Serdar Erener. Kelebek'ten Deniz Boy, ünlü çifti, sabah sporu için Rumelihisarı'ndan Arnavutköy'e koştuktan sonra görüntülemiş.

Bir dönemin reklam dahisi Serdar Erener'in kariyerindeki düşüş ruh halini de mi etkiledi? Salaş, kirli, umursamaz, hırpani giyim tarzı Grunge'ın 2017'de tekrar moda olacağı yazılıyordu; yoksa Erener de bu akımı mı takip ediyor, bilemedim.

BU ÇOCUKLAR KÖLE!

İstanbul Taksim'de ilaçla uyuttuğu iddia edilen oğlunu ellerinde taşıyarak dilendiren Suriye uyruklu Muhammet K., zabıta ekipleri tarafından yakalandı. Hasta olduğunu söylemesi üzerine oğluyla birlikte muayene için hastaneye götürülen Muhammet K., oğlunun tahlillerinin yapılabilmesi için 24 saat gözetim altında tutulmasının istenmesi üzerine taşkınlık çıkarttı.

Baba ve oğlu, Zabıta Müdürlüğü'ne götürüldü.

Üzerinden çok miktarda para çıktığı öğrenilen babanın, ceza yazılamadığı için serbest bırakıldığı öğrenildi...

Klasik dilenci haberi... Babanın çocuğunun tedavi edilmesine karşı çıkması, elbette cebinden çıkan çok miktardaki parayla alakalı. Evet, bu adam iş bulamadığı için dilencilik yapıyor. Zaten mühendis, doktor olsa çoktan Avrupa'ya kapağı atmıştı!

Çoğumuz yaşadıkları zor günleri düşünüp Suriyelilere para veriyoruz.

Türk dilenciler bile Suriyeli taklidi yapıyor. Çünkü Suriyeli dilenci olmanın büyük para getirisi var.

Asıl acı olan ise para verdikçe bu çocukların sokaklarda dilencilik yapmasına da destek olmamız.

Başta Suriyeliler olmak üzere bu dilencilik işine son verecek güçlü bir irade ortaya konmalı.

Ya da en azından çocukların dilencilik yapmaya zorlanması engellenmeli. Bir çocuk istismarı haberi çıkınca haklı olarak hemen sosyal medyada ortalığı yıkıyoruz.

Peki bu dilenciliğe zorlanan çocukların yaşadıkları ne? Bu da çocuk istismarı değil mi? Köleden farksız bu çocuklar.

SERCAN’IN AYIBI

Bursaspor-Fenerbahçe maçının ardından Sercan Yıldırım'a bir muhabir sordu:

"Eski takım arkadaşların Ozan Tufan ve Volkan Şen'e Bursa taraftarının küfürlü tezahüratta bulunmasını ve sahaya bir taraftarın inmesini nasıl değerlendiriyorsun?" Sercan Yıldırım, "Takım arkadaşlarımdı ikisi de, şu an değil. O yüzden yaşananlar, taraftarlarla onların arasında.

Her iki tarafa da saygı duyuyorum" yanıtını verdi.

Sercan da her maç sonrası "İyi oynadık, kazandık" gibi klişe cümleler kuran, etliye sütlüye karışmayan futbolcu ekolünden geliyor.

Ondan Bursaspor taraftarının yaptıklarına karşı radikal bir çıkış beklemek hayalcilik olur.

Ama insan yine de Sercan eski takım arkadaşlarına sahip çıkmadığı için üzülüyor.

Yıllarca birlikte top oynadığı arkadaşları hiç de hak etmedikleri halde küfür yiyor.

"Her iki tarafa da saygı duyuyorum" derken Sercan'ın hiç mi içi sızlamadı?

Sercan küfür edilmesine saygı mı duyuyor?

Volkan ve Ozan'ın suçu ne?

Başka takıma transfer olmak mı? O küfürleri hak etmek için ne yaptılar?

SEVGİ MADD,İYATA DÖKÜLMESİN

Sevgililer Günü, tıpkı babalar ve anneler günleri gibi sevginin paraya çevrildiği özel bir gün... Elbette bu 'özel günler' insanların daha çok alışveriş yapması için gelenekselleşiyor.

Eşine, sevgilisine araba, tektaş alan da var, bir buket çiçek de... Sevginin parayla gösterilmesi bence önce aşka ve sevgiye ihanet. Seven insan, dilediği zaman sevgilisini mutlu edebilir; illa böyle özel bir güne ihtiyacı olmaz. Hem böyle günler çiftleri strese sokuyor, alınan hediyede mutlaka yaratıcı olmak zorundaymışsınız, illa farklı bir şey yapmak zorundaymışsınız gibi bir hava yaratılıyor. Elbette 365 günün biri de Sevgililer Günü olsun, itirazım yok. Sevgililer Günü' nün en azından insanlara aşkı, sevgiyi hatırlatması bile güzel, aşkı hatırlamaya bahane oluyor. Ama bu özel günü sadece hediye almaya, maddiyata dökmek ise sevgiye ve aşka yakışmıyor.

Son Güncelleme: 3.05.2020 15:14:13