UÇANKUŞ İHBAR HATTI: Whatsapp Telefon: 0 532 472 88 88 E-Posta: haber@ucankus.net Haber Merkezi: 0212 283 54 54

TV YAZARLARINDAN SEÇMELER! 'BÖYLE HİZMETE CAN KURBAN!'

TV yazarları bugünkü köşelerinde yine oldukça önemli ve dikkat çeken konulara değinmişler. İşte sizin için derlediğimiz yazılar…

TV YAZARLARINDAN SEÇMELER! 'BÖYLE HİZMETE CAN KURBAN!'

YÜKSEL AYTUĞ - SABAH 

ŞU DİZİ HALLERİ

 Köşemize her hafta katkı veren duyarlı ve dikkatli okurumuz Haluk Zırh, bu hafta da 'Paramparça' dizisindeki bir sahneyi mercek altına almış:

"Yüksel Bey, her zaman söylüyoruz; yapımcılar, yönetmenler ve senaristler dizilere gerekli özeni göstermiyorlar.

Hele dizi finale geldiyse, işi iyiyce abartıyorlar. 'Paramparça' dizisinde 'Ozan'ın beraber olduğu hanımefendi, sabah yatağında ölü olarak bulunuyor.

'Ozan', babasını arayıp durumu anlatıyor ve avukat en doğru olanın emniyete haber vermek olduğunu söyleyince polisler eve geliyor.

Polis, incelemesini bitiriyor ve ölen kişiyi gelen ambulans ekibine teslim ediyor. Onlar da cesedi alıp götürüyor. Yapımcıların, yönetmenlerin, senaristlerin ya yasalardan haberi yok, ya da seyirciyi çok hafife alıyorlar.

Bence ikincisi.

Savcı gelip inceleme yapmadan, hiçbir olay yerinden şüpheli şekilde ölen kişinin cesedi çıkartılamaz.

Dizide ise komisere danışarak bu işlemi gerçekleştiriyorlar.

Hiçbir şey yapamıyorsanız, komiser rolü oynayan kişiye bir takım elbise giydirin ve 'Savcım' diye hitap edin, sorun çözülsün, insanları da enayi yerine koymayın.

Dediğim gibi Yüksel Bey, nasıl olsa haftaya final yapacaklar ya, seyircinin ne önemi var? Sanki bu yapımcı bir daha dizi yapmayacak... İyi günler, kolay gelsin."

 

ALİ EYÜBOĞLU - MİLLİYET

GENÇLERİN SPİKERLİK HEVESİ VE ACI GERÇEK

Ankamall TV spikerlik başvurularının sona erdiğine, 25 Mart’ta (bugün) yapılacak finalde kazananları Saba Tümer, Burcu Esmersoy ve Mirgün Cabas’ın seçeceğine dair bülten gelince e-postama, şunları sordum yollayana:

Kaç spiker alacaksınız?

Kaç başvuru oldu?

Ankamall TV nereden yayın yapıyor ve içeriği nedir?

İşte Dilek Bozdemir’in verdiği yanıtlar şöyle:

“Ankamall TV, sosyal medya üzerinden yayın yapan bir platform. Ankamall’la ilgili haber ve bilgileri yayınlıyor.

12 kadın, 12 erkekten oluşan bir ekip kuracağız. Bu spikerler gönüllülük esasına göre çalışacak. İşe almak, personel yapmak gibi bir vaadimiz yok.”

Bu yanıttan sonra eminim ki siz de benim gibi kaç kişinin başvurduğunu merak ettiniz, açıklayayım:

805 kişi...

Bir AVM’nin sosyal medya üzerinden yayın yapan ve orada olan bitenleri duyuran TV’sine para almadan çalışmak için bu kadar çok insanın başvurması ilginç değil mi?

Onlarca spiker işsiz

Spikerlik, sunuculuk dışarıdan bakınca cazip, havalı bir iş...

O nedenle yıllar içinde yüzlercesi, kimi kanallarda işi öğrenerek kimi kurslara para vererek spiker ve sunucu oldu.

Günümüzde ise maalesef tablo şu:

Mesleğini yapıp, para kazanmak isteyen çok, ama iş yok...

Çünkü spikerlik ve sunuculuk çoktan “‘Dışı seni, içi beni yakan” işler arasındaki yerini aldı.

Türkiye’nin ekranlardan tanıdığı birçok profesyonel spiker, sunucu işsiz... Hem de hayli zamandır...

Para kazanamadığı için kirasını ödeyemeyen, icralık olan, Digitürk’ü kesilen, borcundan dolayı cep telefonu görüşmeye kapatılan                 spiker ve sunucular var. İsimlerini yazsam, şaşırıp kalır insanlar.

Ekranlarda gördüğünüz spiker ve sunucular kadar -belki de daha fazla- iş bulamayanlar varken, bu işe hevesli gençlere, “Madalyonun bir de bu yüzü var” deyip, acı gerçeği hatırlatmak istedim.  

BÖYLE HİZMETE CAN KURBAN!

Parayla hizmet satın aldığımız kurumlar, ihtiyaç duyduğumuzda beklediğimiz ilgiyi göstermediklerinde haklı olarak şikâyet ediyor, eleştiriyoruz.

 

Beklentimizin çok üstünde hizmet aldığımızda ne yapmamız lazım?

 

Kuru da olsa bir teşekkür şart...

 

Şeker; sürekli doktor kontrolü, tahliller yaptırmayı gerektiren, yaşam kalitenizi etkileyen kronik bir hastalık.

 

Belli aralıklarla doktora gidiyor ve her seferinde bir dizi tahlil yaptırıyorum.

 

Milliyet; yıllardır çalışanlarına, “indirimli özel sağlık sigortası” imkânı sunuyor. İsteyenlerin parasını verip satın aldığı poliçeler, ayakta tedavilerin yüzde 80’ini karşılıyor, kalanını biz ödüyoruz. Yatarak tedavilerde ise para ödemiyoruz.

 

Gittiğim son muayeneden payına düşeni ödeyen Mapfre Sigorta’dan şöyle bir mesaj geldi cep telefonuma:

 

“Poliçe özel şartları kapsamında olan tahlil ve görüntüleme işlemlerinizi hiçbir ücret ödemeden yaptırmak isterseniz, arayın.”

 

Aradım ve hangi laboratuvarlarda bu hizmeti alabileceğimi sordum.

 

Mapfre Sigorta’nın önerdiği laboratuvarlardan biri Biruni’ydi...

 

Bu kez onları aradım. Karşıma çıkan görevli, “Laboratuvara mı geleceksiniz, yoksa eve servis mi istiyorsunuz?” demesin mi?

 

Ek bir ücret istemeyen böyle bir servisi kim istemez?

 

Cuma sabahı buyursun gelsinler dedim. Saat 09.00’da bir hemşire ve bir hastabakıcı geldi, kanımı alıp gitti.  

 

GÜNÜN SÖZÜ

Erkeğin yaradılışında sevmek yoktu. Ona aşkı öğreten kadındır. (Paul Geraldy) 


MESUT YAR - POSTA

BAŞKA FIRTINALARA YENİLMEK...

 Bana göre Kırlangıç Fırtınası (FOX) ekranda mevcut en güçlü öykülerden biri. Emel Çölgeçen, Fikret Kuşkan ve neredeyse tüm ekip her bölümde döktürüyor...

 

Ve bu dizi, karşısındaki göreceli hafif işlerin altında kalıyor. Şimdi bu hikayeyi al ve taşların yerine oturmadığı bir sezon başında yeniden ekrana sür. Mevcut reytingini ikiye katlamazsa ben seyirci filan değilim!

 

Ama ekran mevsimi ağır fırtınalı bir zamana gelince Kırlangıç Fırtınası’nı kırlangıçlardan başka kimse hissetmiyor. Yazık oluyor...

 

Hayrına bir kitap; Liseli Aşklar...

 

Burak Aksak’ı tanırsınız. Leyla ile Mecnun gibi bir fenomeni kalemiyle hayatımıza sokan senarist ve yönetmen kardeşimiz. İşlerini ekranda görmeyi özlediklerimizden...

 

Selçuk Aydemir’i bilirsiniz. Çalgı Çengi, Düğün Dernek, Kardeş Payı gibi kült işlerin altında onun dev imzası var...

 

Bu iki genç adamın akraba olduğunu bilmeyenler de an itibarıyla öğrenmiş oldu. Neyse. Burak, bir dizi senaryosu yazmak yerine kendini yayın işlerine verip Küsurat diye bir yayınevi kurdu...

 

Ve ilk kitap da Selçuk Aydemir’den geldi; “Liseli Aşklar”. Bu iki yüksek zekanın ortak ürününü alıp da okumamak olmaz. Gülmeye ihtiyaç hasıl oldu ya, gülelim öyleyse! (Kitabın tüm geliri hayır kurumlarına bağışlanıyor.)

 

İki kişinin bildiği sır değil!

 

Hafta başından beri düşünüyorum. İçerde (Show TV) dizisinde Yusuf Müdür içerideki köstebeği Sarp’ın halen bir polis olduğunu genç adamın annesi Füsun teyzemize yumurtladı...

 

Sonra bunu kimseye söylememesi için filan söz aldı. Ama kadın daha dakika bir, kaşıyla gözüyle açık vermeye başladı...

 

Yazmadı demeyin. Benim bildiğim Füsun teyze iki bölüme kalmadan yanında kim varsa bu sırrı fısıldar. Hele ki Mert meseleyi ilk duyacaklardan olacak. Yandı gülüm keten helva!

 

Yoğun bakımdan çıkacaklar mı?

 

Aynı gece iki yoğun bakım sahnesi ekrana geldi. Biri Hayat Şarkısı’nda (Kanal D) vurulan Kerim’i anlatıyordu. Adamımız zor bir operasyondan çıkıp bir haftada ayağa dikildi. Artık dalaksız yaşayacak...

 

İkincisi Star TV’nin Anne dizisinde Zeynep öğretmendi. Duyduğum kadarıyla annemiz yüksek oranda bir felç riskiyle karşı karşıya. Onun ayağa dikilmesi çok daha zor olacak. Peşinen geçmiş olsun diyelim!

 

Sorun o değil de, “kardeş bu diziler ne zaman yoğun bakımdan çıkacak?”...

 

Keşke diyorum

 

Güvenlik güçleri odaklı üç dizi başlayacak. Kanal D, Star TV ve FOX bu yeni aksiyon işlerini aynı anda ekrana sürecekler...

 

Birçok kez söyledik. Tekrarlayayım. Bu türden diziler toplumsal hassasiyetlerin tavan yaptığı dönemlerin işi ve çoğu da tutar...

 

Ama diyorum keşke hepsi fikrinden yola çıktığı Dağ filminden esinlenmek yerine, Dağ filminin başarılı kadrosuna bir dizi çekseydi. Daha temiz ve net bir nokta atışı yapılmış olurdu!

 

Gani müjdeyi verdi

 

Sevgili Gani Müjde şantiyesine döndü. Şantiye derken öyle müteahhitlik filan yapmıyor. Mühendisliğini konuşturduğu yazı ve kitap işine döndü...

 

Peynir Gemisi serisinden meftunu olduğum arkadaşım çok uzun bir aradan sonra, popüler kültürü parmağına dolayarak “Nbr Cnm” isimli kitabıyla hâl hatır soruyor...

 

Eh madem sordu yanıtını vereyim; “Ok, kib, bye”. Şaka bir yana gülümsemek istiyorsanız bu kitabı bulunuz, alınız, okuyunuz. Bye! 

Son Güncelleme: 3.05.2020 15:14:13
ETİKETLERali eyboğlu  yüksel aytuğ  mesut yar