UÇANKUŞ İHBAR HATTI: Whatsapp Telefon: 0 532 472 88 88 E-Posta: haber@ucankus.net Haber Merkezi: 0212 283 54 54

BU DİZİ SOSYAL MEDYADA ZİRVEYİ YAKALADI

TV yazarları bugünkü köşelerinde yine oldukça önemli ve dikkat çeken konulara değinmişler. İşte sizin için derlediğimiz yazılar…

BU DİZİ SOSYAL MEDYADA ZİRVEYİ YAKALADI

SİNA KOLOĞLU


GÜNEY AMERİKA BU DİZİYİ KAPAR

Tereciye tere satmak gibi, ama olsun. Ev ahalisi, ATV’deki ‘Seni Kimler Aldı’yı keşfetti ve “Valla Brezilya, Meksika, Şili hepsi bu diziyi alır. Zamanında onları izliyorduk, maşallah bizimkiler taş çıkartır, bu proje olmuş” dedi. Kim kimin çocuğu belli olmayan, icabında, tüm oyuncuların kardeş olabileceği dizilerden. “Ben Suat’ı boşarım burası bize kalır” diye gözleri fıldır fıldır dönen Cahide mesela... Zehra, Barış’a aşık. Ama Barış, Ceren’le evli. Hatta izlediğimiz bölümde Zehra, elinde kahvaltı tepsisiyle bunların odasına geldi. Barış, “Valla haberim yoktu, ilaç vermiş yatağa atmış” şeklinde duruyor. Ceren, Zehra’dan geçmişin intikamını alıyor. Sonra Barış’ın Zehra’yı bahçede havalandırıp “Ben seni seviyorum valla” diye arabaya bindirmesi ekrana geliyor. Kardeşler karışık. Aynur, evin bir çalışanından öte, dedikoduların ve entrikaların merkezinde olan bir anne. Zeynep birden “Anneee” diyor, Zehra ise, telefonda öğrenip, geliyor. Bir de onlar sarılıyor. Tüm bunları gözleri yaşlı izleyen Ceren ise, gizli kardeş. ‘O Hayat Benim’, ve ‘Kalbimdeki Deniz’le Pastel Film, ‘sabun köpüğü bizim uzmanlık alanımız’ mesajını sağlam veriyor. İzlenme oranı yeterli değil ama bu gidişatla, yazın idare eder dizilerden biri olmaya aday. Hatta kış aylarında da devam edebilir, bir meraklı kitlesi olacaktır.

YAZ ORTAMINDA FARKLI BİR TAT

‘Çember: Oyunu Bozuyorum’ başladı, ev ahalisi takıldı. Altı bölümlük polisiye dizi olarak ilan edildi. Konusu ve oyuncuları itibarıyla izlenebilir bir çalışma. Burnundan kıl aldırmayan ‘Criminal Minds’ izleyicileri ne kadar tatmin olur, bilemem. Yerli dizicilerin standardını zorlayan bir iş olduğunu söyleyebilirim.

Hatta içinde senaryo, yönetmen ve oyuncu üçlemesinin bu seyirci için yenilikler sunduğu bir ilk bölüm de diyebilirim. İki okullu oyuncu Serhat Kılıç ve Barış Bağcı’nın arasında Pelin Akil sırıtmamaya çalışıyor. Herhangi bir rahatsızlık duymadı ev ahalisi. İkinci bölümü bekliyorlar. 

ALIN SİZE TARTIŞMA!

“800 hektardan fazla alan yandı. Havalar çok sıcaktı, nem yoktu ve dikkatsizlik vardı.” Gerekçeler bunlardı. Ekranda şunları da duydum: “İşçiler arasında bu mevsimde rotasyon uygulaması doğru mu?” “İzmir’de bin 200 orman işçi sayısı 900’e indi mi?” “Helikopterler yaşlı mı?” ve “Orman köylüsünün özelleştirilen arazilerle etkinliği azaldı mı?” Nedir bu yangınların gerçekleri? Sendikalar, odalar ve bakanlık yetkilileri şöyle bir tartışma programında konuşsalar.

 

MESUT YAR

KİM NEDEN ZİRVEDE?

Atv geçen ayı tüm gün izlenme anlamında birinci olarak kapadı. Ama prime time denilen ve paranın aktığı saatlerde Star TV birinciliğe oturmuştu...

Yani Ramazan ayının prime time etkisi daha çok sahur saatlerinde yaşandığı için haziran reytinglerinde zirve değişikliği yaşandı...

Ama hakkını vermek gerekirse atv, Nihat Hatipoğlu faktörünü, Star TV ise dizilerini çok efektif kullandı. Tabii bu arada Survivor da (TV8) istikrarını!

Ben bu hikayeyi biliyorum...

Bu da benim figanım. Kanatsız Kuşlar (atv) dizisinde Nefise, fakirlik, açlık ve çaresizlik üçgeninde çocuklarını da düşünerek dizinin diğer kahramanı zengin ve sert bir işadamı olan Muzaffer’in ağır şartlar içeren sözleşmesini imzalamayı kabul etti. Ve Karamaner Şirketi’nin reklam yüzü oldu. Bu sözleşme Muzaffer’in deyimiyle “kölelik sözleşmesi”ydi. Ve Nefise anlaşmayı okumadan imzaladı. Peki, bu ne demek? Adını Sen Koy ve türevlerinde olduğu gibi sözleşmeden doğacak aşklara gelip kilitleneceğiz demek. Sanıyorum senaristler uyumuyor, başka dizileri izliyor!

HEM İZLEDİK HEM OKUDUK

Yeni başlayanlar, aramızdan ayrılanlar filan derken hayatımızın bir parçasının dizilere ayrılmış olduğu gerçeği biraz daha netleşiyor...

Geçen ayın haber rakamlarına göre en çok konuşulan dizi atv’nin baştan aşağı trajedi kokan işi Kanatsız Kuşlar oldu...

En çok konuşulan işler arasında ikinci sırayı muhteşem finaliyle İçerde (Show TV) aldı. Dizi aynı zamanda sosyal medyada da zirveyi yakaladı...

Aşk ve Mavi (atv), final yapan Cesur ve Güzel (Star TV) ve de sezon finaliyle yine içimizi burkan Arka Sokaklar (Kanal D) az önce saydığım dizileri takip etti...

EN ÇOK HANİ KANAL KONUŞULDU?

Elimizdeki Interpress verilerinden yürürsek haziran ayında en çok konuşulan kanal atv olmuş. Yani hakkında en çok haber çıkan kanal...

Onu Show TV takip etmiş ki İçerde faktörünü zirveye koymak lazım. Üçüncü sırada yer alan Kanal D sıklıkla haber konusu olmayı başarmış...

Dördüncü sırada Star TV geliyor ki yazılı bir basını olmasa da içerikleri habercilerin ilgisini çekmiş. Son olarak FOX’u görüyoruz ki o da haber bültenleriyle haber olmuş. Durum budur!

BU DA MERAK

Yabancı dizi tutkunu kardeşimiz Cüneyt Tan merak ediyor: “Hikayesiyle baş döndüren ve ekranlara kilitleyen pembe dizi İntikam Vakti, TV8,5 kanalında kaldığı yerden değil, birinci bölümden tekrar başlatıldı...

Bu demektir ki boşalan yaz ekranını tekrarlarla doldurup yeni sezonda bu muhteşem diziyi yayından kaldıracaklar...

Diziyi yeniden izlemeye başladık ve sonuna kadar Türkçe dublajlı olarak verilecekse izlemeye devam edeceğiz...

Sayın Acun Ilıcalı, garanti verir mi bilinmez ama İntikam Vakti ilgiyle izlenen bir pembe dizi, bilinsin istiyoruz.”

ŞANSLARINI KULLANAMADILAR

Okurumuz Derya Bey biraz da buruk olarak aktarmış: “Ali Sunal’ın sunduğu ‘Bir Sorun mu Var?’ (Show TV) adlı yarışmayı severek takip ediyoruz. Ama bence çok önemli bir nüansı atladılar...

Bu tür yarışmalar çekilirken yanılmıyorsam yayınlanacağı tarih büyük ihtimalle bellidir...

Yayın tarihi 3 Temmuz olan yani büyük üstat Kemal Sunal’ın ölüm yıldönümüne denk gelen ve oğlu Ali Sunal’ın sunduğu; içinde Kemal Sunal’ın videolu sorusunun dahi olduğu bu bölümde hep Ali Sunal’ın ağzının içine baktık...

‘Ölüm yıldönümünde sevgili babamı rahmetle anıyoruz’ der mi diye ama maalesef olmadı. Güzel denk gelmişti. Ama sanki taşı gediğine oturtamadılar. Keşke daha dikkatli olabilseydiler.”


MEVLÜT TEZEL

YERLİ UÇAK GEMİSİ HAYAL Mİ?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kınalıada Korveti Denize İndirme Töreni'nde "Ülkemiz savaş gemisi tasarlayan ve inşa eden 10 ülke arasındadır. İnşallah biz uçak gemimizi de yapacağız. Bu konuda kararlıyız" dedi.

Ve hemen sosyal medyada yerli uçak gemisi hayaliyle dalga geçen yorumlar yazıldı.

 'Yakıt olarak gaz yağı mı kullanacaklar?

Nükleer enerji üretmeden uçak gemisi mi yapılır!'

 'Ayranı yok içmeye, uçak gemisi hayalleri kurar.'

 'İlk önce uçağı yap, sonra gemiye bakarız.'

 'Biz uçak gemisinin ancak asfaltını dökeriz.'

Şaşırdınız mı? Hiçbir şeyi beğenmeyen, büyük ülke olma yolunda atılan her adımı eleştiren, dalga geçen zihniyetinin ürünüdür bu yorumlar.

ABD uçak gemisinde roketi fırlattı mı 'Vay be işte süper güç' diye alkışlarlar ama!

Bu kafa 'Kendi İHA'mızı (İnsansız Hava Aracı) yapacağız' denilince de dalga geçmişti.

'Bizim okyanusta ne işimiz var? Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti zaten batmayan uçak gemisi, Anadolu'nun üç tarafı denizlerle çevrili kendi bölgemizde Rusya'ya, Yunanistan'a, İran'a vs. uçaklarımızı gönderecek hava hakimiyetine sahibiz' diye ilk bakışta mantıklı yorumlar yapanlar da oldu.

'Uçak gemisinin maliyeti ne olur, faydası olur mu?' bunlar ayrı bir tartışma konusu ama bugün ABD süper güç ise bunu dış politikalarını Deniz Hakimiyeti Teorisi ile oluşturmasına borçludur.

Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşü de denizlerdeki hakimiyetini kaybetmesiyle başlamadı mı?

Denizlere hakim olmak, uçak gemileri üretmek, tekrar büyük bir güç olmak vs.

Bunlar şimdi kulağa gerçekleşmeyecek hayaller gibi geliyor.

HAYAL EDİN

Olsun, hayal etmek bile güzel. Önemli olan büyük düşünmek, gençlere Büyük Türkiye hayali kurdurmak.

Erdoğan'ın dediği gibi; ülkemiz bir savaş gemisi tasarlayan ve inşa eden 10 ülke arasında değil mi? Savunma sanayimizde büyük atılımlar yapılıyor. Bir sonraki adım neden uçak gemisi olmasın?

Arthur C. Clarke ne güzel söylemiş, "İnsanoğlunun yapacakları hayal ettikleri ile sınırlıdır" diye. Hayal etmeden, büyük düşünmeden nasıl ilerleyeceğiz? Ha büyük Türkiye hayali ile dalga geçenler, küçümseyenler her zaman olacak; bunlara hiç takılmayın.

Mark Twain'in dediği gibi "Düşlerinizi küçümseyen insanlardan uzak durun. Küçük insanlar bunu hep yaparlar. Oysa büyük insanlar, büyük düşlerinizi gerçekleştirebileceğinize inanmanızı sağlarlar."

TARKAN SUSMA, ZEYTİN AĞACI DİK

Tarkan ile ilgili son yazımdan sonra olumlu-olumsuz epeyce tepki aldım. Tamam, Hande Yener'in Tarkan'a laf çakmasının nedeni gündeme gelme arzusu gibi görünüyor.

Bunu ben de yazımda belirtmiştim. Ama bu Hande'nin eleştirisinin yanlış olduğu anlamına gelmez.

Ne diyordu Hande?: "12 milyonluk reklam harcaması yerine zeytin ağaçlarından bir orman yapabilirdi. Hani dedi ya; 'Zeytinlerimize dokunmayın' diye, 'Ben istemiyorum reklam bütçesi' deseydi de orman yaptırsaydı." Hep yabancı sanatçıları örnek gösteriyoruz çünkü onlar lafta değil, icraatta da varlar. Leonardo DiCaprio gibi starlar sadece doğayı korumaya yönelik projelerde yer alarak değil, yaşam biçimleriyle de, hibrit otomobil kullanarak da doğayı koruyorlar.

Mesele sadece Tarkan'la sınırlı değil! Bizde sanatçılar doğayı korumak, insanlara yardım etmek temalı bir tweet attı mı iş bitiyor, hemen kahraman ilan ediliyorsunuz.

Tarkan, Cem Yılmaz, Yılmaz Erdoğan vs. en çok kazanan sanatçılar, yardım projelerine yılda ne kadar bağış yaptıklarını hiç açıklıyorlar mı? Yabancılar kurdukları vakıflarla açıklıyorlar. Bizdeki çoğu sanatçı ise 'Yapılan yardım söylenmez' söyleminin arkasına saklanıyor.

Türkiye'deki sanatçıların, futbolcuların büyük çoğunluğu bencil ve cimri. Yardıma muhtaç insanlar için vakıf kuran kaç sanatçı ve futbolcu var?

Tarkan her zamanki gibi bu polemiğe yanıt vermeyerek unutulmasını bekliyor.

Zeytin ağaçları dikse, zeytin ağaçlarından bir orman yaratsa fena mı olur?

İŞTE ‘ADAMLIK’, İŞTE BAŞARI

23. Avrupa Tekerlekli Sandalye Basketbol Şampiyonası finalinde Türkiye Erkek Milli Takımı, Büyük Britanya'yı 76-69 yenerek şampiyon oldu.

Türkiye'de engelli insanların sorunları ortada, çoğu ev hapsinde normal hayata katılamıyor.

Türkiye'de bir engellinin lisanslı sporcu olabilmesi için engelli olmayan sporculardan daha çok emek harcaması gerekiyor.

Engelli sporcuların hayatlarını geçindirecek kadar para kazanmaları da zor. Taraftarın sadece eşin, dostun, arkadaşın, akraban. Medya desen; engellileri şampiyon olduğunda haber yapıyor.

Futbolcular gibi 'adamlık' edebiyatı yapmadıkları için prim de az kazanıyorlar.

İşte böyle imkansızlıklarla dolu bir ortamda çıkıp Avrupa şampiyonu olmak büyük bir başarı.

Engelli basketbolcu kardeşlerimizin başarısı prim kavgası yapan bazı sporculara örnek olur inşallah.

Son Güncelleme: 3.05.2020 15:14:13
ETİKETLERtv yazarları