UÇANKUŞ İHBAR HATTI: Whatsapp Telefon: 0 532 472 88 88 E-Posta: haber@ucankus.net Haber Merkezi: 0212 283 54 54

BAZI DİZİLER BURUK BİR VEDAYLA EKRANLARDAN AYRILDI!

TV yazarları bugünkü köşelerinde yine oldukça önemli ve dikkat çeken konulara değinmişler. İşte sizin için derlediğimiz yazılar…

BAZI DİZİLER BURUK BİR VEDAYLA EKRANLARDAN AYRILDI!

SİNA KOLOĞLU

‘TÜRK MALI’ NE OLACAK?

Ev ahalisi, “Yeni başladı, ne sezon finali?” dedi. 6’ncı bölümde bu işi yaptı. Söylentiler çeşitli. “’Türk Malı’ bitiyor mu?” diye bile soruldu. İzlenme oranlarında istediği rakamı tutturamadığı, bu nedenle sezon finali kararı aldığı söylendi. Yani bir deneme daha yapacak, tutmazsa kaldırılır demeye getirildi. Peki nedir durum?

Eylülde devam edecek

Dizi, 8’inci bölümde sezon finali yapacaktı. İki bölüm öne çekilmiş. Özellikle, total izleyicide sorunlar olduğu bu nedenle revizyon çalışmaları için bu kararın alındığı kulağıma geldi. Dizi, eylülde kaldığı yerden devam edecek. İzlenme oranlarına baktım; son bölüm total izleyicide gün ikincisi, AB’de 8’inci olmuş. İzlenme oranları çok düşük. Belirteyim, yaz döneminde oranlar genelde düşük olur.

100 KİLOLUK TRANSFER

Habertürk’te Balçiçek İlter’in sunduğu haber bülteninde, Cüneyt Kaşarel’le Ilgaz Çınar’ın katıldığı mini ‘Transfer Yorum’ bölümü vardı. Ahmet Şensoy sordu, arkadaşlar anlattı. Çınar’ın bazı tespitleri, hani ‘sınavda gelmesin’ cinsinden oldu, “Redbul Leipzig 23 yaşından büyük oyuncu transfer etmiyor. Timo Werner’le, Yousuf Poulsen’le Salzburg’tan aldıkları  18 yaşındaki stoperleri Naby Keita’yla Galatasaray’dan aldıkları Bruma’yla bir yerlere geliyorlar. Örnek almamız gerekir mi? Gerekir de ne zaman alırız?” diye konuştu. Sonra bizden örneklere geçti. Yeni Malatyaspor’un başına gelen Ertuğrul Sağlam’ın, “15 transfere ihtiyacımız var” dediğini hatırlattıktan sonra, “Böyle söyleniyorsa ortada büyük bir hata var” uyarısını yaptı. Yeni transferlerinden bir örnek verdi; “100 kiloluk Issiar Dia’yı transfer ediyorlar.” Bütün büyük kulüpler şu sıralar, Avrupa’da defterini kapatmış yıldızlar topluluğunu buraya getirdi. Son demlerini keyifli bir şekilde geçiriyorlar ve hoş anılar bırakıyorlar bizim futbol dağarcığımıza doğru. Peki hangi büyük kulüp, önümüzdeki beş yılın planını yaptı ve bu süre zarfında içinden yıldız bir yerli futbolcu çıkaracak? Var mı? Bence yok. Yerliler ne alemde? Onlar da köşeleri kapmışlar, emekliliklerini bekliyorlar. Örnek, Selçuk İnan.

MESUT YAR

Şu uzlaşma her alanda olsa

Müge Anlı (atv) her ne kadar tatilde olsa da programından yola çıkarak oluşturduğu “Sevgi İzi” hareketi kayıpları kaybedenlere kavuşturmaya devam ediyor...

Geçtiğimiz günlerde bu köşeye notunu düşmüştüm. “Müge Anlı ve benzer programların tatil yapma lüksü yok” diye. Sanırım bu notun üzerine Sevgi İzi’nin bulduğu iki kayıp haklılığımı ortaya çıkarmış oldu. Keza, Gerçeğin Peşinde’nin (TV8) giderek yükselen başarı grafiği de toplumsal uzlaşma ve yardımlaşmanın önemini düzenli olarak önümüze koyuyor. Bunlar iyi şeyler!

Yeni sezonun eğilimi...

“Ne Seninle Ne Sensiz” (FOX) bu yıl ekranı saracak barıştırma, buluşturma işlerinin ipucunu veriyor. Malum izdivaç programlarının pabucu bir parça da tehdit yoluyla dama atıldı...

Ama bunun bir son olmadığını daha önce de söylemiştim. Yaptıkları işlerle özdeşleşen Esra Erol, Seda Sayan, Zuhal Topal gibi fenomenlerin önümüzdeki sezon bugüne kadar ektiklerinin hasat zamanını ekrana taşımalarını bekliyorum...

Kısacası herkes evlendi kimse boşanmayacak. Seda Akgül ile başlayacak barıştırma rüzgarının bir tür kasırgaya dönüşüp dönüşmeyeceğini hakikaten merak ediyorum...

GİDERKEN BURUKTULAR

 Kış sezonu boyunca izlediğimiz diziler haziran etkisiyle bir miktar düşüş yaşadı. Araya giren Ramazan iki boyutlu bir prime time dilimi yaratınca dizilerin bazıları buruk bir vedayla sezondan ayrıldılar...

Mesela Diriliş Ertuğrul (TRT 1), Söz, Anne (Star TV), Aşk ve Mavi (atv) gibi fenomen işler mayıs ayına oranla değer kaybı yaşadı. Ama durun bu bir sürpriz değil. Geldi yaz ayları bozuldu izleyicinin ekran yayları. Kışa Allah kerim...

İSTEMİYORUM

Tüm medya mecralarında “İrem Derici’nin çok feci ve bir hayli fena ayrılık acısı çektiğini” duymak...

Caner Erkin ve Şükran Ovalı’ya Asena Atalay’ı kastederek sorulan “Ne oldu şu nafaka işleri?” sorusuna şahitlik etmek...

Serenay Sarıkaya ve Kerem Bürsin çiftine yönelik “Evlilik ne zaman?” merakına onlarla birlikte muhatap olmak...

Müzik listelerinde bir numaranın “Tarkan mı yoksa Sinan Akçıl mı?” olduğunu bilmek filan istemiyorum...

 

NEDEN ŞİŞMANLADILAR?

Benim Annem Bir Melek (atv) isimli dizinin tekrarlarına bayılan Tülin Ketenci kardeşimiz yayın sırasında üst ve alttan bastırılan görüntülerin oyuncuları çok kilolu gösterdiğini not düşmüş...

Biz de nedenini açıklayalım. Böyle durumlarda kimseden ses çıkmaz. Malum yayınlarda dijital gelişmeler oldu. HD çekilen işleri izliyoruz...

Dolayısıyla bir önceki formatla çekilen işlerin tekrarında böyle paranormal aktiviteler(!) olabiliyor. Yani teknik geliştikçe dün eskiyor!

HEP İKİ KAZANANI VAR

Bu yıl Survivor’un (TV8) asıl kazananı Sabriye oldu. Survivor her sezon bir şampiyon bir de gündemden düşmeyen isim yaratabilen ender işlerden oldu...

Seversiniz ya da tam tersi. Ama kabul etmek gerekir ki kime Survivor’un sihirli değneği dokunsa bir şekilde şöhretler karmasının içine giriyor...

Sabriye bu yılın kazananı olacağını kestirmiş miydi, bilemiyorum. Ama kestirmesi zor olmayan kendisini parlak ve paralı bir gelecek bekliyor. Reklamlardan başlayarak, ekranlara doğru...

MEVLÜT TEZEL

Anladın sen onu!

TÜRKSAT üzerinden yayın yapıp çakma bal, cinsellik ilaçları, zayıflama hapları vs. pazarlayan birçok TV kanalı var. Bu kanallar genelde Kemal Sunal filmleri yayınlayıp araya çakma ürün tanıtan reklamlar koyuyorlar.

Reklamlar basit ama eğitimsiz ya da yaşlı insanları kandıracak kadar ikna edici.

RTÜK bu kanallara savaş açmış; TÜRKSAT üzerinden çakma ürün pazarlayan, halkı kandıran birçok TV kanalı listeden çıkarılmıştı.

Geçtiğimiz günlerde TÜRKSAT kanallarında gezinirken yine çakma ürün satan TV kanallarıyla karşılaştım. Şimdi yöntem değiştirmişler; ürünlerini dolaylı yoldan anlatarak pazarlıyorlar. Yeni yönetmelikte yasal boşluklar buldular herhalde.

Örneğin şöyle bir reklama rastladım: Ekranda araba yarışları, gladyatör savaşları, hızla giden tren görüntüleri eşliğinde 'Arabada performans isteyenler, motordan anlayanlar bilir! Tribünler bir daha vur diyecek! Kişnetmek istiyorsanız hemen arayın!

Atın üstünde çok kalmak isteyenler!

Anladın sen onu; ara, senin ilacın bizde' diye duyurular yapılıyordu.

Evet, ne yazık ki ne satmak istediğinizi anladık! Türkler de çare tükenmez.

Çok komik benzetmeler yaparak belki de daha etkileyici reklam yapıyorlar ve yasaya da takılmıyorlar.

Ama yaşanan tam bir rezalet, evde çoluk çocuk TV izlerken milyonlarca insan bu rezil reklamlarla karşılaşıyor. Yok mu bu rezaletin kesin bir çözümü?

Günaydın her yerde

Bir grup Türk işadamının, tatil için gittikleri Mikonos adasının ünlü mekanı Nammos'ta arka arkaya şampanyalar patlatırken başka bir Türk grubuyla tartışmasını ve finalde iki grubun birbiriyle yumruk yumruğa kavga etmesini Türkiye, GÜNAYDIN'da okudu.

Muhabir arkadaşımız Gökhan Gökduman, yaz sezonunun en güzel atlatma haberlerinden birine imza attı; kendisini kutluyorum. Bu haber birçok internet sitesinde yer aldı. Sonra bu haber, bazı sitelerden silindi. Aldığım duyumlara göre; kavgaya karışan Türk işadamlarından bazıları eşlerinden habersiz Mikonos'a gitmiş!

Zor durumda kalanlar, bazı internet sitelerinden rica edip haberi sildirmiş.

Ünlüler Yunan adalarında Türkler'den uzakta yaramazlık yaptıklarını düşünüyorlarsa fena halde yanılıyorlar. GÜ- NAYDIN, Yunan adalarından Cannes'a, İbiza'ya bazen muhabir, yazar göndererek, bazen de ünlülerin sosyal medya hesaplarını yakından takip ederek son yıllarda birçok özel habere imza attı.

Bugün de ekimizde Bülent Cankurt'un, ünlü işadamı Ömer Dinçkök'ün İbiza kaçamağı ile ilgili haberi var.

Özetle GÜNAYDIN dünya magazinciliği yapıyor.

Bu arada GÜNAYDIN'ın sadık okuyucularına da teşekkür etmeliyiz, onlardan da bize fotoğraflar geliyor.

Özellikle Yunan adalarına giden ünlüler; kulağınıza küpe olsun, yalnız değilsiniz!

 

Aleyna Tilki er meydanında

10-16 Temmuz tarihleri arasında düzenlenecek olan 656. Kırkpınar Yağlı Güreşleri Festivali'nde konser verecek isimler açıklandı. Festivalde, Aleyna Tilki de 13 Temmuz'da Sarayiçi'nde konser verecekmiş. Kırkpınar güreşleriyle Aleyna Tilki ne alaka! Ne yani, er meydanında Aleyna Tilki de mi olacak? Güreşi bitirecekler matmazel!

Bebek nasıl taşınmaz

Yeni anne Gülşen, oğlu Azur Benan ve eşi Ozan Çolakoğlu ile birlikte tatile çıkmış. Bu fotoğraflar da havaalanında çekilmiş. Gülşen'in havaalanında sabahlıkla dolaşması sosyal medyada eleştiri konusu oldu. Evet, rüküş bir görüntü ama asıl eleştiri konusu Gülşen'in çocuğunu taşıma şekli olmalı! O nasıl bebek taşımak öyle! Sanki birisi ona 'Şunu tut' demiş, Gülşen de 'Aman üzerime değmesin' der gibi bebeği tutuyor. Sabahlık yerlerde sürünüyor; ayağı bir takılsa çocuk o pozisyonda yere yuvarlanır.

Hıncal Abi’nin memleket meselesi!

Hıncal Abi (Uluç), SABAH gazetesindeki asansör uyanıklarını kafaya taktı, habire köşesinde yazıyor. Aslında Hıncal Abi haklı; bazı arkadaşlar yukarı katlara giden asansöre binip sonra alt katların düğmesine basıyorlar. Hıncal Abi de yazısını bitirip 10'uncu kattan aşağıya inmek için asansöre bindiğinde normalde boş olması gereken içi dolu asansörle karşılaşıyor.

Bizim binada sadece Sabah değil, Takvim ve Fotomaç gazeteleri, ATV yönetimi, dergiler, radyolar da var. Ne yazık ki, binamızın yoğun çalışan kapasitesini karşılamayan dört orta ölçekli asansör var. Binanın mimarisinden ve teknik nedenlerden dolayı bu sorun kolay kolay çözülemeyecek gibi görünüyor.

Olsun, biz İstanbul'un merkezinde, Balmumcu'da olmaktan çok mutluyuz.

O asansörleri gün içinde defalarca kullanmak zorunda olan çalışanlar var. Yemeğini B-1'de yiyip sigarasını B-2'deki bahçede içmek ve hemen işinin başına dönmek için zamanla yarışan editörler, muhabirler var. Çaycısından yöneticisine kadar gün boyu servisler arasında defalarca asansörle inip çıkmak zorunda kalıyor insanlar. Asansörler dolu olduğu için de genelde merdivenler kullanılıyor. Ben SABAH gazetesinde asansör adabını bilmeyen birisinin olduğuna inanmıyorum. Asansörlerin kapasitesi yeterli olmayınca bazen aceleyle asansör uyanıklığına başvuranlar oluyor ne yazık ki.

Ama Hıncal Abi'nin de, o asansörü günde sadece iki kez kullanırken karşısında asansör adabına zorunluluktan dolayı uymayan insanlar görmeyi de çok abarttığına inanıyorum. Hıncal Abi haklısınız ama bu küçük sorunu da memleket meselesi yaptınız!

Defalarca köşenizde 'Yahu utanmanız yok mu sizin!' benzeri ifadelerle Sabah çalışanlarını aşağılıyorsunuz. Sonra da medya sitelerinde 'Hıncal Uluç SABAH çalışanlarını yine aşağıladı' diye haberler okuyoruz.

Burası Yeni Türkiye'nin amiral gazetesi Hıncal Abi; böyle küçük iç meseleleri kendi aramızda halletsek olmaz mı? Y

Son Güncelleme: 3.05.2020 15:14:13
ETİKETLERtv yazarları