UÇANKUŞ İHBAR HATTI: Whatsapp Telefon: 0 532 472 88 88 E-Posta: haber@ucankus.net Haber Merkezi: 0212 283 54 54

NEDEN EKRANLARDA KORKU DİZİSİ YOK?

TV yazarları bugünkü köşelerinde yine oldukça önemli ve dikkat çeken konulara değinmişler. İşte sizin için derlediğimiz yazılar…

NEDEN EKRANLARDA KORKU DİZİSİ YOK?

MESUT YAR

Neden korku dizisi yok?

Sinemada iki tür banko iş yapıyor. Biri komedi diğeri korku. Ama korku işi bir türlü TV dizilerine sirayet edemedi. Aslında komedi tamam. Şevkat Yerimdar ile başlayan ve şimdi Çakallarla Dans ile devam eden bir eğilim var. Korkarım bu furyada Ata Demirer olur derse Eyyvah Eyvah serisi de arada kaynar. Neyse...

Sorun o değil. Ekranda hâlâ korku türünde bir iş yapılmış değil. Bir iki deneme oldu. Biri rahmetli Galip Tekin ağabeyimizin aynı adlı eserinden uyarlanan Acayip Hikayeler, bir de Blu TV’deki Sahipli. Bir başkası yok. Neden?

İREM DERİCİ GİDİYOR MU?

Hayda. Maşallah dediğimiz kırk gün mü yaşıyor acaba? Bayramla birlikte ekrana gelen ve başlarda fena gitmeyen İrem Derici ile Eğlenmene Bak (Kanal D) programı için duyduğuma göre farklı bir karar alınmış...

Mesela İrem Derici projeden ayrılıyormuş. Nedeni yoğun konser programıymış. “Peki, oraya kimi koyacaklar derseniz?” işte yapımcı şirket o soruya yanıt arıyormuş...

Bir de “formatı yeniden nasıl canlandırabiliriz, ne tür değişiklikler yapmalıyız?” sorularına...

NE ZAMAN GİYİNECEK?

Tamam, Dolunay (Star TV) bu yazın en verimli işlerinden oldu. Tamam, tekrarı bile reyting listelerinde zirvede duruyor. Tamam, adamı yormayan bir hikaye...

Ama kardeşim sormadan edemeyeceğim. Bizim esas oğlan Can Yaman’ı (Ferit) dizinin fragmanlarında ne zaman giyinik göreceğiz? Malumunuz her yeni fragmanda üst taraf çıplak, baklavalar ortada...

Bir dönem Çağatay Ulusoy’un, Kerem Bürsin’in, Kıvanç Tatlıtuğ ve Barış Arduç’un baklava vitrinini ezber etmiştik. Gidişat odur ki Can kardeşimizi de ezbere alacağız...

Tamam, yaz ayları geldi ortamlar fena halde sıcak ama...

ÇOLAK'TAN VAZGEÇİLİR Mİ?

Önceki akşam Çember’i (Star TV) izlediğimde modern zamanların Kanıt’ı yapılmış diye düşündüm. Çok iyi bir oyuncu kadrosu, her bölüm başı ve sonu olan bir hikaye. Kulis o dur ki bu uzun metrajlı dizi serisi Star TV’den ikinci altı bölümün de onayını almış. Bu tür işlere ihtiyacı anlamak için sadece teve2’de yayınlanan Kanıt’ın tekrarlarının aldığı yüksek reytinge bakmak yeterli...

Neyse.

O değil de bu seri bu başarıyla giderse Söz’de (Star TV) kafa rollerden birini canlandıran Serhat Kılıç iki işten birini mi seçecek dersiniz? Bana kalırsa ikisinde de iyi. Ama Söz’deki Çolak karakteri efsaneydi. Sahi Çember için Çolak’tan vazgeçebilir mi? Göreceğiz!

HAYAT BİLGİSİ SAMİMİYETİ NEREDE?

Şu yaz dizilerinin hastasıyım. Ara verilmiş eğitim dönemini takan yok. Çocuklar okula devam ediyor. Lakayıt okul formalarını da not düşüyorum...

Deli Gönül’ün (FOX) tekrarında yaz ortasında okul bahçesi yine cıvıl cıvıldı. Bir de okulun kapısına konan son model araba ve motosikletleri görünce hikayenin Amerika-California’da geçtiği hissine kapıldım...

Yazmıştım ve tekrar yazacağım. Mesele çocukları okul psikolojisinden uzaklaştırmamaksa bizim diziler fena halde başarılı. Mesele öğrenci hikayelerini filan aktarmaksa hâlâ Hayat Bilgisi samimiyetine erişebilen bir iş göremiyorum!

MEVLÜT TEZEL

Yağmuru emecek toprak kaldı mı?

İstanbul'u yönetenler, yoğun yağmur yağışı olacağı konusunda uyarılar yapmıştı.

Uyarılardan haberdar olanların çoğu 'Yaz yağmurudur, yağar geçer' diye yola çıktı. Ama kimse metrekareye 65 kilogram yağış beklemiyordu. Yollar dereye dönüştü, bodrum katları ve metro istasyonlarını su bastı. Özetle; İstanbul adeta mega bir Venedik'i andırıyordu.

Toplu taşıma ulaşımı belli bir süre durdu, insanlar yollarda mahsur kaldı. Sabah işe gitmeyip evde oturanlar ise kahvelerini yudumlarken sosyal medyadan şehri yönetenleri eleştiri yağmuruna tuttular, esprili yorumlar, caps'ler paylaştılar.

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ

Bu köşede de zaman zaman yazıyoruz; yoğun yağışlar altyapısı gelişmiş ülkeleri de vuruyor. Yetkililer İstanbul'u felç eden yağışla ilgili 'Bu bir afettir' diyor. Evet, metrekareye 65 kilogram yağış bir afettir ama 'Afettir' diyerek sorunları görmezden gelmek olmaz.

Öncelikle bundan sonra İstanbullular hava durumuna dair uyarıları mutlaka dikkate almalılar, özel araçlarıyla yola çıkmamalılar.

Tüm dünyada bilim insanları, iklim değişikliğinin yaratacağı sorunlardan bahsediyor. İstanbul da son yıllarda bu değişiklikten payını alıyor, anormal yağışlara bağlı olarak sel ve su baskınları yaşanıyor.

Sanki başka bir gezegende yaşıyormuş gibi iklim değişikliğine duyarsız kalamayız.

İstanbul Büyük Şehir Belediyesi de imar planlarını yoğun yağışlara, sel tehlikelerine karşı değiştirmeli. Üsküdar'da yapılan yeni meydan örneğinde olduğu gibi her yoğun yağışta denizle kara birleşmemeli!

En küçük yağmurda bile trafik felç oluyor artık.

Bakın şu görsel her şeyi özetliyor.

İstanbul betonlaştıkça, orman alanları yok oldukça toprak suyu ememiyor. Doğada yağan yağmurun yüzde 50'sini toprak emiyor. İstanbul gibi betona doymuş şehirlerde ise yağan yağmurun yüzde 15'ini toprak emiyor, yüzde 30'u buharlaşıyor, kalan yüzde 55 ise yağışa bağlı olarak su baskınlarına, sellere neden oluyor. İstanbul daha ne kadar büyüyecek, betonlaşacak?

Bu şehir bu nüfus yoğunluğunu, betonlaşmayı kaldırmıyor artık. Sorunlar ortak akılla çözülebilir.

Sosyal medya yalancıları

İstanbul'da metrekareye 65 kilogram yağış düşmesi sonucu yaşanan afetle ilgili sosyal medyada İstanbul'u yönetenler yoğun eleştiri yağmuruna tutuldu, komik caps'ler paylaşıldı. Elbette İstanbul'un betona doyması, nüfusun artması, altyapının bu yoğunluğu kaldırmaması eleştirilecek. Ama bel altında vuranlar da oldu!

Avcılar'da sel sularının araçları oyuncak araba gibi sürüklediği görüntü, paylaşım rekoru kırdı.

BBC Weather'ın sosyal medya hesabı bile bu görüntüleri dalga geçer bir yorumla kullandı. Daha sonra bu görüntünün, 7 Eylül 2015'te İspanya'nın Endülüs bölgesinde çekildiği bilgisine ulaşıldı. 2015 Eylül'ündeki sellerde de Almeria, Anda ve çevresinde en az dört kişi ölmüştü.

Doğal afetlerin yaşandığı kriz dönemlerinde sosyal medyadan sahte görüntü yayanlar tespit edilmeli. Halkı paniğe sürüklemenin, olmamış bir olay yüzünden ülkeyi aciz durumda gibi göstermenin ve en önemlisi selle mücadele ederken yetkilileri meşgul etmenin bir yasal karşılığı olmalı. Doğal afetlerin yaşandığı saatlerde sosyal medyada görüntü paylaşırken de dikkatli olunmalı.

Netflix’in şifre paylaşım zararı

ABD'de yapılan bir araştırmaya göre; internet üzerinden içerik hizmetlerini kullanan yetişkinlerin yüzde 12'si, genç yetişkinlerin ise yüzde 21'i şifrelerini başka kullanıcılarla paylaştığını açıkladı.

Bu paylaşımdan en çok zarar gören online platformlardan biri de Netflix. Dünyahalleri. com'un Quartz'ı kaynak gösterdiği habere göre; Netflix, şifresini başkalarıyla paylaşan kullanıcılar yüzünden sadece ABD'de 391 milyon dolar potansiyel gelirden mahrum kalıyor olabilir.

Türkiye'de de Netflix şifrelerini paylaşanlar var. Elbette Netflix, teknik olarak bu paylaşımın önüne geçmek için yeni teknolojik yatırım yapacaktır ama özellikle internet kurdu gençlerde çare tükenmiyor, yine bir yolunu buluyorlar.

Türkiye'de de online yayın yapan BeIN Digiturk, Tivibu, Filbox gibi dijital platformlar da şifre paylaşımı, korsan yayın sorunlarıyla karşılaşıyorlar. Onlar da Netflix gibi bu kaybı göze almak zorunda kalıyorlar. Örneğin BeIN Digiturk, 'Game of Thrones'u yayınlamak için büyük paralar ödedi ama diziyi internetten korsan izlemek mümkün.

Zaten 'Game of Thrones', dünyada korsanı en çok izlenen dizi. BeIN Digiturk, internetten korsan yayınlara karşı en büyük mücadeleyi veren şirket; bunda epey de yol aldılar ama bu mücadele de bir yere kadar. İnternette tamamen korsanın önüne geçmenin yolu henüz bulunamadı.

Son Güncelleme: 3.05.2020 15:14:13
ETİKETLERtv yazarları