UÇANKUŞ İHBAR HATTI: Whatsapp Telefon: 0 532 472 88 88 E-Posta: haber@ucankus.net Haber Merkezi: 0212 283 54 54

ALEYNA TİLKİ’NİN KEHANETİ TUTTU!

TV yazarları bugünkü köşelerinde yine oldukça önemli ve dikkat çeken konulara değinmişler. İşte sizin için derlediğimiz yazılar…

ALEYNA TİLKİ’NİN KEHANETİ TUTTU!

SİNA KOLOĞLU- MİLLİYET

DOLUNAY’IN SIRRI


Dolunay’, yaz döneminin izlenebilir kıvamdaki dizilerinden biri. Zengin adam ve fakir aşçı kız, (kaldıkları bekar kız evinin hali hiç fena değil) zenginler arası para trafiğinin entrikalarla süslenmiş hali. Hep aynı hikayeler ve abartılı karakterler. Asuman (İlayda Akdoğan) nasıl da gıcık kapıyorsunuz kendisine,

‘Paramparça’ dizisi Alina Boz’dan bir gömlek üzeri diyelim. Ev ahalisi bütün bunları

kabullenirken “Neden izliyoruz?” sorusunun cevabını buldu: “Sahneler kısa tutuluyor ve oyuncu rahatlıyor.”

Yönetmenin önemi

Dizideki hemen hemen bütün karakterler yeri geldiğinde kamera karşısında işini yapıyor. Süreleri kıvamda olunca da sırıtmıyorlar. Ev ahalisi, yönetmen Çağrı Bayrak için “Bu diziyi iyi götürüyor” dedi. Bizimkiler, Bayrak’ın oyuncuların kapasitelerini, neyi ne kadar yapabileceklerini çözdüğü görüşünde.

Senaristler ve diyaloglar

Ev ahalisi, “Diyaloglarda pek mantık hatası yok. Yerli dizilerde bu duruma az rastlanır” diyerek senaristleri de beğendiklerini ve bu sıkılmama durumunda onların da payının olduğunu söylüyor. Dizinin sahnelere serpiştirilmiş müziklerini de beğendim. Bildik gerilim, dram ve sevinç gibi temalar yerine, durumu hicveden melodiler tercih edilmiş.

İzleyiciyi, ‘Hadi şimdi geril’, ‘Şu an komik bir durum var’ diye daraltmıyor.

Arada yeni yetmeleri tavlayacak popüler müziklere ve  hüzünlü sahnelerin bazılarında Yeşilçam kokulu notalara da yer verilmiş. O kadar da olacak. ‘Dolunay’ şimdilik idare ediyor. Hâlâ 120 dakika diziler ve olumsuz etkiliyor. Bu duruma dizi için de çekinceyi koymakta fayda var.

Konuşması bile rahatsız ediyor

‘Rüya’nın son bölümünde bir sahne vardı. Selami sokakta, Gülendam’ın yolunu kesiyor. “Evine bir kız almaya geldim. Elif olmadı, Cemre’yi ver” diyor. Sonra tehdit ediyor: ‘Faysal’a gider ve Elif’i iki daire karşılığı bana nasıl yamamaya çalıştığını söylerim.”

Ev ahalisi bu diyalogları duy-duğunda, “Lütfen bu sözleri duymak istemiyoruz” diyerek çok kızdı. Hesapta böyle örnekleri sergileyince, halkımız bilinçlenecek. Bu diyalogların, tam tersi bir tepkiyle seyircide vücut bulduğunun bilinmesinde fayda var. Kadına şiddet ve çocuk istismarının tavan yaptığı bir ortamda, algı ister istemez, “Dizilerde bunları görmek istemiyoruz” halini alıyor. Hatırlatayım dedim.


MESUT YAR-POSTA

MUKADDES YENGE BEREKETİ


Yeni dizilere bakıyorum, manzara şu. Hikayelerin çoğunda senaristin “oturup kafa yorayım, yeni karakter yaratayım” gibi bir derdi yok...

Benim Hâlâ Umudum Var dizisinden ilham alan Rüya (Show TV) dizisi, “şuraya da bir Mukaddes yenge ekleyelim tam olsun” düşüncesiyle kendine eksen belirlemiş...

Dizinin esas kızı Elif’in üvey annesi Gülendam, Fatmagül’ün hırslı yengesinin tıpkı kopyası gibi...

Hatta Kırgın Çiçekler’in (atv) üvey annesi Zehra ve Çoban Yıldızı’nın Şerife’siyle paralel bir karakter çiziyor.

Dört kadının da giyim tarzı ve huyları birbirinden farksız. Bir dönem gazetelerin politika manşetlerinden inmeyen “korkunç yenge” bildiğin dizi karakteri olup alayına sızmış.

Asıl korkunç olan bu çaresizlik (!) değil mi?

Hâlâ bir tutam tuz

Bizdeki sosyal medyanın yarısı yemek içmek sevdasına çalışıyor. Fotoğraflı paylaşım sitelerini takip edenler, ünlüsünden ünsüzüne hemen herkesin gurme kesildiği bir ortamda paylaşılan yemek fotoğraflarına bakıp iç geçiriyor...

Dünyada da bu iş böyle gidiyor. Hatta işin TV ekranında da ciddi alıcısı var. Bizde Lifetime kanalında Türkçe seslendirilerek yayınlanan Food Porn isimli program lezzet akımının geldiği son noktayı gösteriyor...

Sosyal paylaşım sitelerinde patlayan lokanta ya da lezzetlerin peşine düşen şef Michael Chernow reçeteleri ve ortamları takipçileriyle paylaşıyor. Türk işi yemek programlarına dönecek olursak hâlâ bir tutam tuz, bir çay kaşığı şeker. Nasıl olacak bu işler?

AL SANA PLATO

Kalp Atışı (Show TV) dizisinde esas oğlan Ali Asaf ve esas kız Eylül, yağmura yakalanınca yanı başlarında bulunan bir telefon kulübesine sığındılar...

Ancak bu telefon kulübesi 80’li yıllarda bir hayli meşhur olan ve jeton ile çalışan ankesörlü bir telefon kulübesiydi. O jetonlu ankesörler günümüze sadece tatlı bir anı olarak intikal edebildi...

Ali Asaf ve Eylül, bu telefon kulübesinde yakınlaşıp romantik anlar yaşayınca anladım ki günümüzün yapay platolarından çok daha samimi duran “bir metrekarelik” alanlar var...

Mesele artık klişeleşen lunapark gezintilerinden sıyrılıp o kulübeleri bulabilmekte. Bulanlara selam olsun!

NE YANİ EĞLENMEYELİM Mİ?

Hafta sonu Ankara’ya yıldız yağacak. Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği ve Başkan Melih Gökçek’in de bire bir ilgilendiği 7. Uluslararası Büyük Ankara Festivali’ne memleketteki popüler sanatçılardan ciddi bir kalabalık, 18 ülkeden (farklı alanlardan) sanatçılar katılıyor. Birkaç TV kanalında da ekrana taşınacak bir şenlikten söz ediyorum...

Şu sıralarda polemik konusu olan Antalya Altın Portakal Film Festivali tartışmalarının yarattığı toz bulutu nedeniyle kimse bu organizasyonu göremiyor...

İyi de Türkiye’de birçok festivalin entelektüel olarak da yalnızlaştırıldığı bir iklimde bu yıl yedincisi yapılabilen bir festivali neredeyse görmezden gelmek biraz çelişkili olmuyor mu? Neyse, ben katılamasam da sana iyi eğlenceler Ankara!

GÖNÜL BENİ DELİRTME

Deli Gönül (FOX) dizisinde esas oğlan Kadir, Türkan’la; esas kız Fatmanur ise Ahmet ile formalite bir evlilik yaptı...Sonuçta artık Adını Sen Koy, No: 309, Aşk ve Mavi, Kara Sevda gibi dizilerde görmeye alıştığımız “ayrı yatak-kanepe” muhabbetlerine yeniden şahit olduk...

Ha unutmadan Fatmanur ile Kadir’in karşılıklı suskunları oynaması, Adını Sen Koy dizisindeki Ömer ve Zehra karakterlerini hatırlattı. Bir konuşabilseler resmen dizi sona erecek...

Bu benzerlikler izleyiciyi sonu bilindik bir tünele sokuyor. Bu tatlı dizinin bildiklerimizin dışında farklı bir yol tercih etmesi gerekiyor, nokta!


OYA DOĞAN- VATAN

KÖTÜ BABA ROLLERİ ŞAHİNTÜRK’ÜN


İzlediğimiz dizilerin ana karakterlerinin dertlerine dikkat ettiniz mi? Çoğu anne ya da babasıyla sorun yaşıyor. Daha doğrusu geçmişten gelen aile sorunu onların kim olduğunu gösteriyor. Babasının terk edip gittiği bir kız ilerde erkeklere güvenmekten korkuyor. Annesinin terk ettiği ya da sevgisini gizlediği erkek ise aşık olamıyor. Çünkü yine terk edilmekten korkuyor. İşte bizim dizilerimizde son zamanlarda bu rolü üstlenen bir oyuncu var: Hasan Şahintürk. Onu daha önce pek çok dizide izlemiştik ama Güneşi Beklerken’de Kerem Sayer’in babası olarak hafızamıza kazındı. Sayer’in travması babasıydı. Daha sonra Kiraz Mevsimi’nde Öykü’nün onu terk eden babası olarak karşımıza çıktı. Bu yaz Kalp Atışı’nda Eylül’ün onu istemeyen babası olarak izledik Şahintürk’ü. Yine sorunlu babaydı. Ama rolü kısa sürdü. Şahintürk iyi bir oyuncu, onu daha fazla izlemeyi isterim. Keşke Eylül’ün karşısına tekrar çıksa!

Ritmi yükseltiyor

Bir diziyi keyifli kılan şeylerden biri de; karakter oyuncularıdır. Bunun defalarca örneğini izledik. Son zamanlarda izlemekten keyif aldığım bir karakter var. Dolunay dizisinin Fatoş karakteri Öznur Serçeler’den bahsediyorum. Oynadığı her sahnenin ritmini yükseltmeyi başarıyor. Heyecanı, korkusu, umursamazlığı, eğlencesi masmavi gözlerinden sadece Engin’e değil izleyiciye de geçiyor. Bu yazın en büyük kazançlarından biri de Serçeler. İlerleyen bölümlerde bizi çok daha fazla yüksek enerjiye sokacağından eminim.

Gönder Gitsin basit ama eğlenceli

Fox TV bu sezon yarışmalara da önem vermeye başladı. Karga Seven Pictures’ın ilk yarışması Gönder Gitsin de bayramda Fox TV’de başladı. Timur Acar’ın sunumuyla gerçekleşen yarışmanın ünlülerle çekilen bölümüne pek ısınamamıştım. Ancak geçen akşam yarışmaya tekrar denk geldim. Yarışmacıların doğallığı, Timur Acar’ın rahatlığıyla basit ama eğlenceli bir iş çıkmış ortaya... Bir yandan yarışıp, bir yandan da hikayelere odaklanabiliyorsunuz. Artık ekranda büyük işlerin dışında basit ama zekice projelerin de olması gerektiğini düşünüyorum. Gönder Gitsin bu konuda ipi üstlenebilecek bir yapım. Umarım yolu uzun olur. Kanal yarışmanın tekrarlarına önem verirse daha fazla kişi tarafından fark edilecektir. 

 

ALİ EYÜBOĞLU- MİLİYET

VEKİLLE SENARİSTİN KAMYONCU KAVGASI


Kanal D’de başlayan yeni ‘Çocuklar Duymasın’, üç kulvarda da reytinglere damgasını vurdu ve birinci oldu. Yapımcısı ve senaristi Birol Güven, bu başarının keyfini çıkaramadan, senaryoda yazdıkları başına dert oldu.

Neden mi? Çünkü dizide, Tamer Karadağlı’nın hayat verdiği Taşfırın Haluk, yemekte hafriyat kamyonlarından şikayet eden arkadaşlarına şöyle dedi:

“O kamyonlar olmasa, sen öyle evlerde oturabilir misin! Alttan ısıtma, üstten soğutma olsun, yok depreme dayanıklı olsun. Eski evleri yıkalım, yenilerini yapalım. O olsun, bu olsun ama hafriyat kamyonları olmasın. O kamyonlar olmadan kentsel dönüşüm nasıl olacak? İnşaat sektörü durursa, kaç aile işsiz kalacak biliyor musunuz? O hafriyat kamyonlarının şoförleri de meraklı değil sizin o sosyetik, dar sokaklarda direksiyon sallamaya. Ekmek parası peşinde koşuyorlar.”

Dizideki bu sözler üzerine CHP Manisa Milletvekili Tur Yıldız Biçer, Güven’i özür dilemeye davet eden şu tweet’leri attı: “30 insanın katili hafriyat kamyonlarına kurulan bu güzellemeler için, ailelere bir özrünüz olacak mı?”, “Hafriyat kamyonu terörünü bir dizi figürü üzerinden önemsiz gösteren, aklayan Güven, listede sizin de yakınınız olabilirdi. Özür dileyin.”

Güven ise Biçer’e, “Sayın vekilim, sedan ya da spor araba kazalarında ölenlerin listesini de alabilir miyiz?” diye yanıt verince kavga büyüdü ve Biçer’in tweet’leri peş peşe geldi: “Demode karakterinize (Taşfırın Haluk) özür diletin. Yakınlarını kaybetmiş ailelerin acısına saygı duyun. Kamyonla üzerinden geçmeyin.” “Derdinizin reyting olmadığı, dizide kullandığınız dilden ve savunmalarınızdan belli. Ücretinizi peşin almışsınız.”

Güven, “O sahnede hiçbir siyasi argüman yok. Basit bir aile muhabbeti” diye kendisini savundu, ama boşuna. Biçer’in başlattığı kampanya Twitter’da bir hayli taraftar buldu çünkü...

Aleyna Tilki’nin kehaneti tuttu 

Aleyna Tilki, ‘Cevapsız Çınlama’ şarkısının bu gidişle YouTube’daki tıklanmasının 20 gün sonra 300 milyonu geçeceğini yazdığında, takvim yaprakları 4 Haziran 2017’yi gösteriyordu. 7 Haziran 2017 tarihli Alice’de ‘Aleyna Tilki’nin ilginç kehaneti’ başlığıyla ele aldığım konuda, bir fikri takip yapayım dedim. ‘Cevapsız Çınlama’nın YouTube’daki tıklanmasına bakınca Tilki’nin kehanetinin tuttuğunu gördüm. Emrah Karaduman’la Tilki’nin ortak ürünü  ‘Cevapsız Çınlama’nın YouTube tıklanması 305 milyonu geçti.

Tilki’nin verdiği süre ve tarihin tutması ilginç. Bir klibin yüzde 80’i izlenmeden sayaç çalışmıyor YouTube’da. O yüzden ya Aleyna, gerçekten iyi bir kâhin ya da YouTube’un yazılımlarına “Afiyet olsun” diyecek kadar hünerli birini buldu.

Bedelli askerlik talepleri

“Sayın basın mensubu, bedelli askerliktende köşe yazılarınızda bahsederseniz zor durumdaki gençlere büyük iyiliğiniz dokunur. Bedelli askerlik platformu üyesi Hasan Burak Özkoca.” E-postam bedelli askerlik isteyen yüzlerce gençten gelen maillerle doluyor. ‘Bedelli askerlik’ isteyenlerden benim de bir talebim var. Konuyu yazdım ve sırayı savdım. Artık e-posta yağdırıp, beni de ‘Bedelli’ mağduru yapmayın!

GÜNÜN SÖZÜ

“Empati yapmayı severim. Bana aşık olanların yerine geçip, kendime bakıyorum da; gerçekten doğru tercih yapmışlar.”

Son Güncelleme: 3.05.2020 15:14:13
ETİKETLERTV YAZARLARI