UÇANKUŞ İHBAR HATTI: Whatsapp Telefon: 0 532 472 88 88 E-Posta: haber@ucankus.net Haber Merkezi: 0212 283 54 54

O PROGRAMLARIN YÖNETİCİLERİ: “ÇOK DAHA DİKKATLİ DEVAM EDECEĞİZ!”

TV yazarları bugünkü köşelerinde yine oldukça önemli ve dikkat çeken konulara değinmişler. İşte sizin için derlediğimiz yazılar…

O PROGRAMLARIN YÖNETİCİLERİ: “ÇOK DAHA DİKKATLİ DEVAM EDECEĞİZ!”

ALİ EYÜBOĞLU-Milliyet

SOSYAL MEDYA VE NİSPETİZM!

Cem Yılmaz’ın sosyal medyayı terk edip dönmesi, bazı ünlülerin paylaştıklarını silmesi veya ‘doz aşımı’ kullanımları üzerine Beyaz Magazin’deki yaptığım yorumları izleyen Kafkas Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Harun Yıldız, bu konuda altı yılda tamamladığı akademik çalışmasını gönderdi.

Yıldız’ın haziran ayında yayınlanan ‘Sosyal Medya Çağında Nispetizm Fenomeni-Bireyin Varlık Mücadelesi’ adlı çalışması, sosyal medyanın hepimizi nasıl bir bağımlılığa ittiğini göstermesi adına çok önemli...

Düne kadar akıllı telefonlar ve sosyal medya yoktu hayatımızda, ama bugün var. Peki bu gerçek nasıl bir bağımlılık yarattı bizde?

Yıldız’a göre, günümüzde cep telefonları insan hayatında sosyal statünün bir sembolü, bu da ‘gösterişçilik kültürü’nü doğurdu.

Sosyal medya çağı, kullanıcılarını birçok yeni kavram, olgu, sendrom, bağımlılık, fobi ve davranış zorluklarıyla da tanıştırdı.

Artık insanlarda internetsiz ve cep telefonsuz kalma fobisi (nomofobi) başladı. Cep telefonsuz kalmak, iletişimden kopmak ve çaresiz kalmak demek... İnsanlar bu motivasyonla şarj ünitelerini de yanlarında taşıyor.

Yıldız’ın bu saptamalarına itirazı olan var mı?

Benim yok; aynısını yaşıyorum çünkü...

GELİŞMELERİ KAÇIRMA KORKUSU

Gelelim ‘nomofobi’nin ileri aşamasına... Yıldız, bu durumu şöyle özetledi:

“Nomofobinin ileriki aşaması FoMO (Fear of missing out), yani gelişmeleri kaçırma korkusu...

İstenilen yerde zamanda olamamak ve o anı yaşayamamak bireyi, gelişmeleri kaçırma korkusuna itiyor. Bireyler sürekli uygulama güncelleyerek sanal dünyada var olduklarını gösteriyor.

Gelişmeleri kaçırma korkusu yaşayanlar, cep telefonlarını görüş mesafesinde tutmaya özen gösteriyor, hayatlarının ve iş saatlerinin önemli bölümünü bu bağımlılıkla geçiriyor.”  

NİSPET YAPANLAR NELERİ GİZLİYOR?

Psikologların, sosyal medyayı yoğun kullanan, özel her şeyini paylaşanlar için ‘teşhirci’, onları takip edenler için ‘röntgenci’ teşhisi koyduğunu biliyordum.

Yrd. Doç. Dr. Harun Yıldız’ın çalışması sayesinde bir kavram daha öğrendim:

Nispetizm...

Gerçeklerle sosyal medyada sanal gerçekler arasındaki fark ve nispetizm için söz bir kez daha Örgütsel Davranış Uzmanı Yıldız’da:

“Spiteeism (nispetizm); bireylerin sosyal medyada kendilerini çok mutlularmış gibi gösterdiği, nispet yaparken aslında içlerindeki mutsuzlukları, yalnızlıklarını ve çatışmalarını gizlemek veya bu durumdan kurtulmak amacıyla yarattıkları bir olgu ve algı yönetimi.

Bu sayede birey, kendisi için sosyal medyada hayal edilen bir gerçeklik yaratıyor ve zamanla bu dünyasız                yapamıyor.

Check-in yapma, durum güncelleme, daha fazla anı ve fotoğraf paylaşmak, en bakımlı haller, photoshop’lu görüntüler, duygusal paylaşımlara karşılık ilgi beklemeler... Birey, bunları aslında olması gereken bir hayat tarzı görüyor ve bunun referans kabul edilmesini istiyor.

Sivil toplum örgütlerinde her gün insanlık için çaba sarf ediyormuş gibi göstermeci ve nispet yaparcasına fotoğraf paylaşımı, lüks otomobiller, evler, yatlar ve ‘çılgın partiler’den görüntüler; bu gösteriş, ispatlama, kontrol bende vurgusu, ‘desinler’i yaşama ve nispet çabalarının hepsi birer nispetizm eylemi.

Popüler yerlerde ‘anı yaşamaya çalışmak’ ve bunu nispet olarak paylaşmak.

Sosyal medyada istenen karşılığın (takipçi, beğeni vs) alınamamasının getirdiği ‘Acaba kabul edilmeyen bir yaşam mı sürüyorum?’ yargısı, paylaşılanlara yapılan olumsuz yorumlar bireyde gerilim ve strese neden oluyor.”

GÜNÜN SÖZÜ

Mutluluğu sende bulan senindir, ötesi misafir. (Mevlana) 

 

SİNA KOLOĞLU

REYTİNGİ YÜZDE BEŞ ALAN SEVİNİYOR

Şevkat Yerimdar’, total izleyici cephesinde bir numara. 7-13 Ağustos arasında ortalama izlenme oranlarına göre durum bu şekilde. İlk beş sıralaması ise şöyle: 1. ‘Şevkat Yerimdar’ (yüzde 7.01), 2. ‘Kalp Atışı’ (yüzde 6.20),

3. ‘Ateşböceği’ (yüzde 5.69),

4. ‘Dolunay’ (yüzde 5.49)

5. ‘Kanatsız Kuşlar’ (yüzde 4.67). Yaz dönemi için bu ortalamalar fena değil. ‘Şevkat Yerimdar’ ve ‘Kalp Atışı’ bizim standartlarda ‘kendini kurtarıp, rahat giden diziler’ sınıfına atlamış görülüyor. Diğer üç dizi ise, ‘kendini kurtarır’ sınırını biraz aşmış gibi duruyor. Bu sıralamanın altında yer alan ‘Rüya’ (yüzde 4.32), ‘Çocuklar Duymasın’ (yüzde 4.20), ‘Meryem’ (yüzde 4.17), ‘Deli Gönül’ (yüzde 3.90) ve ‘İki Yalancı’ ise (yüzde 3.41) ‘tırmalayan diziler’ olarak sayılabilir.

Bunların hepsi ilk üç sırayı alan diziler. Bakalım yeni sezonda ortalama yükselecek mi? İzleyicinin görmek istediği oyuncu kadrosu yine sahalara dönünce, tabii ki bir kıpırdanma olacak. Bilinmeli ki, artık çift haneli izlenme oranı çok az diziye nasip olacaktır.

Bu kadar fark mı olur?

Yaz döneminde çarpıcı bir örneği yaşadık. Bu, sezonda bugünkü standartlara göre ulaşılması güç oranları yakalayan ‘Diriliş Ertuğrul’un tekrarlarıyla ilgili. Dizi, finali AB’de yüzde 11.10 ve yüzde 30’luk muhteşem bir share ile kapatmış. Total’de ise yüzde 9.60 ve yüzde 25.72 share almış. Yani o an televizyonu açık olan 100 kişiden 30’u diziyi izlemiş. Son tekrar rakamlarına baktım. Dizi yayınlanırken televizyonu açık olan 100 kişiden ortalama dört kişi takip etmiş. Ortalama izlenme oranı her iki kategoride yüzde 0.85 civarı. Herhangi bir diziden bahsetmiyoruz. Sezonun bir numarasının tekrar bölümlerinden bahsediyoruz. Bu kadar fark olur mu?

TRT Spor bu duruma yansın!

Ev ahalisiyle Galatasaray-Kayseri maçını izledik. Karşılaşmadan ve sonuçtan Cimbomlu olarak keyif aldık. Ama başka bir faktör daha vardı: Maçın anlatımı. Ses tonu, vurgulamaları ve su gibi kayan anlatımıyla Yalçın Çetin. ‘TRT Spor’da görev yapan Çetin, spor servisinden kendi isteğiyle ayrıldığını açıkladı’ haberleri çıkmıştı. Spiker, spor servisinden ayrıldığını ve bundan sonra TRT Radyo’da görev yapacağını duyurmuştu. “TRT’ye minnettarım” diyerek beIN Sports’a transfer oldu. Kulağıma, kurumdan üzülerek ayrıldığı yönünde cümleler geldi. Neden TRT Spor spikerliğinden ayrılmış ve radyoya geçmişti? Takvimindeki maç listesi kabarık olan TRT Spor, bu duruma biraz üzülmeli!

 

MESUT YAR-POSTA

İŞİMİZ GÜCÜMÜZ KEŞKE!

Keşke Ezgi Sertel, “Artık İstanbul’da bir iş yapmak istiyorum” diye diretmese...

Keşke Selçuk Yöntem, “Kim Milyoner Olmak İster?” isimli yarışmayı hatırlatan bir formatta ısrar etmese...

Keşke Erkan Petekkaya’nın yeni dizisi için ağzı olan konuşmasa da bizzat Erkan çıkıp iki kelam etse...

Keşke bir süre öncesine kadar ekrana döneceği konuşulan “Behzat Ç.” hakkında varsa yayıncı kanaldan minik de olsa bir açıklama yapılsa...

Keşke “Talk şov devri kapandı” diyen ağızlara bir TV yöneticisi çıkıp da faraşla vursa. Keşke...

DİKKAT EREDEK DEVAM

Esra Erol (atv) önceki gün bu yıl da izdivaç programı yapacağını açıkladı. Show TV iddia edildiği gibi Seda Sayan’ın başka bir formata dönüşeceğini dün ilk ağızdan yalanladı...

Star TV’nin yeni sezon akışında Zuhal Topal aynı formatıyla görünüyor. Flash TV’de de bu konuda değişik bir adım görünmüyor...

Bu da demektir ki herkes bildiği yolda yürümeye devam ediyor. Ama konuştuğum tüm yöneticilerde ortak bir lisan var: “Çok daha dikkatli olacağız”. Net!

KİM TAKAR FİZİĞİ?

Oyuncu ve sunucu İlker Ayrık geçen gün okuduğum röportajında lafı “kadın komedyen olmadığına” getiriyor ve gerekçelerinden birini de “kadın fiziki görünümüne öncelik verdiği için işin odağı kayıyor” minvalinde açıklıyor. İlker’e katılmıyorum.

Katılsam başta Demet Akbağ, Yasemin Yalçın, Gülse Birsel, Binnur Kaya, Gupse Özay, Hasibe Eren ve burada saymakla bitiremeyeceğim bir sürü ustaya ayıp etmiş olurum...

Hepsi makyajına, rujuna, fönüne filan bakmayıp hem sahnede hem ekranda yüzümüzde güller açtırıyor. Kim takar fiziği?

NEREDEN YAYIN YAPIYOR?

Gel Barışalım (Kanal D) isimli program yayından kaldırıldı diyen medya sitelerine küçük bir sorum var; “3 gündür benim izlediğim program bir başka evrende mi yayınlanıyor?” TV izlemeden TV eleştirebilmek de cesaret işi. Ama neyin cesareti, yanıtı siz verin!

HERKES EKMEĞİNİ YESİN

TV8, “Gerçeğin Peşinde” isimli programda ısrar ederek gerçek bir fenomen yarattı. “Müge Anlı (atv) gelince bu türden programların esamesi okunmaz” diyenlere Serap (Ezgü) Paköz’ün yanıtı her gün artan reytingleriyle geliyor...

Kabul etmek lazım ki Müge alanının bir numarası. Ama Serap da bu işlerde ömrünü harcamış. Kimsenin kimseyi yemesine gerek yok. Bırakın herkes ekmeğini yesin!

EKRANDA ANAERKİLİZ

Müge Anlı, Seda Sayan, Zuhal Topal, Esra Erol, Zahide Yetiş, Asuman Dabak, Seda Akgül, Serap (Ezgü) Paköz, Hande Ataizi, Açelya Akkoyunlu, Nursel Ergin, Esra Harmanda, Ece Erken, Derya Baykal, Evrim Akın, Lerzan Mutlu, Pelin Karahan...

Hepsi TV dünyasında şu an aklıma gelen kuşak sahibi kadınlar. Ve doğrusunu söylemek gerekirse her biri kendi alanında zirvede...

Ve de biraz matematikten anlıyorsanız mevcut yayın saatlerinin yüzde 50’sinden fazlası kadın sunucuların elinde...

Anaerkil bir TV evrenimiz var vesselam ve ekrandaki erkek kabalığından bıkmış biri olarak ben bundan hiç şikayetçi değilim!

 

OYA DOĞAN-Posta

RTÜK CEZASINA SIRTLA ENGEL

Romantik komedi dizilerinin en önemli sorusu aşkın ne zaman başlayacağıdır. İkili arasında yakınlaşma olur, doruğa çıkar, tam öpüşeceklerken telefon çalar, kapıdan birisi girer ama mutlaka bir şey olur. Minimum 13 bölüm böyle devam eder. O nedenle salı akşamı 7’nci bölümü yayınlanan ve #askbaslar etiketiyle yayına giren Dolunay dizisini yine son dakika bir şey olacak ve aşk başlamayacak diye izledim. Bütün bölüm boyunca da senaryo izleyiciyi bu beklentiye sokup son anda topu dışarıya attı. Fakat Ferit Nazlı’dan hoşlandığını Buse’ye itiraf etti. Çabuk çözüldüğünü itiraf etmeliyim. Ben daha uzun süre aşktan kaçmasını beklerdim. Bölüm finalinde de Nazlı ve Ferit öpüştüler. Bu da ne yalan söyleyeyim hiç beklemediğim bir hamleydi. Öpüşecekler gibi bitmesini ve yeni bölümde Deniz’in içeriye girmesiyle başlamasını beklerdim. Yani yine tam öpüşecekken birisi gelecekti. Ancak öyle olmadı ve bir romantik komedi için senaryo izleyiciye ters köşe yaptı. Ancak herhalde Türk televizyon tarihinin en kötü öpüşmesini izledik. Çünkü bu öpüşmede izlediğimiz şey Ferit’in yani Can Yaman’ın sırtıydı. Yüksek ihtimal RTÜK cezası nedeniyle kanal ve yapımcı çekilen öpüşme sahnesini böyle kullanmaya karar vermişti. Çünkü daha önce Can Yaman’ın rol aldığı İnadına Aşk dizisinde öpüşme sahnesi RTÜK’ten ceza almıştı. Ama bu kez 5 saniye göstererek bu işi çözebilirlerdi. Orada RTÜK’ün sunduğu sorun bu sahnenin sürekli tekrarlarla uzun süre gösterilmesiydi. O nedenle Dolunay’da öpüşmeye sırtta çözüm bulmuşlar. Biz öpüşmeden ziyade Can Yaman’ın sırtını izledik. Keşke öpüşmeyi yakın plan göstermeyip geniş açıda gösterip kesselerdi. Sıfır estetik bir sahneyle bölüm finali yaptılar. Böylece RTÜK cezasına sırtla engel oldular.

AMIGOS: Meksika Hazinesi açılmayı bekliyor

Yazın sinemaya gitmek, en iyi sıcaktan kaçış yöntemidir. 11 Ağustos Cuma günü yani doğum günümde vizyona bir film girdi. AMIGOS: Meksika Hazinesi. 3 yıl Meksika’da yaşayan A. Çağatay Özkan’ın yazıp yönettiği filmde; hiç tanımadığımız sinema ve tiyatro oyuncuları yer alıyor. Benim için işi cazip kılan da bu! İnandırıcılığı artırıyorlar. Bülent Altıntoprak, Nami Esatgil, Hamit Demir, Mehmet Estoğlu, Kağan Öztop, Aykut Altın, Suat İnal, Kadir Gültekin ve Duygu Sökmen bu filmde sadece oyuncu değil, filme her şeyini adamış kişiler... Onlara nerede ihtiyaç olursa orada yer almışlar. Film Aydın Söke’de Piriene, Doğanbey Köyü, Karina, TAYEM’de çekilmiş. Gelelim konusuna; Kaptan Cevdet’in başında olduğu AMIGOS, günlük hayatlarını boş işlerle geçiren ve zaman zaman bölgenin mafya babası Hamza’nın verdiği işlerle uğraşan dört tembel kafadardan oluşan bir çetedir. Kaptan, tesadüfen öğrendiği Meksika hazinesinin peşine düşer. Ama hazinenin peşinde başkaları da vardır ve bir anda kendilerini Zigsonya köyünden Meksika’ya uzanacak bir maceranın içinde bulurlar. Meksika üzerine yapılan ilk fantastik komedi olan filmde; çılgın bir köy ve şefiyle tanışacaksınız. Kaptan Jack Sparrow’a, Yeşilçam’ın Kaptan Cevdet ile verdiği cevabı duyacaksınız. En basit soygun planının nasıl karmaşıklaştığına şahit olacaksınız. Eksikleri var mı? Tabii ki var. Ama iyi vakit geçirmenize sebep oluyor. Filmin devamı Meksika’da çekilecekmiş.

 

MEVLÜT TEZEL

LUCESCU TÜRKİYE’DE DURMASIN

Lucescu'nun "İzlediğim maçlarda dört Türk oyuncu yok" açıklaması önemliydi ama fazla tartışılmadı. Peki, ilk hafta oynanan dokuz süper lig maçında, hangi takımda kaç yerli, kaç yabancı oyuncu oynadı? İşte bazı çarpıcı örnekler:

Başakşehir: 2 Türk-9 yabancı, Bursaspor: 3 Türk-8 yabancı, Alanyaspor:

2 Türk-9 yabancı, Kasımpaşa: 3 Türk-8 yabancı, Göztepe: 1 Türk-10 yabancı, Fenerbahçe:

4 Türk-7 yabancı, Yeni Malatyaspor: 4 Türk-7 yabancı, Konyaspor: 4 Türk-7 yabancı, Beşiktaş: 3 Türk-8 yabancı, Antalyaspor: 2 Türk-9 yabancı, Galatasaray: 2 Türk-9 yabancı).

Toplamda ise ilk hafta forma giyen Türk futbolcu sayısı 61, yabancı futbolcu 137. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bile yerli oyuncuların Süper Lig'de az şans bulmasından yakındı ama değişen bir şey yok. Acaba bu konuda Erdoğan'a, "Avrupa'da da yabancı sınırlaması yok. 14 yabancı, rekabeti artıracak ve daha kaliteli Türk futbolcular yetişecek.

Takımlar, vasat yerli oyunculara yüksek paralar ödemek zorunda kalmayacak.

Türk oyuncuların Avrupa'ya açılma oranı artacak" mı deniyor?

AFRİKA LİGİ OLDUK

Olması gereken de bu ama burası Türkiye! Normalde Anadolu takımlarının genç yerli oyuncu yetiştirip satarak futbol çarkını döndürmesi gerekiyor ama Göztepe'nin ilk 11'inde bir, Alanyaspor'da iki, Antalyaspor'da iki Türk futbolcu oynatılıyor.

Takımlarımız 8-9 yaşından başlayarak futbolcu yetiştirecek vizyona ve sabra sahip değil. Yabancı futbolcu hayranlığı çok fazla, medya da çok okunmak için sürekli yabancı transfer haberlerini gazlıyor.

En önemlisi;

Türkiye'de kulüp yöneticiliği, takımların kasasını boşaltmak için yapılıyor.

Menajer ve futbolcunun transfer edileceği takımla anlaşılarak yabancı oyuncu fiyatları yüksek gösteriliyor, kasadan çıkan para paylaşılıyor. Sonra kulüpler borç batağına saplanıyor, yöneticiler ağlıyor, yardım istiyor.

Devlet kurumlarından alınan sponsor desteği ve vergi kıyaklarıyla futbolumuz ayakta durmaya çalışıyor. Aslında bu bozuk düzeni vatandaş kendi cebinden finanse ediyor. Sonra da izlerken gurur duyacağı, mutlu olacağı A Milli Futbol Takımı;

Avrupa Şampiyonası ve Dünya Kupası'na katılamıyor, katılırsa da gruptan çıkamıyor.

Kendimizi kandırmayalım;

Süper Lig'deki 14 yabancı sayısı aşağıya çekilmeli. 14 yabancıyı savunan ya saftır ya da futboldaki bozuk düzene hizmet etmektedir.

Süper Lig, siyahi genç futbolcuların yetiştirildiği Afrika ligi oldu. Lucescu, kadrosunu gurbetçilerden kurmak zorunda. Türkiye'den ilk 11'de oynatacağı oyuncu beşi geçmez.

Lucescu'ya tavsiyem; Türkiye'de hiç vakit harcamasın, ofisini acilen Avrupa'ya taşısın.

Metro 01.00’e kadar çalışsın

Şehir Hatları, yolcularından gelen talep üzerine artan yoğunluğu da dikkate alarak Kadıköy'den Eminönü ve Karaköy hatlarında ilave seferler düzenleyecek. Saat 21.00'e kadar yapılan tarifeli seferler söz konusu hatlarda saat 01.00'e kadar uzatıldı.

Buna göre en son seferler;

Eminönü'nden 00.50'de, Kadıköy'den 01.00'de yapılacak. Eminönü'nden kalkan seferler önce Karaköy'e uğrayarak seferlerini Kadıköy'de sonlandıracaklar.

Geç alınmış doğru bir karar.

Aslında bu uygulama her yıl tüm yaz sezonu boyunca uygulanmalı. Böylece hem müşterisini teknelere kaptıran Şehir Hatları kazançlı çıkar, hem de İstanbullular.

Aynı güzelliği İstanbul Büyük Şehir Belediyesi'nden de bekliyoruz. Metro hiç olmazsa yazları gece 01.00'e kadar uzatılsa. Sokağa çıkıp para harcayan insanların sayısı artar. Turistleri en çok cezbeden şeyin İstanbul'un 24 saat yaşayan bir şehir olması da unutulmamalı!

Almanya'nın Fürth kentinde Türkler'in düzenleyeceği bir etkinlikte Osmanlı bayrağının taşınması ve Mehter Marşı'nın çalınması yasaklandı.

Türkler, karara tepki gösterdi...

Almanya'da PKK sempatizanlarının propaganda yapması, çadır kurması, PKK bayrağı taşıması serbest ama Osmanlı bayrağı, Mehter Marşı yasak! Şaşırdık mı? Elbette hayır.

Bu yasakların nedeni; Alman siyasetçilerinin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Türkiye'ye olan öfkesi. İstediklerini bir türlü yaptıramıyorlar.

FETÖ ve PKK'ya kucak açan Almanya, kendi ekonomisini döndüren milyonlarca Türkü üzdüğünün farkında değil mi? Terör örgütlerini desteklerken Mehter Marşı'nı yasaklamanın kutuplaşmayı artırdığını görmüyorlar mı?

Salih’in işi zor

Salih, Saime ile evlenmiş, düğün arabasına 'Elveda İddaa' yazmış; çok güldüm.

Salih anca evlenince iddaa'yı bırakabiliyorsa işi zor. Bu zamanda evlenip aile geçindirmek zor. Saime 'Doğalgaz kesilecek, faturayı öde', 'Çocuklara okul kıyafeti alınacak, servise para verilecek' derse, Salih'in İddaa'ya dönme ihtimali yüksek.

Benim oranlarım şöyle: Salih takıları bozdurur, İddaa'ya döner: 1.50, sadece Saime ile devam eder: 4.00

Son Güncelleme: 3.05.2020 15:14:13
ETİKETLERtv yazarları