UÇANKUŞ İHBAR HATTI: Whatsapp Telefon: 0 532 472 88 88 E-Posta: haber@ucankus.net Haber Merkezi: 0212 283 54 54

CAN TANRIYAR’IN EŞİ-BENZERİ GÖRÜLMEMİŞ İTİRAFLARDA BULUNDUĞU “YAKARIM CANINI” İSİMLİ KİTABI BİR GÜNDE BÜYÜK YANKI UYANDIRDI!..

CAN TANRIYAR’IN EŞİ-BENZERİ GÖRÜLMEMİŞ İTİRAFLARDA BULUNDUĞU “YAKARIM CANINI” İSİMLİ KİTABI BİR GÜNDE BÜYÜK YANKI UYANDIRDI!..

CAN TANRIYAR’IN EŞİ-BENZERİ GÖRÜLMEMİŞ İTİRAFLARDA BULUNDUĞU “YAKARIM CANINI” İSİMLİ KİTABI BİR GÜNDE BÜYÜK YANKI UYANDIRDI!..

Maddiyat ne kadar iyi olursa olsun maneviyatın çok daha önemli olduğunu ispatlıyor bu kitap…

Bir hata ve pişmanlıkta zirveye varılınca vicdan duygusunu insanı nasıl harap ettiğini anlatıyor bu kitap… Gerçek aşka ve sevgiye verilmesi gereken değeri anlatıyor bu kitap… Bir vasiyeti yerine getirmemenin bir insanı nasıl perişan edebileceğini anlatıyor bu kitap.

Aldatmayı sadece çapkınlık gören erkeklerin finalde yaşadıklarını anlatıyor bu kitap.

Aile düzeninin ne kadar önemli olduğuna öyle bir vurgu yapıyor ki bu kitap, dünyanın fani dünya olduğunu gözümüzün içine sokuyor bu kitap ve tek kurtuluşu; Allah’a sığınmak, tövbe etmek ve af dilemekte bulan bir adamın hem kendi hikayesini hem de tüm toplumla özdeşleştirdiği olayları anlatıyor bu kitap. Kısacası kadınların büyük ilgiyle okuyacağı, erkeklerin ise ders alacağı bir kitap “Yakarım Canını”…

İşte bugünkü Günaydın’ın haberi: 

“BENİ REZİL EDECEK MEKTUPLARI KİTAP YAPTIM”  

Televizyoncu Can Tanrıyar, 2004 yılında kanserden ölen eşi Şafak Tanrıyar'ın kendisine yazdığı mektupları 'Yakarım Canını' isimli kitapta topladı. Kitapta; Tanrıyar'ın 15 yıl evli kaldığı ve iki oğlunun annesi olan Şafak Tanrıyar'ın eşine nefret kustuğu mektuplar ve günlük yazıları yer alıyor.

Evliliği sırasında yaşadığı yasak ilişkilerle ilgili öz eleştiri yapan Can Tanrıyar, kitabını şöyle tanımlıyor: "Bu kitap, eşi görülmemiş bir kendi kendini yargılama vakasıdır. Bir insanın kendisine yazılmış çok ağır mektupları yayınlaması ve kendisini rezil edebilecek günlükleri bir kitapta yazabilmesi için ya delirmiş olması ya da..." Eşinin üzüntüsünden kanser olup vefat ettiğini dile getiren Tanrıyar, onun vasiyetini yerine getirerek bu kitabı yazmış. İşte kitapta yer alan ve Şafak Tanrıyar'ın kaleme aldığı mektuplardan en dikkat çekici bölümler:

 Ellerimi tutup gözlerime bakmayı eksik ettin. O kadınlara sarıldığın gibi sarılmayı eksik ettin. Kafamı yukarı dikip 'Ben Can Tanrıyar'ın eşiyim' demeyi eksik ettin. Çocuklarıma babayı eksik ettin be!

 Bu sana son yazışım olacak. Hayatıma çok şey kattın. Düşmanımı öğrendim. Yaşadıklarımı bir kalemde silip atmayı öğrendim. Nefreti öğrendim, acımasızlığı... Terbiyesizliği öğrendim. Binlerce kere teşekkürler.

 Senden tiksinmek bile sana verilmiş, lütfedilmiş bir duygudur. Aileni bulmuşsun, keyfini çıkar. Maalesef çok ucuz bir evlilik, çok ucuz kadınların iki dudağının arasında yıkıldı... 

İşte Hürriyet gazetesinin en önemli röportajcılarından Hakan Gence’nin Can Tanrıyar ile yaptığı röportaj: 

BU SÖYLEŞİYİ OKUYUP CAN TANRIYAR’A SAYDIRMAK İSTERSENİZ:

yakarimcanini@gmail.com

Bu hafta sonu bütün radyolarda Ajda Pekkan’dan bir şarkı dinleyeceksiniz: ‘Yakarım Canını’. Bu söyleşi, işte o şarkının hikâyesini anlatıyor. Bir magazin kralının kendiyle hesaplaşmasını. Can Tanrıyar’ın 15 yıl boyunca aldattığı, boşandıktan sonra da kanserden ölen eşi için duyduğu vicdan azabını. Bu azaptan kurtulmak için eşinin mektuplarına cevaplar yazdığı bir kitap çıkardı ve Ajda’nın seslendirdiği bu şarkıyı yazdı. Bütün bunlara kızanlar için de bir ‘sövme hattı’ açtı.

Şöhret, magazin, renkli dünyalar... Hiçbir şey göründüğü gibi değil galiba?
Karşındaki, renkli hayatların en acımasız tablosu!

Dibe mi vurdunuz?
Maddi değil ama manevi. Kendime ‘damdan düşen adam’ diyorum. Vicdan azabı kadar kötü şey olmadığını öğrendim.

Eşiniz, onu aldattığınızı fark edip kitaptaki mektupları size yazdığında bu azabı duymamışsınız ama...
Okumuyordum ki. Yüzleşemiyordum! Kafamı sanal gecelere gömmüştüm.

O adama şimdi bakınca ne hissediyorsunuz?
İğreniyorum.

Kitabı yazmaya nasıl karar verdiniz?
Deli gibi rakı içiyordum. Önce içkiyi bıraktım. Allah’a sığınarak kurtulacağımı sandım. Ama huzuru yakalayamadım. Çünkü üzerimde bir vasiyet vardı.

Ne vasiyeti?
Rahmetli eşimin uzun yıllar boyunca bana yazdığı notları, mektupları kitaplaştırmak. Okuyan bana küfredebilir. Ama sadece okuyucuların onda biri hatalarını anlayıp yuvasını kurtarırsa o zaman günahlarımdan arınacağım.

Kendinizi mi aklıyorsunuz?
Asla. Huzura kavuşmak istiyorum.

Rahmetli Şafak Hanım’la nasıl tanışmıştınız?
İkimiz de bir gazetede çalışıyorduk. 15 yıl evli kaldık. Boşandıktan üç yıl sonra akciğer kanserine yakalandı ve kaybettik.

Şafak Hanım’ın ardından mutlu bir evlilik yapmış olsaydınız yine bu kitabı yazar mıydınız?
Evet. Bu vicdan azabı Şafak’ın ölümünden sonra, kucağıma nadir aldığım çocuklarımı boyumu geçmiş şekilde gördükten sonra başladı. Lanetlenmiş gibiydim.

Şafak Hanım’ın ailesi sizi affetti mi?
11 yıl sonra bu kitapla birlikte ilk defa abisiyle görüşebildim.

Eşinizden sonra yaşadığınız birlikteliklerde sadık mıydınız?
Hayır. Hep çoklu ilişkilerim oldu. Ama artık amacım kesinlikle tek eşli olmak. Çünkü insanın ikinci birine ihtiyaç duyması kadar onu ucuzlatan bir şey olamaz.

ÇAPKINLIKLARIMI BANKA SOYGUNU GİBİ PLANLADIM

Neydi bu kadın düşkünlüğünün sebebi?
Çevrem müsaitti. Hiçbir kadını ben aramıyordum. Onlar beni arıyorlardı. Hep tavlanmış bir adamdım. Diyelim 200 kadınla çıktım. Hiçbirini ben seçmedim. Bu da zavallılık. Çapkınlıklarımı da hep banka soygunu gibi planladım.

O nasıl oluyor?
Uzun planlar kuruyordum. Gidecek yerleri seçiyordum, önlemler alıyordum. Bunlardan çok keyif alıyordum.

Kadınlar sizde ne buluyordu?
Menfaat. Bunun hep farkındaydım.

Evliyken birlikte olduğunuz kadınlar gazetelere çıkıp yaşadıklarını anlatıyordu. Hiç aklınıza çocuklarınızın ne hissedeceği gelmiyor muydu?
Asla. Sadece diğer kadınları ve eşimi nasıl idare edeceğimi hesaplıyordum. Onları dört yıl sadece yılda bir-iki defa gördüm. Yıllar içinde büyüyorlar, karakterleri değişiyor. Ve sen onlar hakkında hiçbir şey bilemiyorsun. Anılcan ve Oğulcan şimdi Uçankuş TV’de benim yanımdalar. Ama annelerini terk edişimi unutacaklarını hiç zannetmiyorum.

KİTAPTAKİ MEKTUPLARDAN BİRİ VE CAN TANRIYAR'IN RAHMETLİ EŞİNE CEVABI

“Neyi eksik ettim?” diyorsun ya...
Cevap veriyorum gülüm...
Cevap veriyorum.
Neyi mi eksik ettin?
Çocuklarıma BABAYI
Bana KOCAYI
Yüreklere SEVGİYİ
Aileme ONURU...
Neyi tam yaptın ki gülüm...
Sormana gerek yok
Paranın alamayacaklarını
Eksik ettin gülüm... (ŞAFAK)

"Para... Dünyanın üstüne konumlandığı kavram... Benim de o dönem, ‘verip’ görevimi yaptım sandığım para... Dünya paranın üstüne kurulabilir ama bir ‘aile’ asla... Parayla sadece yaldızlı bir çerçeve, asılacağı şahane bir duvar-ev, say say bitmez, bunları alabilirsiniz. Haklı Şafak, çok haklı... Ben ahkâm kesmiyorum. Maalesef yaşayıp, öğrendiklerim bunlar…"

Son Güncelleme: 3.05.2020 15:14:13