UÇANKUŞ İHBAR HATTI: Whatsapp Telefon: 0 532 472 88 88 E-Posta: haber@ucankus.net Haber Merkezi: 0212 283 54 54

BİR DÖNEMİN FENOMEN DİZİSİ TEKRAR EKRANA MI TAŞINIYOR?

TV yazarları bugünkü köşelerinde yine oldukça önemli ve dikkat çeken konulara değinmişler. İşte sizin için derlediğimiz yazılar…

BİR DÖNEMİN FENOMEN DİZİSİ TEKRAR EKRANA MI TAŞINIYOR?

ALİ EYÜBOĞLU-Milliyet

HÜLYA AVŞAR’LA AYVALIK SOHBETİ

Ayvalık denince birçok insanın aklına, Ayvalık tostu ya da zeytinyağı gelebilir. Bir magazinci olarak Ayvalık denince benim aklıma ilk gelen Hülya Avşar olur.

Çünkü bildim bileli Avşar, yazlarını Ayvalık’ta geçirir. Üstüne üstlük, fiyatı uygun diye tesadüfen seçtiğimiz Cunda Otel, Avşar’ın Sarmısaklı’daki evini Yavuz Bingöl’e sattıktan sonra Ayvalık Çamlık’taki yenisini alana kadar kaldığı arkadaşının oteli çıktı. Sabah mesaj attım Hülya’ya, “Selam dünyalı, ben geldim” diye... Mesajı alır almaz aradı ve beş çayına davet etti.

Eşimle birlikte gittik Avşar’ın Ayvalık’taki evine...

Kızı Zehra ve kız kardeşi Helin Avşar yoktu, ama ablası Leyla, asistanı Serkan vardı.

Üç saat boyunca neler konuştuk neler? Bir kısmı ‘yazılmamak kaydıyla’ olan sohbetimizden yazılacaklar da oldu elbet...

Star TV’deki sohbet programını yeni yayın döneminde de sürdürecek olan Avşar, hayatını ‘Selfie’ adlı bir belgeselde anlattı.

Fragmanını izlediğim ‘Selfie’ için şu kadarını söyleyeyim: Yaptığı her şey ses getiren Avşar, ‘Selfie’yle de gündem oluşturacak.

Çünkü dobralığıyla ünlü Avşar, şöhret yolculuğunu, anneliğini ve de aldatma dahil başından geçen her şeyi bütün açıklığıyla gözler önüne serdi belgeselde...

ENSEST CEZASIZ KALMAMALI

Öylesine çirkin bir konu ki bu, kim bir tarafından tutmaya kalktıysa, kir yapıştı eline... Melis Alphan, Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu’nun hâlâ hangi yöntemle yapıldığını açıklamadığı ‘Türkiye’de ensest oranı yüzde 40’ saptamasını kaynak gösterip bir yazı kaleme aldı. Ardından Ahmet Hakan, yüzde 40 oranı için “Yuh... Üfürük bir rakam” dedi. Türkiye’de her 10 kişiden dördünün ensest ilişki içinde olduğunu yazan Alphan gibi, Ahmet Hakan’ın, ‘gönüllü ensesti ayrı tutmak lazım’ savına da tepki yağdı.

Son olarak siyaset yazarı Murat Yetkin, ‘Utanç verici bir tartışmanın içindeyiz’ başlıklı bir yazıyla dahil oldu konuya, ama o da ‘iş kazası’ yaptı:

“...İkisinin de eşleriyle boşanacaklarını duyurdu”

Doğru değil bu... Çünkü Selçuk Karadayı, Burcu Başoğlu Karadayı’dan boşanmak için dava açtı, ama bu skandalı ‘sevgiyle kucakladığını’ açıklayan Hande Bermek Başoğlu, Murat Başoğlu’na boşanma davası açmadı.

Aksine, bayramda Bodrum’da eşiyle birlikte misafir ağırladı. Oranı ne bilmiyorum, ama ensestin toplumsal bir yara olduğu kesin.

O yüzden TBMM, bu konuda acil bir yasal düzenleme yapmalı, ensest, cezasız kalmamalı...

İBRAHİM TATLISES’İN İLGİNÇ MANİFESTOSU

İbrahim Tatlıses, son günlerde Derya Tuna’yla barıştığı ve yeniden evleneceği şeklindeki haberlere sosyal medyadan cevap verdi:

“Derya Hanım, çocuğumun anasıdır, benim de başımın tacıdır. Bütün çocuklarımın anaları, baş tacımdır. ‘Derya Tuna’yla barıştığı için Murat Dalkılıç’a çağrı yaptı.’  Yaparım, çünkü ben barıştan yanayım. Keşke elimden gelse de tüm dünyadaki kavgaları, savaşları durdurabilsem.

Arakan’da olanlar beni insanlığımdan utandırdı...

Küserim, barışırım, kime ne bundan? Top bizim, saha bizim... İster gol atarım, ister topu taca atarım. Kime ne? Belki hakem penaltı verecek, nereden bileceksiniz?”

Bu açıklama nedeniyle Tatlıses’i alkışlayanlar da oldu, “Yazının sonu olmadı” diye eleştirenler de... Yazdıklarından, ekranlardaki magazinleri kaçırmadığı halde, “Bunların yerine eğitici programlar konsun” diyenler de...

GÜNÜN SÖZÜ

“Kimin yarasına merhem olursan ol, iyileştiği an seni bir kenara atacaktır! Bu hep böyle oldu...”

 

SİNA KOLOĞLU-Milliyet

FOX’TAN UNUTULMAZ FİNAL

'Deli Gönül’ final yapıyor diye duyurdular. Okurlarımdan ‘Böyle finalolur mu?’ şeklinde tepkiler geldi.

O meşhur sonu izledim. Ahmet, silahı doğrultuyor. Mehmet, Fatmanur’un önüne geçiyor. Ahmet, “Belki ölsen bazı şeyler değişir” diyor. Etrafındakiler, “Ahmet yapmaa” diye bağırıyorlar ve silah patlıyor. Kamera dışarıda, villayı görüyoruz. Sonrasında gecenin karanlığında yankılanan silah sesini duyuyoruz. 23.45’dereklamlar giriyor. Saat 00.00’ı gösterdiğindeyine o sahne, “Ahmet yapmaa.” Sonrahemen Reklam. Saat 00.16’ya kadar sürüyor. İzleyici, üçüncü defa “Ahmet yapmaa”yı duyuyor. Ekranda, final yerine 10’uncu bölüm sonu yazıyor. Tekrarıyla beş saati bulan,bir nevi işkence... Eksik olmuş, bir tane daha “Ahmet yapmaa” ekleseydiniz.

Neden bitirildi?

“İzlenme oranını tutturamadı” diyerek onca dizi bitiriliyor. ‘Deli Gönül’, her iki kategoride ilk iki sırada gitmiş. İzlenme oranı, düşük. En yüksek oran, yüzde 3.5’ları ancak buluyor. Dizi, üzerine düşen görevi yapmış. Peki neden bitirildi? Yenisine yer açmak için mi?

Yayıncılık yapılmıyor, dizi izlettiriliyor

Bayram ve sonrasındaki geçiş dönemi bir gerçeği gösteriyor; diziler yoksa, kanallar sudan çıkmış balık.

Her şey dizilere bağlı. Yaratıcılık, yerini ne koyalıma bırakmış. Dizi yoksa film

koyalım. Bir de Yarışma merakı çıktı.

Fakat onun da ömrü uzun sürmeyecek gibi duruyor. Formata bir sunucu

yapıştırıp, stüdyoya seyirci almakla, cast ajanslarının elindeki en değişikyarışmacıyı çıkartmakla olmuyor. Hafiften, yeni sezon dedikleri ürünleri tezgaha dökecekler.

İzleyici cephesini onca yıl alıştırdılar. Televizyon sözünü duyduklarında bildikleri tek şey var, dizi. haber bülteni bitsin, günün dizisine geçelim. Çekirdekleri çitleyerek, yaklaşık dört saat devrilip, yorgun ve bitkin uyku haline geçelim. Bütün hikaye bu. Bir de gündüz kuşağı felaketi başladı. Onu yarın anlatayım.

Gündüz onlara yaradı

Evlilik programları kaldırıldı. Evlilik adına ekranda olan tek iş, ‘Gelin Evi’. Evlendirme programlarının kavgalı günlerinde; sessiz sedasız, olmuş bitmiş evliliklerin hikayelerine dayanarak bugünlere geldi. Çeyiz dedikodularıyla ‘Türk aile yapısını’ ürkütmeden işini sürdürüyor.

 

MESUT YAR-Posta

Behzat Amir dönüyor mu?

Aslında en büyük baskı senarist Emrah Serbes’in üstünde. Sosyal medyada yayınladığı “Behzat Ç.”nin yeni senaryo çalışmalarına dair fotoğraflar ciddi bir kalabalığı heyecanlandırdı...

Bir dönemin fenomen dizisi tekrar ekrana taşınacak mıydı? Bunun yanıtı yaz başında “büyük olasılıkla şifreli bir kanal” olarak dillendiriliyordu...

Ancak sonra ses çıkmadı. Emrah Serbes’in fotoğrafları üzerine yaptığım küçük bir araştırma beni dünya çapında bir adrese çıkardı...

“Behzat Ç.”nin elbette Türkiye odaklı ama dünya pazarına açılan bir internet dizisi olarak deyim yerindeyse hayatımıza girmesine ramak kaldı...

Özet geçersek, Behzat Amirim dönüyor sevgili okur!

BİR TANE VAR

Bölük pörçük girilen yeni sezon işlerinden en çok merak ettiğim “Müge Anlı ile Tatlı Sert”in (atv) nasıl bir dönüş yapacağıydı...

Malum, Müge tatildeyken izdivaç programları kırmızı kart yemiş, birden fazla program içeriği rotayı Müge’nin sularına çevirmişti...

Ama önceki gün ilk programında bir baba kızı buluşturan Müge Anlı reyting listelerine de altın vuruşla giriş yaptı...

Sonuçta ekranda pek çok Müge Anlı formatı var ama gerçekler “sadece bir tane Müge Anlı var” diyor. Hayırlı sezonlar...

ALLAH KOLAYLIK VERSİN...

Balçiçek İlter’in sunduğu “Olay Yeri” (Star TV) isimli programı önceki gün deyim yerindeyse izledik ama duyamadık...

Yayında RTÜK (Radyo ve Televizyon Üst Kurulu) kaygısıyla biçilen sözler çoğunlukla cezai lakırdılar olduğu için mevzunun tamamına hakim olabilmek bir hayli zordu...

İtiraf, tanıklık, zanlı olma potansiyeli filan derken programa katılan konuklar elbette TV lisanını yakalayamadıkları için öfke kontrolleri şimdilik sesleri yayından alınarak sağlandı...

Ama bakın çok net söylüyorum; bu türden yapımlarda kullanılan lisan hemen her programı ip üstündeki cambaza çevirecek...

Çünkü mevcut şartlar altında bu formatlarla ayakta durmak ustalık işi. Neyse tüm meslektaşlara şimdiden “Allah kolaylık versin” diyelim!

AZMİN ELİNDEN KURTULAMAZ

Bayram boyunca takip ettiğim TLC kanalının müptelası oldum dersem yalan olmaz. Kanalda ağırlıklı olarak alternatif sağlık programlarının yayınlanıyor oluşu ama hepsinin de nefes kesen bir aksiyon filmini andırması bu bağımlılığımın ana nedeni oldu...

TLC’de yayınlanan “Ağır Yaşamlar” özellikle dikkat çekmek istediğim bir program. Tüm dünyanın baş belası olan obezite ile savaşın hikayesi...

Çekimleri yıllarca süren ve insanların büyük değişimini aylar bazında ekrana taşıyan programdaki alt mesaj net; azmin elinden bir şey kurtulmaz...

İyiye azmettirici program arayanlara nokta vuruş yapan bu işi kaçırmamalarını içtenlikle öneriyorum...

SİYAH BEYAZ AŞK TUTACAK

Yakında Kanal D ekranında start alacak olan “Siyah Beyaz Aşk” isimli dizinin geçmişi yani ortaya çıkış hikayesi neredeyse üç yılı buluyor...

Etrafında hem kanal hem de oyuncu olarak bir sürü isim dönen dizi sonuç itibarıyla Kanal D’de ekrana gelip İbrahim Çelikkol ile Birce Akalay’ı aynı karede buluşturacak...

Hayata gelişi uzun süren her işe dikkatli yaklaşırım. Çünkü hem işin hem de içinde olan isimlerin beklenti çıtasını yükselttiği açıktır. Ama ne bileyim “Siyah Beyaz Aşk” için içimde ciddi bir sıcaklık var. Belki Beşiktaşlılıktan kaynaklı belki de hikayeyi uzun süredir takip ettiğim için.

İnşallah yanılmam...

HANIMLAR SÖZ SİZDE

Star TV’nin tanıtımını izledim. Salgın haline gelen “selfie” yani özçekim üzerine kurulmuş doğal bir hikayeydi...

Kanalın tüm yüzlerinin sosyal medyada sıklıkla paylaştıkları samimi hallerini filmde gördüm. Ve özellikle müzik ve ritim duygusu hoşuma gitti...

Önem sırasına bakınca bende bir parça da “yakışıklılık” hissi bıraktı. Ağırlıklı olarak “jönlerin üstüne kurulu” bir yakışıklılık. Bilmem siz ne düşündünüz hanımlar?

 

MEVLÜT TEZEL-Sabah

Kutsi’ye haksızlık oldu

Şarkıcı Ferhat Göçer, Sağlık Bakanlığı'na danışman olarak atanmış. Sağlık okur yazarlığını artırma projesinde görevlendirilecek olan Göçer, ayda 5 bin lira alacak.

Göçer'in asıl mesleği doktorluk olduğu için bu haberi normal karşılayabiliriz.

Hatta Göçer'in popülaritesiyle bu proje daha çok gündeme gelecek.

Ünlü sanatçının yeni görevleri; toplantılara katılıp seminerler vermek, tanıtım filmlerinin hazırlanmasına katkıda bulunmak, diyabetten kansere kadar yaygın sağlık konularıyla ilgili halkı bilgilendirmek olarak sıralanıyor.

Ancak Göçer, yoğun sanat kariyeri yüzünden doktorluğu idareten yapıyordu, danışmanlık görevini nasıl yürütecek? Göçer röportajlarında bazen hastaneden konsere yetişmek, trafiğe takılmamak için moto kuryeleri, taksi gibi kullandığını anlatıyordu.

Göçer'in yeni görevi sosyal medyada da tartışma yarattı. En komik yorumu paylaşalım bari: 'Kutsi'ye ('Doktorlar' dizisinde oynamıştı) büyük haksızlık. Ferhat'tan daha çok ameliyata girdi sonuçta.'

Çocuklarımızı kime emanet ediyoruz?

Önceki gün İstanbul Ümraniye'de bir ilkokulun bahçesinde servis şoförleri arasında yaşanan silahlı çatışmadan bahsetmiştim. Skandal büyüdü; çatışmada ölen Cüneyt Elik'in, emniyette kasten adam yaralamadan üç kaydı olduğu ortaya çıktı.

Olayla ilgili aranan dört kişiden birinin 'Çocuğun cinsel istismarı'ndan, diğerinin ise uyuşturucudan poliste kaydı bulunduğu açıklandı.

Biri üç kez adam yaralamış, diğeri uyuşturucudan poliste kaydı var, bir diğeri ise çocuk istismarından sabıkalı.

Bu adamlar, nasıl küçücük çocukları taşıyan okul servislerinde şoför olabiliyorlar?

Okul servislerinde sabıkalı şoförlerin çalıştığı, daha da kötüsü çocuklara cinsel istismarda bulunmuş sapık şoförlerin olduğuna dair geçtiğimiz yıllarda da birçok haber çıktı.

Bir yere çaycı olmak için başvursanız bile sabıka kaydı isteniyor! Küçücük çocukların emanet edildiği servis şoförleri işe alınırken sabıka kaydı sorulmuyor mu? Servis işletmeleri, düşük ücretle adam çalıştıracağız diye neden sabıkalı insanları şoför yapıyorlar?

Neden bu sorun çözülemiyor?

Çocuklarımızı emanet ettiğimiz okul servislerinde yaşanan rezaletler ne zaman bitecek? Sabıkası olan ya da çocuklara cinsel istismarda bulunan insanların, okul servislerinde çalışmasını engelleyecek bir yasa çıkarmak çok mu zor?

Israrcı olun

PayPal, Tesla Motors ve SpaceX'in kurucusu mucit ve girişimcisi, gelecekle ilgili parlak pek çok fikrin öncüsü Elon Musk'ı özellikle gençler çok seviyor.

Yapay zeka teknolojisinin mimarlarından Musk, arada röportajlarında önemli tavsiyelerde bulunuyor. İşte onlardan bazıları:

 "Başarısız olmak da seçeneklerimizden biri.

Başarısız olmadıysanız henüz yeterince yenilikçi değilsiniz."

 "Israrcı olmak çok önemlidir. Birileri sizi işin peşini bırakmaya zorlamadıkça ısrarcı davranmalısınız".

 "Bir şirket kurmaya çalışmak aynı kek yapmak gibidir. Tüm malzemelere gerekli oranda sahip olmanız gerekir."

 "Henry Ford, ilk ucuz ve kullanışlı arabayı yaptığında insanlar 'Atın nesi var ki?' dedi. Buna rağmen Henry büyük bir kumar oynadı ve kazandı."

Gelin dövmek için 13 bin km. uçmak

67 yaşındaki Jasbir Kalsi ve eşi Bhupinder'in; oğulları Devbir'in, eşine 'öğüt ve disiplin' vermesine yardım etmek için Hindistan'ın Pencap bölgesinden Florida'daki Hillsborugh'ya uçmuş. Ve bu yaşlı çift, gelinlerini dövüp bıçakla tehdit etmiş. Zavallı gelin Silky Gaind darp edilmiş ve yara izleriyle dolu bir şekilde polis tarafından kurtarılmış.

Pencap ile Florida'nın arası tam 13 bin kilometre. Üşenmemişler gelin dövmek için 13 bin kilometre yol kat etmişler! Şimdi eş, kayınpeder ve kayınvalide, darp suçundan yargılanıyorlar. Ne manyaklar var bu dünyada! Tam bizim kadın programlarında haftalarca işlenecek bir olay.

33 yaşındayım...

"Türkiye'de çok iyi tesisler var, her türlü imkanınız var. İtalya'da, İspanya'da ülkenizi temsil eden oyuncularınız var ama bazen bir yerde bu iş olmuyor, bir yerde sıkıntı yaşanıyor. Bence bu, biraz çalışma isteğinin eksikliğinden kaynaklanıyor. 33 yaşındayım, yaşça büyük olduğum Türk oyunculardan daha fit durumdayım, demek ki bu işte bir yanlışlık var. Türk oyuncular daha fazla çalışmalı." Başakşehir'in yıldız futbolcusu Emmanuel Adebayor'a ait bu açıklama.

Adebayor da genelde Türk futbolcuların tembel olduğunu çözmüş.

Ama ben yine de Süper Lig'de yabancı transferlere sınırlama getirilmesi taraftarıyım.

Zaten bir yıldır inatla 14 yabancı futbolcu fazla diye yazdım. Futbol kamuoyu resmen kutuplaştı. Kuralın değişmesini isteyen de, istemeyen de çok...

Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) bir değişikliğe gidecek gibi görünüyor. TFF, öyle bir kural değişikliği yapsın ki; ortak bir noktada buluşsun.

Tarık Çamdal, Mehmet Topuz gibi vasat Türk futbolcuların 7-8 milyon Euro'ya transfer edildiği eski günlere dönüş olmasın.

Yerli futbolcuların 'Yerim zaten garanti' deyip yan gelip yatmalarına fırsat tanınmamalı.

Aynı şekilde bu öyle bir değişiklik olmalı ki, bir takımın ilk 11'inde 10 yabancı oynamamalı, özellikle genç yerli futbolcular daha çok forma şansı bulmalı. Yabancı transferlere, milli takımda oynuyor olma şartı getirilmeli!

Son Güncelleme: 3.05.2020 15:14:13
ETİKETLERKÖŞE YAZARLARI