Ali Eyüboğlu-Milliyet
YOUTUBE’A GÖRE EN BEĞENİLENLER
YouTube’un Türkiye müzik listesine baktım, ilginç verilerle karşılaştım. 2014-2017 yılları arasında ‘En Sevilen Sanatçılar’ listesinde bir numarada kim mi var? Tabii ki pop müziğin gerçek kraliçesi Sezen Aksu. Listenin ilk 20 sırasındaki şarkıcılar ve şimdiye kadar kliplerinin toplam görüntülenme rakamları şöyle:
1. Sezen Aksu 1.852.035662
2. Ahmet Kaya 1.763.979.183
3. İbrahim Tatlıses 1.446.293.427
4. Mustafa Ceceli 1.285.254.277
5. Demet Akalın 1.268.926.344
6. Müslüm Gürses 1.253.779.047
7. Gülşen 1.123.405.650
8. Ferdi Tayfur 953.623.095
9. Hande Yener 831.805.875
10. Yıldız Tilbe 814.805.875
11. İrem Derici 807.300.920
12. Barış Manço 788.228.917
13. Tarkan 724.141.906
14. Sagopa Kajmer 645.580.125
15. Koray Avcı 539.603.369
16. Ebru Gündeş 504.729.154
17. Sıla 496.929.328
18. Hadise 453.848.352
19. Orhan Gencebay 453.275.224
20. Buray 441.598.764
Listede bu sanatçıların hangi şarkılarının ne kadar görüntülendiğine, bu tıklanmaların hangi illerden, hatta hangi ülkelerden yapıldığına dair ayrıntılar da var...
ALMANLARIN TOP 10 LİSTESİ’NDEKİ TÜRK
YouTube’un Almanya listesinde ilginç bir veri çıktı karşıma. Almanya’nın Top 10 listesinde tek Türk var; o da İbrahim Tatlıses... Vurulduktan sonra yeni bir albüm çıkarmayan Tatlıses, listenin alt sıralarında değil üstelik, zirvesinde...
İşte Almanya’nın ‘En Sevilen Sanatçılar’ listesi:
1. Ed Sheeran 442.457.738
2. Linkin Park 337.817.655
3. İbrahim Tatlıses 290.492.579
4. Two Steps Form Hell 277.651.761
5. Taylor Swift 218.741.248
6. Wiz Khalifa 214.154.165
7. Fairuz 205.694.114
8. Hans Zimmer 190.372.134
9. Major Lazer 184.471.538
10. Jason Derulo 182.297.896
İbrahim Tatlıses’in Almanya’da sadece Top 10’dakileri değil; Top 20’ye giren Justin Bieber, Coldplay, PSY, Rihanna, Metallica, Eminem ve Katy Perry gibi dünya starlarını bile geride bırakması, alkışlanacak bir başarı...
TÜRKLERİN GANGNAM STYLE HAYRANLIĞI
Türkiye’de YouTube’dan en çok izlenen müzik videoları listesinden çarpıcı bir örnek daha vermek istiyorum. Güney Koreli şarkıcı PSY’nin ‘Gangnam Style’ şarkısı malum, birkaç ay öncesine kadar YouTube’da en çok izlenen video’ydu. ABD’li rapçi Wiz Khalifa, ‘See You Again’ videosuyla ‘Gangnam Style’ın rekorunu elinden aldı. Tüm dünyada 2.9 milyar kez izlenen ‘Gangnam Style’ın Türkiye tıklanması yerli müzik starlarımızın çoğunu geride bıraktı. Klip, şu ana kadar Türkiye’de 265 milyon izlenmeye ulaştı.
İŞ ADAMI ALİ AĞAOĞLU’NU HABERTÜRK TV YAZAR YAPTI!
Vatan’ın ekonomi yazarı Ali Ağaoğlu’yla iş adamı Ali Ağaoğlu’nun isim benzerliğini karıştıran çok olmuştur. Bunu habercilerin yapması komik. Pazartesi sabahı Habertürk TV’deki ‘Gün Başlıyor’ programında sunucu, gazete manşetlerinden sonra köşe yazarlarından alıntılara geçti. Sunucu, Vatan yazarı Ali Ağaoğlu’nun ‘Irma kasırgası doları vurup euro’ya yarar mı?’ başlıklı yazısını okurken, ekranda yazar olarak iş adamı Ali Ağaoğlu’nun fotoğrafı vardı.
GÜNÜN SÖZÜ
Her kalp, kendi içindeki çiçeğin kokusunu verir. (Abdulkadir Geylani)
SİNA KOLOĞLU-Milliyet
‘FATİH’ DİZİSİ BİR YIL BEKLEMELİ Mİ?
"Acaba ‘Fatih’ dizisi için bu sezon erken mi?” diye düşünmeye başlamıştım. Bir ‘Fatih’ dizisi tecrübemiz mevcut (!) Kenan İmirzalıoğlu, marka bir isim. ‘Fatih’in ‘dünya çapında bir tarihi dizi’ kategorisinden listeye girmesi şart. Askeri başarısının yanı sıra düşünceleri, kişiliğiyle tarihteki farklılığı nasıl ekrana gelecek? Hangi ‘pencereden’ verilecek? Ve tabii tüm bunların dışında, bir Fatih portresinde Kenan İmirzalıoğlu imzası olacak. Bir haber, yukarıdaki sorumu yazıya dökmeme neden oldu. Dizinin aralıkta ekrana geleceği yazılmış. ‘İşte Kenan İmirzalıoğlu’nun Planı’ diye bir haber, Pazar Postası’nda yer aldı. Haberden anladığım, İmirzalıoğlu çalışmalara başlamış. Bu sektörün deneyimli bir ismiyle konuyu konuştuk. “Ön hazırlıklar 1.5 yıl öncesinden başlamışsa, tamam buna lafım yok. Yapıma hazırlık için gereken zaman tanınmış diyebiliriz” dedi.
İmirzalıoğlu, ‘Cingöz Recai’ gibi kendi başına önemli bir karakteri canlandırdığı filmini ağustosta tamamladı. Bir süre dinlendi, şimdi ‘çalışmaya başladı’ haberleri çıkıyor. ‘Fatih’, ‘Cingöz Recai’ gibi bir filmin ardından ekrana gelecek ‘sezonun en iddialı dizisi’nin ötesinde bir yapım ya da öyle olmalı. ‘Fatih’ bu sezon değil, ekibin bir yıl daha çalışıp, piyasaya sunması gereken bir diziydi diye düşünüyorum. Umarım yanılırım. Açık kapı, Kenan İmirzalıoğlu markasının, ciddi karşılığı vardır. Disiplini ve ciddiyeti konusunda şüphem yok. Ama bazen bir proje, oyuncunun da ötesine geçebilir.
BÖYLE SERÜVENLER ÇOK ASLINDA
TRT Haber’de ‘Kitaphane’ programında Afife Teyze vardı. İlkokul mezunu, 60 yaşında, Kayseri’nin Yahyalı ilçesinde bir çiftçi. Kitaplarla serüvenini, “Dünya görüşüm değişti, daha anlayışlı ve hoşgörülü oldum” diyerek anlattı. Okula gitmesine karşı çıkmışlar ama o okumaktan vazgeçmemiş. “Yakup Kadri hoşuma gider, Halide Edib, Sabahattin Ali ve Fakir Baykurt...” diyerek isimleri sayıyordu. Son zamanlarda Dostoyevski ve Albert Camus okudukları arasındaymış. “Şu sıralar ‘Afrikalı Leo’ kitabını okuyorum, yazarı Amin Maalouf” diyor Afife Teyze. Kitaptan önce yazarının hayatını okuyor; “Yazarken ruh hali neymiş, onu merak ediyorum. Yazarları çok seviyorum ama hiçbiriyle tanışamadım” diye ekliyor. Aslında Afife Teyzeler parmakla gösterilmeyecek kadar çok.
MESUT YAR-Posta
Teksoy zaman tünelinde
Haberi Sina Koloğlu verdi. Biz de tamamlayalım. Evet Sadettin Teksoy ekrana dönüyor. Özel kanalların ilk açıldığı yıllardan itibaren fenomen olan araştırmacı gazeteci Sadettin Teksoy yıllar önce televizyon defterini kapamıştı...
Elinde inanılmaz bir arşiv olan Sadettin Teksoy, memleketin yakın gizem tarihi konusunda uzman isimlerden biri olarak biliniyor. Şimdi o arşivle birlikte zaman tüneline girerek gizemlerin detaylarını izleyenleriyle paylaşacak...
Sadettin Teksoy, iki yıl kadar önce çektiği bir reklam filmiyle internette milyonlarca beğenir alarak genç kuşakla da tanışmıştı...
İşte o kuşak Sadettin Teksoy’u ekranda ilk kez keşfetmiş olacak. Ve iddia ediyorum, bu yılın en çok konuşulan işlerinden biri daha teve2 imzasını taşıyacak. Rüzgarın bol olsun Sadettin ağabey!
KUŞAKLAR TAMAMLANIYOR
Bu dertlere derman olma hikayesi başlamadan önce Beyaz TV’nin başarılı sunucularından Nur Viral “Hayatta Her Şey Var” diyerek ortamlara derman dağıtıyordu...
Nur Viral’i dün itibarıyla yine aynı ekranda aynı programla izledik. Bana göre kadın kuşaklarının temiz kalmış işlerinden birini ortaya çıkarıyor...
“Diş yokken damak vardı” diyerek hakkını verelim ve Nur kardeşimize başarılı bir sezon dileyelim...
Bunun yanı sıra bir ara transfer olacağı konuşulan sevgili Zahide Yetiş de yıllardır yuva olarak gördüğü Show TV’de yine hayatımıza yetişmek için dün itibarıyla koşuya başladı. Nefesi bol olsun!
Savaşçı bariyere çarptı
Pazar gecesine hızlı bir giriş yapan FOX’un iddialı dizisi “Savaşçı” resmen “Çocuklar Duymasın” (Kanal D) bariyerine çarptı...
Geçtiğimiz sezonun iddia taşımayan günlerinden olan pazara hareket getiren “Savaşçı”, yaz boyu tatbikat yapmış bir rakip bulunca ilk bölüm bir miktar afalladı...
Geceyi toplam izleyici grubunda birinci bitirse de AB izleyici grubu yine “Çocuklar Duymasın”ı tercih etti. Bu da demektir ki pazar geceleri de artık minik bir savaş meydanıdır!
NARCOS'UN SELAMI VAR
Netflix bir internet izleme platformu. Türkiye pazarına iddialı bir giriş yaptı ve eçtiğimiz yıl ektiği yerli tohumları bu yıl biçmeye hazırlanıyor...
Şu kadarını söyleyeyim, Türkiye’nin en sükseli işlerinden biri yeni bölümleriyle o ekranda olacak diye biliyorum...
Bu arada bünyesindeki Narcos dizisiyle dünyayı ekseninden oynatan Netflix, önceki gün İstanbul Boğazı’ndan geçen bir kuru yük gemisine pankart asarak Narcos’un selamını memlekete getirdi. Hem de taa Kolombiya’dan...
Akıllı pazarlama teknikleri dikkati hemen çekiyor. Bana göre Netflix bu anlamda da pazara yepyeni bir soluk getirecek!
Gülmek güzeldir...
Kimileri son derece basit ve içi boş olarak değerlendirse de ben ekranda dengeleri değiştiren “Yeni Gelin”in (Show TV) farklı bir iş olduğunu düşünüyorum...
Şu ayrıştırma işini bir kenara bırakacak olursak dizinin yeni sezon tanıtımını izleyip de gülmeyen biri varsa kendisiyle tanışmak isterim...
Ekranda kahkaha nereden gelirse gelsin insanın içini serinletiyor. Tüm somurtkanlara önyargısız bir sezon diliyorum!
Safsata değil bilim
Bilimsel olarak çalışmalarına itibar ettiğim ender astrologlardan Dr. Şenay Yangel haftada bir gün Uçankuş TV’de canlı talk şova başladı...
Önceki gece Dr. Gary Gomes ile birlikte enfes bir program çıkardılar. Amerika’dan yayına bağlanan dünyanın en ünlü astrologlarından Dr. Gary Gomes’in Şenay’ı yalnız bırakmaması ilginçti...
Neden derseniz, bizdeki astrologların çoğunluğu kökeni belirsiz bir eğitim aldığını iddia ederek sadece yıldızları değil, meslektaşlarını da analiz ediyorlar...
Yani kısaca gıybet anaforunda çırpınıyorlar. Şenay, bu işin akademik eğitimini almış bir isim olarak astrolojiyi “safsata” olarak gören birçok insanı utandıracaktır. Hadi bakalım!
MEVLÜT TEZEL-Sabah
Yok mu Erdoğan’ın heykelini yapacak heykeltıraş?
Kocaeli İzmit'e bağlı Topçular mahallesinde, darbe girişiminin yıldönümünde 15 Temmuz Demokrasi Şehitleri Anıt Parkı açıldı. Parkta; 15 Temmuz Şehitler Köprüsü, Türkiye Büyük Millet Meclisi binasının da aralarında olduğu pek çok küçük heykel yer alıyor. Heykellerden birinde de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tasvir edildi. Ama 'Büst Erdoğan'a benzemiyor' tartışması başladı. Ben de benzemediğini, hatta biraz karikatürize bir büst olduğunu düşünüyorum.
İzmit Belediye Başkanı Nevzat Doğan, "Zaten hiç kimse Erdoğan'a benzeyemez. Yapıtlar, yaşadığımız acıları unutmamak için birer simge gibi. Yüzde 100 benzeyecek gibi bir durum söz konusu değil. Bir başka parka daha uzun adam heykeli diktik. O da benzemiyor. Ama bir simgeyi ifade ediyor. Bu tür çalışmalara böyle bakmak lazım" dedi.
Doğan'ın iyi niyetli hareket ettiğini düşünüyorum. Evet, Doğan'ın belirttiği gibi heykeller yüzde 100 benzemek zorunda da değil ama bu, heykelin özenli yapılmayacağı anlamına gelmemeli. Doğan'ın "Bir başka parka daha, uzun adam heykeli diktik. O da benzemiyor" açıklaması ise evlere şenlik, böyle savunma mı olur? Nedir bu Erdoğan'ın heykellerden çektiği!
HEYKELTIRAŞ DA LAZIM
Harran'da dikilen 15 Temmuz'u tasvir eden, tanklara 'dur' diyen heykel de Erdoğan'a benzemiyordu. Heykel sanatı prensiplerine hiç uyulmamış, vücut hatları bile doğru orantılı değil, karikatür gibi bir heykeldi. 2014 yılında Samsun tanıtım günleri, Atatürk Kültür Merkezi'nde sergilenen balmumu heykel de Erdoğan'a benzemiyordu. Hadi heykel yapmak zor, balmumu heykeli yapmak çok kolay. Bilgisayar programları sayesinde liderlerin sanki fotoğrafı çekilmişçesine balmumu heykelleri yapılıyor.
Heykeltıraş Nuh Açın'ın, 2016 yılında Karadeniz'den bir belediyeden aldığı sipariş doğrultusunda yaptığı 2 ton ağırlığında, 4 metre boyunda bir Erdoğan heykeli daha var. Bu heykel diğerlerine göre biraz daha iyi ama sonuçta o da başarılı değil. Siparişi veren belediye de heykeli almamış.
En çok seçim kazanan, darbelere halkıyla göğüs geren, siyaset tarihimizin en başarılı liderlerinden olan Erdoğan'ın heykelini doğru dürüst yapacak bir heykeltıraş yok mu Türkiye'de? Belediyeler bu heykelleri kimlere yaptırıyorlar? İyi heykeltıraş bulmak zor mu? Kimsenin günahını almak istemem ama böyle kötü heykeller yapmak için FETÖ'cü olmak lazım!
Söz dönüp dolaşıp yine sanatın önemine geldi. Heykeltıraşlık belki de Türkiye'de en zor sanat dalı. İyi heykeltıraş yetişmiyor, bu alanda uluslararası üne kavuşmuş sanatçımız da az. Çünkü heykel sanatı ülkemizde hep üvey evlat muamelesi gördü. Heykeltıraşlık para kazandırmıyor, heykellere değer verilmiyor, heykeller yıkılıyor.
Oysa heykel sanatı o kadar önemli ki... Bir heykelle tarihi yeniden yazabilirsiniz, insanların duygularına, sevinçlerine ortak olabilirsiniz, sosyal yaşamın vazgeçilmezi olabilirsiniz. Heykeller insanların buluşma yeridir, yolunuzu bile onlara göre tarif edersiniz. Tarihimizi özetleyen bir heykele bakıp ağlarsınız, gurur duyarsınız vs. Özetle; Cumhurbaşkanı Erdoğan ve tarihimizdeki diğer önemli liderlerimizin, sanatçıların, düşünürlerin heykellerini kaliteli yapacak heykeltıraşlara ihtiyacımız var.
Basın gezilerinde Voltran’ı oluşturan yazarlar
Hürriyet Okur Temsilcisi Faruk Bildirici'yi zevkle okuyorum. Bazen meselelere Ankaralı bürokrat gazeteci gözüyle baksa da medyaya dair sorunları iyi tespit ediyor ve kimseye de eyvallahı yok. Önceki gün Bildirici, yazısında Vestel'in Berlin'de düzenlenen Tüketici ve Ev Elektroniği Fuarı IFA'ya Hürriyet'ten üç gazeteci birden götürmesini, Ertuğrul Özkök'ün diğer markaları es geçip Vestel ürünlerine ağırlık vermesini eleştirmiş ve hedefi 12'den vuran şu soruyu yöneltmiş: 'Vestel niye Hürriyet'e ya da gazetelere reklam versin? Böylesi hem düşük maliyetli, hem de daha etkili değil mi?'
Bence bu sorunun muhatabı diğer gazeteler de olmalı. Bir gazeteci, gazetesinin çıkarlarını her zaman ön planda tutmalı. Eminim bu sorundan Vestel'in de haberi yoktur, sonuçta gazetecileri organize edenler PR şirketleri. PR şirketleri belli gazetelere odaklanmayıp yelpazelerini geniş tutmalı.
Aslında bu sorun biraz da köşe yazarlarından kaynaklanıyor. Bazı yazarların yurt dışındaki basın gezilerine 'kanka' olduğu yazarlarla gitme huyu var. Eğer yolculuk iyi bir yere ise, gezi programı kaliteliyse bazı yazarlar hemen Voltran'ı oluşturuyorlar. Özellikle THY'nin, otomotiv markalarının gezilerinde genelde hep aynı yazar grupları gider.
Ertuğrul Özkök, Güneri Cıvaoğlu, Uğur Cebeci dünyayı dört-beş kez dolaşmışlardır herhalde. Özellikle de Özkök, genç gazetecilerin gitmesi gereken basın gezilerinin bile üstüne balıklama atlar. Uzmanı olmasa da teknoloji fuarlarını, film setlerini kaçırmaz, çocuk parkı Disneyland'e bile gitmişliği vardır. Sonra da medya etiğinden bahseder!
Bir de ekonomi yazarları, yöneticileri var; bunlar basın gezilerinin ağababalarıdır. En kaymak gezilerde kavimler göçü başlatırlar, bir bakarsın Türkiye'nin ekonomi müdürleri aynı anda ortadan kaybolur. Otomotiv medyası ise köşe yazarından blog'cusuna, TV programcısına kadar basın gezilerinin en şımarık tayfasıdır, burunlarından kıl aldırmazlar, hiçbir şeyi beğenmezler. Tabii bunun karşılığında bindikleri otomobilleri abarta abarta bitiremezler. Bir de Yunan adalarının gönüllü turizm elçisi mekancı yazarlarımız var. Yunan adalarını o kadar çok yazdılar ki, Türkiye'nin turizmini baltaladılar. Daha da kötüsü sürekli Bodrum'u, Alaçatı'yı yerin dibine sokup Yunan adalarını parlattılar. Yunanistan'ın turizm bakanı para verse böyle bir tanıtıp yaptıramazdı!
