Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Almanya’nın Münih kentinde gerçekleştirilen Güvenlik Konferansı’nda “Genişleyen Körfez Paneli” başlıklı oturumda bir konuşma yaptı.
Bakan Çavuşoğlu konuşmasının ardından basın mensuplarına açıklama yaptı. Bakan Çavuşoğlu, kimyasal saldırı diye bir şek olmadığını Münih’te gündeme gelmediğini ifade ederek, “Kimyasal silahların önlenmesi kurumunun başında Üzümcü var. Suriye’de kullanılan kimyasal silahlarla ilgili delillerin de Lahey’e ulaşması konusunda da uçak bile tahsis ediyoruz. Buna kararlıyız. Burada hiç gündeme gelmedi” ifadelerini kullandı.
“ULUSLARARASI HUKUKA UYGUN DAVRANDIĞIMIZI SÖYLÜYORUZ”
Herkesin kendisi düşüncesini ifade ettiğini kaydeden Çavuşoğlu, “Bizim operasyona ilgili sorular da oldu bunlarla ilgili net bir şekilde uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarımız olduğunu ve bir terör örgütüne karşı mücadele ettiğimiz ve Suriye’nin geleceğini için de önemli olduğunu ve bunu yaparken de tüm uluslararası hukuka uygun davrandığımızı söylüyoruz. Biz Suriye’nin toprak bütünlüğünü herkesten daha fazla savunuyoruz. Irak’ın da toprak bütünlüğünü de herkesten daha fazla savunduğumuzu bütün dünya referandum dönemi gördü. Biz komşularımızın sınır bütünlüğünü, toprak bütünlüğünü, istikrarını, barışını, huzurunu destekliyoruz” açıklamasını yaptı.
Yıldırımın konuşması, ikili görüşmeler, basınla yapılan mülakatların başarılı geçtiğini dile getiren Çavuşoğlu, bölgenin istikrarı ve huzuru için Astana ve Soçi Zirveleri gibi yapılan katkıların da herkes tarafından göründüğünü ve bunun kendilerini mutlu ettiğini dile getirdi.
Çavuşoğlu açıklamasını şu şekilde sürdürdü:
“Almanya ile ilişkilerde suni şeyler var. Bunlar bizden kaynaklananlarla olmadı. Almanya’daki seçim öncesi başlayan bir furya, bizde referandum öncesi başlayan. Arkasında yıllardır artan ırkçılık, İslam düşmanlığı, Türkiye düşmanlığı gibi akımların etkisiyle böyle bir durum oldu. Belli bir zamandan bu yana özellikle Sigmar Gabriel ile oluşturduğumuz bu diyalog ortamı ve bu sorunları aşma konusunda ortaya koyduğumuz irade sayesinde daha pozitif bir ortam var. Tamamen her şey bitmiş değil. Önyargıların kalması lazım. Türkiye karşıtlığı, İslam karşıtlığı gibi eğilimlerin tersine çevrilmesi lazım. Türkiye’yi ortak eşit bir ortak olarak görmeyi herkesin öğrenmesi lazım. Türkiye baskılara, tehditlere boyun eğen bir ülke değil. Türkiye ile herkes nasıl konuşacağını, nasıl yaklaşacağını öğrenirse ilişkilerimiz daha sağlıklı zeminde gider. Kimse ile düşmanlığımız yok, kimse ile problemimiz yok tam tersine inisiyatifle sorunların çözülmesi için arabuluculuk yapan, medeniyetler ittifakı ,ile artan ırkçılık, yabancı düşmanlığının giderilmesi için çaba sarf eden, dünya barışına katkı sağlayan bir ülkeyiz”
