TRT’nin yayınından aldığımız Anayasa Teklifi aynen şöyle:
“Hiçbir kadın; dini inancı sebebiyle başını örtmesi ve tercih ettiği kıyafetinden dolayı eğitim ve öğrenim, çalışma, seçme, seçilme, siyasi faaliyette bulunma, kamu hizmetlerine girme ile diğer herhangi bir temel hak ve hürriyeti kullanmaktan ya da kamu veya özel kesim tarafından sunulan mal ve hizmetlerden yararlanmaktan hiçbir surette yoksun bırakılamayacak, bu nedenle kınanamayacak, suçlanamayacak ve herhangi bir ayrımcılığa tabi tutulamayacak”
Şimdi bu kanuna karşı olan muhaliflerler, sürekli kara çarşaf’a yol açıldığını falan yazıyorlar. Bu da doğru ama esas çok önemli bir noktayı atlıyorlar.
Her konuya farklı bakış açısıyla çok önemli saptamalar yapan UçanKuş ekibi, bu teklifi de dikkatli incelediğinde, gözden kaçan en önemli detayı sizlerle paylaşmak istiyor:
“Sadece başörtüsü değil, tüm kıyafetlere serbestlik geliyor aslında! Bu duruma sadece kara çarşaf tarafından bakmayın. Tersinden de bakın… Daha dün bir haber yazdık, Eda Taşpınar’ın açık saçık bir kıyafetle cami’den yaptığı paylaşımı eleştirdik. Bu teklif kabul edilip, Anayasa’ya girerse, kimse tek kelime bile edemez. Çünkü karşı taraf “Benim dini inancıma göre cami’de böyle olmak büyük sevap” dediği anda, Anayasa’ya göre hiçbir şey diyemezsiniz. Daha basit tarafları da var, bir kadın, gecelik veya pijamayla bir restoran’a gider, hadi bakalım içeri almasınlar! “Bu seçimim Anayasal hakkım” dediği anda olay biter! Hani davetler verilirken, nasıl giyinileceği ile ilgili not yazılır ya, onu da yazamazsınız, çünkü Anayasaya göre aykırı olur. Cumhurbaşkanlığı’nın resepsiyonuna bile giden bir kadın, terlikle veya takunya ile de katılabilir. Davetiyesi varsa, hadi bakalım almasınlar. Anayasal hakkı çünkü… Gülşen bile sahneye artık bırakın açık kıyafeti, isterse sadece bir yaprakla bile çıkabilir. Bu kanun, kınanmasını bile engelliyor. Ayıp diye bir kavram kalmaz. “Benim dini inancım bunu gerektiriyor” dediler mi, geçmiş olsun!
Kaş yaparken, göz çıkarmış bu teklif… Erdoğan’ın, bu teklifi de bire bir hazırladığını zannetmeyin. Yanında en güvendiği adam konumundaki Fahrettin Altun için daha önce de çok tecrübesiz olduğunu yazmıştık. Bu tecrübesizlikle bunları görmesi imkansız tabi ki… Hukukçu olan avukatları da yine fena atlamışlar. Maalesef her konuyu din’e taşırken, hayatın içinden yaşanabilecek gerçekleri unutmuşlar.
O nedenle bu teklif Anayasa’ya girerse büyük kaos yaşanır. Her yerde olaylar, tartışmalar çıkar. Bu kıyafet seçimi olayı asla Anayasa’ya girmemelidir. Geri dönüşü olmaz. Sonrası toparlanamaz. Anayasa değil en fazla bir kanun teklif olabilir ama o bile sakıncalı… Bu haliyle tamamen sakıncalı… Zaten Türkiye’nin gündemi bu değil… Yanlıştan dönmek de bir erdemdir. Acilen bu hatadan dönülmeli… Ayrıca tabi ki, bu haliyle referandum’a gidilse evet çıkar, “istediğini giy ya da giyme, istersen bir yaprak’la dolaş…”! Başörtülüler’in bir sıkıntısı olmadığı için bu teklif aslında LGBT bireylerine daha çok yarıyor. Rengarenk kıyafetleriyle camiye de gidebilirler, Külliye’ye de!..
Kıyafet bir kültür’dür… Türkiye’de yaşayan insanların bir kültürü vardır. Bu kanun bu kültürü de öldürür. Kötü niyetli olanlar, bu serbestliği çok absürt bir şekilde kullanabilir. Hiçbir ülkenin Anayasa’sında kültürlerini mahvedecek, tamamen değişime uğratacak böyle bir madde yoktur. Bu kanun meclis kararıyla Anayasa’ya girerse, milletvekilleri tarihe geçer! Çünkü büyük bir kaos’a imkan vermiş olurlar. Bizden söylemesi…
